DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI erciyesdergisi@mynet.com salgingunleri@elmayinevi.com “
DERGİLER OKUL”DUR, “DERGİLER VİTRİN!..”* “Oku! Seni yaratan Rabbinin adıyla; Oku!.. O, keremine nihayet olmayan Rabbindir; kalem ile yazı yazmayı öğreten de O’dur. O, insana bilmediği şeyleri öğretti. Sakın okumazlık etme; çünkü insan, kendini nasîhate ihtiyacı yokmuş görmekle muhakkak azgınlık eder!..” (Kur’ân-ı Kerîm; Alak Sûresi, âyet 1-7’den) * “Bâzı şiirler, elbette apaçık bir hikmettir…”, “Hikmetli söz müminin yitiğidir. Onu nerede bulursa, hemen alır.”, “Büyüleyici sözler gibi, hikmetli şiirler de vardır...”, “Şâir Hassan’ın sözleri, düşmana ok yarasından daha tesirlidir…”, “Şiir, bir söz ki, güzeli daha güzel, çirkini daha çirkindir...” (Hz. Muhammed “sallallahü aleyhi vesellem
”) * “En çok sevdiğim kimse, bana ayıp ve kusurlarımı haber verendir.”
(Hz. Ömer “r. anh”
) * “Saygılı Kardeşim! Kureyş kâfirleri uğursuzluklarını, aşağılıklarını, taşkınlıklarını arttırdığı zamanda, Müslümanları çekiştirici, kötüleyici şeyler uydururlardı.
Peygamberimiz (aleyhi ve âlâ aleyhisselâtü vesselâm) İslâm şâirlerinden birkaçına kâfirleri kötülemelerini emir buyurdu. O şâirlerden biri,
Resûlullah’ın önünde minbere çıktı. Herkese karşı kâfirleri kötüleyen şiirleri okudu. O
Server (aleyhisselâtü vesselâm),
‘Bu kâfirlerin kötülüğünü açığa vurdukça, Rûhul-Kûds (Cebrâil aleyhisselâm)
bununla beraberdir’ buyurdu.” (
İmâm-ı Rabbânî “r. aleyh
”-Mektûbât; 1/139)
* “Türkiye’ye gideceğim. Yeryüzünde iki Türk var ise, biri mutlaka benim. Ben Türk’üm, ama Jön Türk değilim.” (
Seyyid Abdülhakîm Arvâsî “rahmetullahi aleyh”
Efendi; Van/Başkale, 1865-Ankara/Bağlum, 1943)
* “Bilgilerin doğru olması kâfi değil. Esas olan yazarıdır. Yazarının rûhâniyyeti satırların arasında dolaşır. Yazan ihlâslı birisi ise, okuyan istifâde eder. İhlâslı değilse, fâsıksa, habîs rûhu kitâba aks eder. Okuyan zarar görür de haberi bile olmaz. İşte, Müslümanlar böyle kitâpları okuyunca kalblerinde bir kararma meydana gelir. Kitâbı yazan, yazdığından daha mühimdir. Temiz su, temiz borudan geçerse temiz olur. Temiz su, pis borudan geçerse temiz olur mu?.. Pis borudan akan sudan şifâ olmaz.” (
Hüseyin Hilmi Işık “rahmetullahi aleyh”
Efendi; Eyüb,1911- Eyüb/İstanbul, 2001)
* “Bir saat kitap okumak, yarım saat sohbet etmek gibidir.” (
Enver Ören; Sohbetler; c. 1, s. 433, 461)
* “Kesinlikle uydurukça kelimeler kullanılmayacak.” (
Nuh Albayrak-Gen. Yay. Yönetmeni;
Türkiye Gzt.
02.03.2013, s. 16)* “Ruhsal, parasal, soyut, boyut, yaşam, eğilim/Ya bunlar Türkçe değil, yahut ben Türk değilim! Oysa halis Türk benim, bunlar işgâlcilerim/Allah Türk’e acısın, yalnız bunu dilerim…” , “Bizce şiir, mutlak hakikati arama işidir… Mutlak hakikat Allah’tır…” , “Şiir,
Allah’ı sır ve güzellik yolundan arama işidir… Şiir
, türlü tecelli yoluyla Allah’tan gelir; ve bütün bu perdeleri devirerek Allah’a yol açmaya doğru gider…” , “Şâir odur ki; renk, çizgi, ses, ahenk, hacim, pırıltı, ışık, buud, hareket, eda, mânâ, her tecelliyi şiir, şiiri de Allah için bilir…” (Necip Fâzıl Kısakürek; Çile, s. 344, 372) * “Şiir,
nesirden bambaşka bir hüviyettedir. Şiir
duygusunu lisan hâline getirinceye kadar yoğurmak, onu çok toplu bir madde hâline sokmak, o kadar ki, mısra güyâ hissin ta kendisi imiş gibi okuyucuya samîmî bir vehim vermek”tir. (
Yahya Kemâl Beyatlı; Üsküp, 1884-İstanbul, 1958)
*
“Bugünden sonra; divanda-dergâhta, bargâhta, mecliste- meydanda Türkçe
den başka dil konuşulmaya!..” (
Karamanoğlu Mehmet Bey; Karaman, 12 Mayıs 1277
) * “Türk eriyiz, silsilemiz kahraman/Müslüman’ız, Hakk’a tapan Müslüman…” (
M. Âkif Ersoy; Safahât)* “Kimi zaman ciltler dolusu kitabın yapamadığını bir şiir yapar.”
(Namık Kemâl Zeybek-Eski Kültür Bakanı)* “Allah, şiiri hak yolunda kullananlardan râzı olsun!..” (Prof. Dr. Cevat Akşit-Millî Gazete; 27.04.2017, sy. 9
) * “Şiir; bir yürek törpüsüdür, kazır ve kanatır şâirin yüreğini. Oradan başka yüreklere akar. Şiirde; her kelime önce beyinde damıtılır, yürekte demlenir, rûhta mayalanır ve mısralarda dirilir.”
(Yavuz Bahadıroğlu-Yeni Akit Gazetesi; 14.12.2019, s. 7)
* “Türklüğün vicdanı bir/Dini bir, vatanı bir/Fakat hepsi ayrılır/Olmazsa lisanı bir!..” (Ziya Gökalp)* “Dost, kulağa hoş geleni söyleyen değil, doğruyu söyleyendir.” (Prof. Dr. Kurtman Ersanlı) aygıdeğer Okuyucularımız!..Bilindiği üzere; bu “
Korona Virüsü” sebebiyle hemen hepimiz “
evlere kapanmak” mecburiyetinde kalınca, çeşitli meşgâleler sebebiyle çoğunlukla “
ihmâl” ettiğimiz “
okuma alışkanlığı”na şimdilerde döner olduk. Ve, kıyıda-köşede kalmış kitap ve dergilere de bakar olduk… Biz, şahsen bu gruba girenlerden değilsek de eskiye nisbetle daha bir okuma-yazmaya zaman bulduk. İleride okuruz diyerek bir kenara koyduğumuz dergi ve kitaplar ile daha bir haşir-neşir hâle geldik…Rahmetli “
Av. Nevzat Türkten”in “mânevî mirâsı”, “
Âlim Gerçel Ağabeyin” ise göznuru, alınteri ve örnek gayretleri ile “
Kayseri”den “
Erciyes Dağı” gibi yükselip “
kültür-sanat rüzgârları” ile “
Anadolu”ya esen ve bu arada da bize kadar ulaşan “
Erciyes Dergisi”
)nin, Ağustos 2019 tarihli
500’üncü sayısını ele aldığımızda da kendimizi bir ânda “
Samsun Ticaret Lisesi”nde okuduğumuz yıllarda ve tabii ki de “
Uyanış Dergisi”
(*)nde bulduk. Tabiatiyle de o günlerden bu günlere uzandık.Diyoruz ve de bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız Sizlerle paylaşmak istedik. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = * = = = “Dergiler Okul”dur, “Dergiler Vitrin”;Ne “verdin”, ne “aldın”; işte “aynası!..”“Millî Kültür”ün ne, genç “kafada din?”“Eğitim-Öğretim”, son “yansıması!..” “Dergiler Okul”dur, “Kalem Süzgeci”;Hangi fikir köklü, akıl “simgeci?”; Kimler “sapkın yolda”, akıbet “feci”;“5. Kollar”ın, var mı “tasması?..” “Dergiler Okul”dur, sayfalar “Sınıf”;“A”sı, “B”si, “C”si; derslere “kılıf”;Hangisi “çalıntı”, hangisi “telif?”;“Yarın”a olur mu, acep “sarkması?..” “Dergiler Okul”dur, kapağı “tahta”; Ne söyler, ne yazar; acep bir “hafta?”;Kimler “öte”lenir, kimler bu “safta?”;“Olaylar”a nasıl, dörtgöz “bakması?..” “Dergiler Okul”dur, “Müdür-İdare”;“Muhasebe”si var, “malî” bir “çâre”;“Parasız Abone”, sanki bir “fare”;“Basın Kanunu”nun, olur “yakması!..” “Dergiler Okul”dur, “Bacası: Kalem”;Bu “baca” tüttükçe, azalır “elem”;“Gökleri ısıtır”, bâzen “makâlem”;Bâzen “beyinlere”, fikir “çakması!..” KAYIKÇ’Ali der ki; “Dergiler Okul……Gel sınıfta yer al, çatıya sokul……Sen insanoğlusun, bekleme nodul...…Malûm öküz gibi, tren’ bakması!..” --------------------------------------------------------- (*): Samsun’da Kültür-Sanat/2; Ali Kayıkçı; Samsun Aralık 1998, s. 152-153