Yüksek din öğretiminde yeni yaklaşımlar « Samsun Haber | Samsun Son Dakika Haberler

Kızılırmak Deltası’nda Bahar Güzelliği

EĞİTİM, FOTO GALERİ, GÜNDEM, KÜLTÜR SANAT, SİYASET

Atakum’da zafer coşkusu

EĞİTİM, GÜNDEM, KÜLTÜR SANAT, MAGAZİN, SİYASET

Yüksek din öğretiminde yeni yaklaşımlar

Rektör Ünal Yüksek Din Öğretimi Çalıştayı’nda Fikir ve Önerilerini Paylaştı

Yüksek din öğretiminde yeni yaklaşımlar

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) Din Öğretimi Genel Müdürlüğünce organize edilen “Türkiye’de Din Eğitimi Raporu Çalıştayları”nın üçüncüsü ‘Yüksek Din Öğretimi’ temasıyla yapıldı.

“Türkiye’de Din Eğitimi Raporu Çalıştayları 3- Yüksek Din Öğretimi” başlığıyla Zoom platformu üzerinden çevrim içi (on-line) düzenlenen etkinliğin moderatörlüğünü Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Suat Cebeci üstlendi. Çalıştayın katılımcıları arasında ise; Ardahan Milletvekili Prof. Dr. Orhan Atalay, Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ramazan Muslu, Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ramazan Altıntaş, Bursa Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bilal Kemikli, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nevzat Aşıkoğlu, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cemal Tosun, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hamit Er, Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Yaman, Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ömer Özyılmaz, Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Halis Aydemir, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Selim Argun, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Zarife Şeyma Altın, Din Öğretimi Genel Müdürü Dr. Nazif Yılmaz ile Din Öğretimi Genel Müdürlüğü öğretmeni ve çalıştay Genel Sekreteri Veli Karataş yer aldı.

Moderatör Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Suat Cebeci’nin takdimiyle başlayan çalıştayda genel olarak Türkiye’de yüksek din öğretiminin kısa tarihi, mevcut durumu ve sorunları ile mevcut sorunlara dair çözüm önerileri gündeme geldi.

Yalova Üniversitesi Rektörü Cebeci “Din öğretimine dair raporu Cumhurbaşkanlığına arz ettik”

Yaklaşık 2 yıldır hazırlık çalışmaları içinde olduklarını söyleyen moderatör Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Suat Cebeci, bu süreçte din öğretimini bir bütün olarak ele aldıklarına işaret ederek “İmam hatipler, din ve ahlak kültürü öğretimi ile yüksek din öğretimi olmak üzere 3 konuda ayrı ayrı alt komisyonlarla çalışarak ortaya çıkan rapor doğrultusunda değerlendirmelerimizi yaptık. Hazırlanan bu raporu da Cumhurbaşkanlığına arz ettik. Sonrasında bu raporun ana eksen teşkil edeceği ve din eğitiminde daha çok Türkiye tecrübesinin paylaşılması ile bunun dışarıdaki fikirlerle test edilmesini öngören bir sempozyum planlandı. Bu sempozyuma hazırlık yönünde 3 ayrı çalıştayın yapılması kararlaştırıldı. Bu çalıştaylardan ikisini yani imam hatipler ile ilk ve ortaöğretim düzeyindeki din ve ahlak öğretimine ilişkin kısımları bitirdik. Bugün de yüksek din öğretimi hakkındaki çalıştayı gerçekleştireceğiz.” dedi.

“İlahiyat fakültelerinin farklı programlarla farklı eleman yetiştirme yapısına kavuşturulmasında hem bir zaruret hem de bir fikir birliği var”

Din öğretiminde yaşanan sorunları çözmek için umutlu olduklarını belirten Prof. Dr. Cebeci, bu sorunlarla ilgili farklı çalışmaların olduğu bilgisini vererek şunları dile getirdi: “Buradaki ana fikirlere baktığımızda bunlar arasında pek bir farklılık yok gibi. Bizler yaptığımız çalışmalarda ilahiyat fakültelerinin 3 bölüme ayrılmasının faydalı olduğu konusunda fikir birliğine vardık. Yalnız bazı arkadaşlar, bu 3 bölüm için ilk 2  yılı müşterek yapsak da son 2 yılı bölümleştirsek şeklinde görüş beyan ettiler. Ben eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez Bey’in çalışmasını da inceledim ve bu çalışmada 3 ayrı fakülte söz konusu yani din hizmetlerini veren fakülte ayrı olsun; ilahiyat fakültesi İslam bilimleri fakültesine dönüşşün; ilahiyat fakültesi genel ilahiyat nosyonu versin, ilahiyat eğitim fakültesi de ilk ve ortaöğretim kurumlarına öğretmen yetiştirsin diye bir teklif var. Eğer bu olmazsa bizim düşündüğümüz biçimde yine tek fakülte ve 3 bölümlü bir model öneriyorlar. Demek ki ilahiyat fakültelerinin farklı programlarla farklı eleman yetiştirme yapısına kavuşturulmasında hem bir zaruret hem de bir fikir birliği var görünüyor. Dolayısıyla çalıştayımızın da üzerinde yürüyeceği rota budur. Türkiye’de hem genel bir ilahiyat nosyonu kazandırmak hem de yüksek din öğretimi mezunu uzman ihtiyacını karşılamak ve bu kişilerin nitelikli ve yetkin olmasını sağlamak için bahsettiğimiz bu öğretimi olgunlaştırma gerekliliği söz konusudur.”

OMÜ Rektörü Ünal “Ortaya çıkan marazi duruma bakmak suretiyle sistem üzerine teklifte bulunulmalı”

Çalıştayda düşünce, talep ve izlenimlerini aktaran OMÜ Rektörü Prof. Dr. Yavuz Ünal ise yüksek din öğretiminde bir öz eleştiri yapmanın elzem olduğunu vurgulayarak “Mevcut hâlimiz maalesef başarısız. Konuşmalarda dile getirilen ve ülkemize atfen söylenen ‘örneklik’ konusu bir yanılsamadır. Bunu bir öncül olarak kabul etmezsek sonuca gitmemiz zorlaşacaktır. Bu sistem neden diğer ülkeler yahut yapılar tarafından makul görülüyor ve önemseniyor derseniz, aslında modern hayat açısından bize ait olan insan modeli sisteme daha kolay adapte oluyor, burada esasen bir makas değişikliği ile sisteme uyum sağlıyor. Mesela din ile ahlakı, iman ile ameli birbirinden çok rahat bir şekilde ayırıyor ve sonrasında da her ortama ayak uydurmada sorun yaşamıyor. Bu durumu eğitim sistemimizin bir başarısı olarak algılarsak çok ciddi bir yanılgı içine düşeriz. Burada önemli olan mevcut eğitim sisteminin sorgulanmasıdır. Ortaya çıkan marazi ve arızai duruma bakmak suretiyle bundan sonra sistem üzerine teklifte bulunulmalı.” şeklinde konuştu.

“Yeterlilikleri içselleştiremedik ve bunları sisteme yediremedik”

“Bizim eğitim sistemimizde sistematik bir yapı yok” diyen Rektör Ünal bu sürecin ilahiyat eğitimi ile ilişkisini “Örneğin, öğrenci hazırlık sınıfında Arapça okuyor, hazırlığı geçtikten sonra, artık öğrenci Arapçayı biliyor olmalı, biliyor kabul edilmeli ve bunun üzerine gidilmelidir. Ama dersleri geçti ve bitti diye bakıyoruz. İlahiyat eğitiminde hedefimiz nedir diye sorgulamamız, bizim gerçekten yeterlilik amacımız var mıdır diye düşünmemiz gerekiyor. Yeterlilikler de kâğıt üzerinde belirleniyor. Bunları da biz içselleştiremedik, dolayısıyla bu yeterlilikleri sisteme yediremedik ve eğitim sistemini gerçekleştirecek bir yapıya büründüremedik. Öncelikle sorgulanması gereken; sistemi yöneten bizlerin yeterliliği ve başarısıdır. Mevcut durumun bunu kaldırması mümkün değil. Bu yapıyla yaşadığımız dünyanın ihtiyaç duyduğu, duruşu net, şahsiyetli insan yetiştirmenin kolay olmadığı ortada.” sözleriyle dile getirdi.

“Sorun; öğrencinin yeterliliğinden önce hocanın yeterliliğidir”

Yaşanan sorunlarla ilgili düşüncelerini ve önerilerini bildiren Rektör Ünal “Bu hususta benim teklifim şudur: Yüksek dinî eğitimi paranteze aldığımızda bu eğitimde bir öğrenci yeterliliğinin öne çıkması gerekiyor. Mesela hafızlık konuşuldu ancak bu sistemde hafızlık bir hedefe dönüştürüldü, oysaki hafızlık bir hedef değildir, ulum-u İslamiye’nin (İslam bilimlerinin) altlığıdır. Bu noktada Arapça olmazsa olmaz dememiz gerekiyor. Öğrenci klasik metinleri okuyup anlayacak düzeyde olmalı, Arapçayı şakır şakır konuşmak zorunda değil. Burada sanki biz filoloji ya da mütercimlik eğitimi veriyoruz da öğrencinin akıcı bir şekilde Arapça konuşmasını bekler olduk, hâlbuki İslam bilimlerinde bu mümkün değil, olmadı ve olmayacak. Olması gereken ise dili bir araç olarak görmek ve öğrencinin bir yeterlilikle alınmasıdır. Mesela Türkiye’de hafızlık belgesi alıp da hafızlığını koruyanlarla ilgili bir çalışma yapıldı mı ve ne kadarı bunu koruyor? Yüksek din öğretimini konuşacaksak öğrenci açısından yeterlilik ve nitelik sorununu merkeze almalıyız. Din kültürü için öğrencinin 4-5 yıl okuması gerekmiyor. Birincisi; alınacak öğrencide nitelik aranmalıdır zira bir konservatuvar bunu arıyorsa dinî yüksek ihtisas yapacak kişide de bu özellikler yoklanmalıdır. İkincisi; din eğitimini bir bilim olarak görmemek lazım. Mesela ilahiyat fakültelerinde yapı şöyle ayrılıyor: Öğrenci biraz Arapça biliyorsa temel İslam’da kalıyor, bu yoksa felsefe ve din bilimlerine yöneliyor. İşte bu yapı bile mevcut durumu analiz etmemiz için yeterli. Oysaki din eğitiminde Arapçası gerçekten çok güçlü, Kur’an’a vâkıf olan kişilerin öncelikle din eğitimini tercih etmesi gerekiyor ama tam tersini görüyoruz. Var olan sistemdeki eğitime baktığımızda bu durum bizlerin aslında karneleridir. Aynı kafayla devam edeceksek düzenlemenin adı ne olursa olsun hiçbir şey değişmeyecektir. Sorun, öğrencinin yeterliğinden önce hocanın yeterliliğidir. Dolayısıyla öğrenciyi mezun ederken yeterlilik eksenli bir bakış ve anlayışa ihtiyacımız var. Kısacası burada kıstaslarımız; alımlarda bir yeterliliğin öngörülmesi ve yüksek din öğretiminde de temel alan bilgisi eğitimi ile onun üzerine ihtisas eğitimidir.” değerlendirmesinde bulundu.

Öğleden önce ve sonra 4 oturumda gerçekleşen çalıştayda diğer katılımcı akademisyen ve uzmanlar da görüş ve değerlendirmelerini paylaştı. Çalıştayda; “Türkiye’de Din Eğitimi – Mevcut Durum, Sorunlar, Çözüm Önerileri Raporu”ndaki sorunlara ilişkin alt başlıklar olarak öne çıkan “görev alanlarına uygun nitelikte eleman yetiştirememek”, “program ve muhteva yetersizliği”, “kalite düşüşü, itibar ve güven kaybı”, “isim ve kavram kargaşası sorunu”, “ilahiyat öğretiminde yeniden yapılanma ihtiyacı” mercek altına alındı.

Aynı rapordaki öneriler başlığına ait “ilahiyat fakültelerinin bölümlere ayrılması”, “ders çeşitliliğinin azaltılması ve haftalık ders saati sayısının artırılması”, “İlahiyat Lisans Tamamlama (İLİTAM) Programı’nın kaldırılması” gibi konular da çalıştayın tartışılan konuları arasında yer aldı.

3 çalıştaylık seri, İstanbul’da yapılması planlanan uluslararası bir sempozyuma dönüşecek

Yüksek Din Öğretimi Çalıştayı; Eylül 2020’de tamamlanan ve 2021 Ocak ayında Cumhurbaşkanlığına sunulan “Türkiye’de Din Eğitimi – Mevcut Durum, Sorunlar, Çözüm Önerileri Raporu”nu merkeze alan 3 çalıştaylık serinin son ayağını oluştururken bu sürecin olgunlaştırılarak “70. Yılında İmam Hatip Liseleri ve Türkiye’de Din Eğitimi” adı altında uluslararası bir sempozyumla taçlandırılması planlanıyor.

İstanbul’da 15 – 17 Ekim 2021 tarihleri arasında 3 gün sürmesi amaçlanan söz konusu sempozyum; “Türkiye’de Din Eğitimi – Mevcut Durum, Sorunlar, Çözüm Önerileri Raporu” ekseninde İstanbul Uluslararası Medeniyet Araştırmaları Merkezi (MEDAR) ve ÖNDER İmam Hatipliler Derneği ortaklığıyla düzenlenecek.