Rakibe Saygı Nedir?
Kırklareli deplasmanında bir takım çıktı meydane haftanın yorgunluğu mu desem, rehavet ivme mi kazandı desem, bildik refleksleri körelmiş uyarayım dedim merdane.
Benim uyarım yine bildiğimiz şeyleri hatırlatmak olsun;
-Acımasız değerlendirmelerle motivasyon yıkmak değil muradım
-Kötü oyun oynadık iyi sonuç aldık bu vizyon kalıcı olmasın
-Sürdürülebilir başarının esası kalan maçlara final duyarlılığında hazırlanmak ve çıkıp maç 90 dakikadır diyerek son dakikaya kadar direnmek olsun ki bu Ertuğrul’un sağlam bir vizyonudur.
-Futbolcunun rakibe saygı duyması nedir;
1-Antrenmanlarına antrenman katarak çalışmak
2-Takım ruhunu korumak, iş birliğini saha içi ve dışında sürdürmek
3-Üretken oyun çıkarmak bunun simülasyonuna maç öncesi zihinsel ve fiziksel çalışmak
4-Topa hâkim olma becerisini geliştirme. Bunun için sahaya üç boyutlu bakabilen futbolcu yetiştirme adına satranç önemli egzersiz olacaktır. Zira Derwal çalıştırdığı takımlara satrancı şart koşardı.
5-Konsantrasyon, dikkat ve motivasyon becerilerinin farkında olmak. Futbolcu isteksizleşince konsantrasyon ve dikkat zaafı baş gösteriyor ki bunun skoru tehdit eden sonuçları malum.
6-Bütün teknik taktiği sahaya taşıyacak futbolcunun teknik ekibe, kendine ve takıma inancıyla antrenman verimliliğini gittikçe artırıyor olması.
Sporun her türlüsünü çürüten tereddüt ve rehavete kapılmadan sürekli pozitif skorun ön şartları açısından Kırklareli’deki oyunu değerlendirirsek;
a- Takım oyunu istenen düzeyde değildi
b- Çok üretken zevkli bir oyun yoktu
c-Topa hükmetme konusunda isteksizdik
d-Konsantrasyon zayıf dikkat hataları bize pahalıya mal olabilirdi
e- Skor iyiydi.
Bu durumda sahada rakibe oyun üstünlüğü kurabilmek için maç öncesi hazırlık demek olan rakibe saygımız eksikti. Bir haftada oynan maç yoğunluğuna verelim zira bir haftada 9 puan her şeyi affeder ancak hatalarımızı göz önünde bulundurmak ve telafi etmek için daha çok çalışmak gerekecek.
Zafer benimdir diyenlerindir derken Atatürk kararlılığın ve inancın önemine vurgu yapar.
Her maça şampiyonluk fırsatı gözüyle bakalım ve daima fırsatlar hazırlıklı akıllar içindir unutmayalım.
Benim uyarım yine bildiğimiz şeyleri hatırlatmak olsun;
-Acımasız değerlendirmelerle motivasyon yıkmak değil muradım
-Kötü oyun oynadık iyi sonuç aldık bu vizyon kalıcı olmasın
-Sürdürülebilir başarının esası kalan maçlara final duyarlılığında hazırlanmak ve çıkıp maç 90 dakikadır diyerek son dakikaya kadar direnmek olsun ki bu Ertuğrul’un sağlam bir vizyonudur.
-Futbolcunun rakibe saygı duyması nedir;
1-Antrenmanlarına antrenman katarak çalışmak
2-Takım ruhunu korumak, iş birliğini saha içi ve dışında sürdürmek
3-Üretken oyun çıkarmak bunun simülasyonuna maç öncesi zihinsel ve fiziksel çalışmak
4-Topa hâkim olma becerisini geliştirme. Bunun için sahaya üç boyutlu bakabilen futbolcu yetiştirme adına satranç önemli egzersiz olacaktır. Zira Derwal çalıştırdığı takımlara satrancı şart koşardı.
5-Konsantrasyon, dikkat ve motivasyon becerilerinin farkında olmak. Futbolcu isteksizleşince konsantrasyon ve dikkat zaafı baş gösteriyor ki bunun skoru tehdit eden sonuçları malum.
6-Bütün teknik taktiği sahaya taşıyacak futbolcunun teknik ekibe, kendine ve takıma inancıyla antrenman verimliliğini gittikçe artırıyor olması.
Sporun her türlüsünü çürüten tereddüt ve rehavete kapılmadan sürekli pozitif skorun ön şartları açısından Kırklareli’deki oyunu değerlendirirsek;
a- Takım oyunu istenen düzeyde değildi
b- Çok üretken zevkli bir oyun yoktu
c-Topa hükmetme konusunda isteksizdik
d-Konsantrasyon zayıf dikkat hataları bize pahalıya mal olabilirdi
e- Skor iyiydi.
Bu durumda sahada rakibe oyun üstünlüğü kurabilmek için maç öncesi hazırlık demek olan rakibe saygımız eksikti. Bir haftada oynan maç yoğunluğuna verelim zira bir haftada 9 puan her şeyi affeder ancak hatalarımızı göz önünde bulundurmak ve telafi etmek için daha çok çalışmak gerekecek.
Zafer benimdir diyenlerindir derken Atatürk kararlılığın ve inancın önemine vurgu yapar.
Her maça şampiyonluk fırsatı gözüyle bakalım ve daima fırsatlar hazırlıklı akıllar içindir unutmayalım.
