“YUH!” OLSUN “YUHLAR!.” OLSUN!.. « Samsun Haber | Samsun Son Dakika Haberler

Samsun’da “Gastronomi” Etkinliği

FOTO GALERİ, GÜNDEM, KÜLTÜR SANAT, MAGAZİN, SİYASET

 “YUH!” OLSUN “YUHLAR!.” OLSUN!..

DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI
“YUH!” OLSUN “YUHLAR!.” OLSUN!..
(“Agop-Ataç’çı İmâmlara Hicviye/Taşlama”, mısra-mısra haşlama):

*   “Onlara, ‘Kâfirlere inanmayınız!’ dediğim hâlde, onlar kâfirlerin sözleri ile hareket ediyorlar. Şeytân onları aldatıyor.” (Kur’ân-ı Kerîm; Nis”a Sûresi, âyet 59)
*  “Türkiye’ye gideceğim. Yeryüzünde iki Türk var ise, biri mutlaka benim. Ben Türk’üm, ama Jön Türk değilim.”,  “Arabî nübüvvet lisanı, Osmanlıca devlet lisanı, Uydurukça ise cehennem lisanıdır.”  (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî “rahmetullahi aleyh” Efendi)
*  “Artık 1935’teyiz. On iki senelik bir müddet zarfında, yeni Türk, kendine yeni bir ruh, yeni bir ahlâk, yeni bir tarih, hattâ, Allah’ı artık Tanrı diye andığı için, diyebilirim ki yeni bir Allah yaratmıştır.”  (Kemalizm-Tekin Alp; İstanbul 1936, s. 171)
*  “Kamalizm, bütün dinlerin üstünde bir yaşamak dinidir.” (CHP Edirne Milletvekili Şeref Aykut)
*  “Ben, bu yeni kelimeleri uydurarak dili bozmak ve bu dille okuma yazmayı imkânsız hâle getirerek kullanımdan kaldırmak istiyorum.” (N. Ataç “Bkz: Mustafa Miyasoğlu-Edebiyat Sohbetleri; Konak Yy. İst. 2003”, “Ahmet Sezgin-Türkçenin Feryadı ve Dil Davamız; Etüd Yy. Samsun Haziran 2020, s. 45)
*   “1930’lar milliyetçiliğinin ırkçılığa yaklaştığı, ilmî temellerden uzaklaştığı iddia edilebilir. Ancak daha ağır hata, din unsurunu bertaraf eden bir milliyetçilik anlayışıdır ki, bu Türk milliyetçiliğinde mümkün değildir. Zira İslâm olmaksızın Türk milliyeti düşünülemez.”  (Yılmaz Öztuna “r. aleyh”-Türkiye Gazetesi, 23.10.1994)
*  “Türkçeye mâlolmuş, milletimiz tarafından anlaşılan ve kullanılan Arapça ve Farsça asıllı kelimeleri atarken, asıl hedefleri, Türk insanının dinî inancı ile olan bağlarını koparmaktı.” (Prof. Dr. İsmet Miroğlu-Türkiye Gazetesi, 27.11.1995
*  “Bu dine, bu ırka ve bu toprağa/Sataşmak isterse herhangi gâvur:  Vur! Allah aşkına vur!..”  (Abdurrahim Karakoç “r. aleyh”)
*  “Ruhsal, parasal, soyut, boyut, yaşam, eğilim/Ya bunlar Türkçe değil, yahut ben Türk değilim!    Oysa halis Türk benim, bunlar işgâlcilerim/Allah Türk’e acısın, yalnız bunu dilerim…” ,  “Bizce şiir, mutlak hakikati arama işidir… Mutlak hakikat Allah’tır…” , “Şiir, Allah’ı sır ve güzellik yolundan arama işidir… Şiir, türlü tecelli yoluyla Allah’tan gelir; ve bütün bu perdeleri devirerek Allah’a yol açmaya doğru gider…” , “Şâir odur ki; renk, çizgi, ses, ahenk, hacim, pırıltı, ışık, buud, hareket, eda, mânâ, her tecelliyi şiir, şiiri de Allah için bilir…” (Necip Fâzıl Kısakürek “r. aleyh”; Çile)
*  “Dil giderse, din de gider.”  (Türkçe İstiklâlini Kaybetmekte-Rahim Er; Türkiye Gzt, 06.08.2013)
*   “Türklüğün vicdanı bir/Dini bir, vatanı bir/Fakat hepsi ayrılır/Olmazsa lisanı bir!..” (Ziya Gökalp)
*  “Türkçemiz, iki büyük menfî harekete muhatap olmuştur. Bunlardan biri, İngilizcedir ki, Millî Eğitim Bakanlığı’nın resmî uygulamasıyla âdeta ikinci ana lisan olarak ilkokul ikinci sınıftan itibâren mecbûrî ders olmuştur; afişlere, reklamlara ve resmî dairelerdeki tanıtım yazılarına kadar ulaşmıştır. Diğeri ise; âdeta bir hastalık hâlini alan ve yine Millî Eğitim Bakanlığı’nın yanlış uygulamalarıyla okul kitaplarına sokulup çocuklara zorla kullandırılan, Türkçe’de karşılıkları bulunduğu hâlde ‘uydurulan kelimeler’dir.” (M. Hâlistin Kukul-Aydın Efesi Dergisi;  S. 53, Kasım-Aralık 2019, s. 3)
*    “Türk eriyiz, silsilemiz kahraman/Müslüman’ız, Hakk’a tapan Müslüman…” ,  “Emr-i bi’l mâruf imiş ehl-i İslâm’ın işi/Nehyedermiş bir kötülük görse kardeş kardeşi!”( M. Âkif Ersoy; Safahât)
*  “Kimi zaman ciltler dolusu kitabın yapamadığını bir şiir yapar.” (Namık Kemâl Zeybek-Eski Kültür Bakanı) *
*  “Allah, şiiri hak yolunda kullananlardan râzı olsun!..” (Prof. Dr. Cevat Akşit-Millî Gazete; 27.04.2017, sy. 9)
*  “Bağnaz bakış, binlerce yıllık medeniyet mirasımıza sırtını döndü. Türkçemiz, tarihimizin en büyük kelime katliâmlarına maruz bırakıldı. Diline sahip çıkmayan,  devrilmeye mahkûmdur.” (CB R. Tayyip Erdoğan; Türkiye Gztesi-21.01.2021, s. 1, 9)

S
aygıdeğer Okuyucularımız!..
26 Kasım 2021 Cuma günü,  şehrimiz Büyük/Vâlide Câmiî’nde ikindi namâzına müteakip kılınan bir “Avukat Cenâzesi”ni kıldıran “Hoca/İmâm Efendi”; “Küllü nefsîn zâikatülmevt… sadâkallahü’l-âzîm” dedikten sonra sözümona “mânâ” vererek konuşmasına başlarken bir lâf etti ki, âdeta donup kaldık: “Yaşam…”
Aynı zamanda “Cenâb-ı Allah”ın “esmâ-i hüsnâ”sından da olan “hayât” kelimesi yerine “Agop-Ataç’çıların” kullandığı, bu malûm arsız ve hayâsız “sözcük” ile bizi âdeta şaşkına çevirdi. Cenâzenin namâzını onun peşinde, kılıp kılmama noktasında bizi bir kararsızlığı itti. Sonrasında da yıllar önce yine bu sütunlarda Sizlere seslendiğimiz 7/8 Ağustos 2019 günü “Siz ‘Hayat’ Düşmanları, Kime ‘Emirber’siniz?..” başlığı altında yazdıklarımızı hâtırlattı. Ardından da (=== 2 ===)’nci bölümde okuyacağınız mısraları kaleme almamıza yolaçtı…
Diyoruz ve dahi anılan bu köşe yazımız ve yeni şiirimiz ile Sizleri başbaşa bırakalım istiyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…

S
aygıdeğer Okuyucularımız!..
Bilindiği üzere; rahmetli “Kadir Mısıroğlu”nun “Türk-İslâm Târihi”ne olan araştırmaları yanında “Dilimize” de büyük hizmetlere yönelik yayınları olmuş ve sohbetler gerçekleşmiştir. 1993 yılında ilk baskısı yapılan “Bin Uydurma Kelimeyi Boykot” da bunlardan biri ve en önemlisidir.
Yine malûmları olduğu gibi; bu “uydurukça/arı dil” denilen ucûbenin dilimize sokulması ve milletimizin sözümona “aydın kesim”in ağzında ve kaleminde “ayrılık tohumları” ekmesi, “Agop Martayan Dilaçar” (1895–1979) ile “N. Ataç” (1878–1957) isimli, biri; öğretmen-idareci ve Ankara Üniversitesi,  DTCF Öğretim Görevlisi “gayrimüslim” bir vatandaşımız, diğeri ise, iftiharla “ateist” olduğunu söyleyen Ulus Gazetesi yazarı, iki “Dil Devrimcisi”nin öncülük ve gayretli ile bugünkü noktaya gelmiş; başta TC kimlikli insanlarımız ile Türk cumhuriyetlerindeki soydaşlarımız arasındaki gönül bağlarının ve kültür zincirlerinin kopmasına zemin hazırlamış; 1930’ların “Din Tahripçileri”nden biri olan ve “Tekin Alp/Alp Tekin” takma isimlerini kullanarak eser veren “Moiz Kohen” ile de “Deizm” ve “Ateizm”cilerin ekmeğine yağlar sürülmüştür.
“Süleyman Nazif” merhûmun ifâdesiyle, “Türkçe milletimizin iskeleti” olmasına rağmen, bu akımlar sebebiyle vücut, âdeta kemik kanserine tutulmuş ve kaslarla sanki bağlarını koparmış bir durumuna düşürülmüştür…
Alfabe değişikliklerinin ardından gelen bu “Dil ve İnanç Devrimleri” ile de “uydurukça kelime” ve “Kamalizm” virüsüne maruz kalan güzel Türkçemiz; “Türk-İslâm Dünyâsı” arasındaki ekonomik ve beşerî bağları güçlendirecek yerde, âdeta ambargo koymakta ve düşmanların keyfine keyifler katmaktadır…
Bir asra yaklaşan bu vaziyet karşısında “şuurlu” olarak mücâdele etmesi gereken ve “bizden” olan bâzı kişiler de,  maalesef bu “haşarat”ların lehine çalışır bir vaziyet arz etmekte ve “gâflet örneği” sergilemektedirler.
Son Osmanlı Şeyhülislamlarından rahmetli “Mustafa Sabri Efendi”nin yerinde bir tespit ve teşhisi ile “Bu uyduruk kelimelerle ilim olmaz; tercüme yapılamaz. Göreceksiniz bak, 40 yıl sonra İngilizce lisanımıza musallat olacak” (Bkz: Türkiye Gazetesi-09.03.2008, s. 11) demesine rağmen maalesef anlı-şanlı gazetelerimizin köşe yazarlarından tutunuz da millî ve mânevî değerlerimize hizmet noktasında çeşitli eserler veren, kürsülerden sohbetler yapan, vaaz ve nasîhatta bulunan, TV ekranlarından millete seslenen onca kişi yanında bir de emekli din görevlisi ve ilâhiyatçılar ile akademisyenlerin bu husustaki vurdumduymazlıkları, anlaşılır gibi değildir.
“Bizden” olduğunu bilinen bu zevatın;  1946 yılında, TBMM kürsüsünde konuşan “Başbakan Şükrü Saraçoğlu”nun, “Din zehirdir. Türkiye’den dini tamamen atabilmek için bize 30 sene daha lâzım” açıklaması, bu partinin dîne ve İslâm’a bakışını âdeta özetler mahiyette (Bkz: Millî Gazete-05.07.2017, s. 12) görünmesine rağmen, CHP zihniyetinin dayattığı bu “Uydurukça/Arı Dil/Ataç-Agop’ça” afyonunu yutmaları, “ihanet” sayılamayacağına göre, “gâfletten”  başka acaba ne ile izah edilebilir?..
Bunlar; rahmetli “Prof. Dr. İsmet Miroğlu”nun “Türkçeye mâlolmuş, milletimiz tarafından anlaşılan ve kullanılan Arapça ve Farsça asıllı kelimeleri atarken, asıl hedefleri, Türk insanının dinî inancı ile olan bağlarını koparmaktı”  (Bkz: Türkiye Gazetesi-27.11.1995) hakîkatenden nasıl habersiz olabilirler?..
Yine bunlar; Bafralı hemşehrimiz, eski “Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu”nun  12 Aralık 2000’de yayınladığı bir genelge ile okullarımızdaki eğitim lisanında ve ders kitaplarında bulunan 45 kelimenin kullanılmasına “yasak” getirdiğinden ve bu kelimelerin başında da “devlet”, “millet”, memleket”, “vatan”, “ilim”, “mânâ”,  “teşkilât”, “fert”, “nutuk”, “asır” ve “hayat”ın geldiğinden nasıl bihaber kalabilirler?..
Diyoruz ve aynı zamanda bir de “Tefsir” yayınlamış bulunan (M. T.)’ın, “De ki: ‘Benim namazım, ibadetim (haccım, kurbanım) yaşamım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.” (En’âm Sûresi, âyet 6/162) (Ayrıca bkz: Millî Gazete-26.07.2018, s. 8) ile üniversite ve akademisyenler arasındaki onca itibarına rağmen bir “Cuma Sayfası”nda (Bkz: Denge Gazetesi-05.05.2017, s. 12), “En Mühim Şey İnancın Doğru Olmasıdır” başlığı altında “…Kabul ediyorum. Yalancı olduğunu söylemiyorum.  Bunu samimi söylüyorlar ama yaşamları lâ ilâhe illallaha uygun olmuyor”  şeklinde bir cümle kurabilen (Prof. Dr. M. E. C.)’a ve benzerlerine buradan  “üzüntülerimizi” bildiriyor ve aşağıdaki mısralarımız ile de kendilerini (ister istemez) “hicvetmiş/taşlamış”  oluyoruz:
(= = = * = = =)
Siz “hayât” düşmanları, kime “emirber”siniz?
“Din-dil-târih” mirastır, “homur-homur” yersiniz;
“Hainler” “Sapık” zaten, “gâfil”e ne dersiniz?..
Uyan artık uykudan, “sekerâtı-ı mevt”(*) misin?
“Hainler” “Sapık” zaten, “gâfil”e ne dersiniz?..

Siz “hayât” düşmanları, yetsin artık şaşımak,
“Laiklik” yara verdi, bir de “dil”le kaşımak;
“Bostancı… Değirme…ne”, “çuval-çuval” taşımak!..
Uyan artık uykudan, “sekerâtı-ı mevt”(*) misin?
“İpin ucunda” ne var, “mânâca b.klu” yumak!..

Siz “hayât” düşmanları, “Agop-Ataç” vârisi;
“Moiz Kohen” yolunun, “Şuursuz”un birisi;
“Mao-Leninci Sol”un, “Kalemşor”un irisi!..
Uyan artık uykudan, “sekerâtı-ı mevt”(*) misin?
Sonrasında “amaç” var, “…sel-…sal” gibi gerisi!..

Siz “hayât” düşmanları, “sorun” demek ne demek?
“Maarif”i yıkanlar, “Fulbright”le verdi emek;
“300 milyonluk” dünyâ, bekliyor ilerlemek!..
Uyan artık uykudan, “sekerâtı-ı mevt”(*) misin?
“Başlara baş” olmazsan, kim var kotarsın yemek?..

Siz “hayât” düşmanları, bırak “sol” ağızları;
“Necip Fâzıl”ı oku ve “Bülent-Yavuz”ları;
Nasıl örnek alırsın, Sen şu hayâsızları?..
Uyan artık uykudan, “sekerâtı-ı mevt”(*) misin?
Bırak debelensinler, “Türk Dili” arsızları!..

Söyle DEREBAHÇELİ, dilin “Altay Lehçeli”;
“Atasözü-Deyimler”, haykır “Devlet Bahçeli”;
“Dil” “dîne bir merdiven”, “târih” için bohçalı…
Uyan artık uykudan, “sekerâtı-ı mevt”(*) misin?
Malûmların yanında Sen de “başa dert” misin?..
——————————————-
(*):“sekerâtı-ı mevt”: Ölüm sarhoşu, can çekişen…
(= = =  2  = = =)
“Yuh!” olsun, “Yuhlar!” olsun; bu “mânâ”yı verene;
“Bostancı…” tarlasında, “ekene” ve “diken”e;
“Yûnus Gül Bahçesi”ne, dikenleri dikene!..
“Agop” kim, “Ataç” kimdir; “emel”in bilmeyene;
“Yuh!” olsun, “Yuhlar!” olsun;  “cansuyu” gönderene!..

“Yuh!” olsun, “Yuhlar!” olsun; “Hayât Düşmanları”na;
“Yuh!” olsun, “Yuhlar!” olsun; “Tekin Alp Yarânı”na;
“Moiz Kohen Dostları”, alayı-erkânı”na!..
“Agop” kim, “Ataç” kimdir; “emel”in bilmeyene;
“Yuh!” olsun, “Yuhlar!” olsun;  “cansuyu” gönderene!..

Bir “Lâin FETÖ” çıktı, “himmet kal’ası”n yıktı;
“Agop-Ataç Kafalar”, “Sözde Edîbler” çıktı;
“Uyduruk/Arı Dilci”, “Din Düşmanı” açıktı!..
“Agop” kim, “Ataç” kimdir; “emel”in bilmeyene;
“Yuh!” olsun, “Yuhlar!” olsun;  “cansuyu” gönderene!..

Başındaki “sarık”a, giydiğin “cübbe”ye bak;
“Kur’ân Yasakları”na, dünkü “Elif-Bâ”ya bak;
“Din ve Dil Yasakçısı”, düşün neye müstehak?..
“Agop” kim, “Ataç” kimdir; “emel”in bilmeyene;
“Yuh!” olsun, “Yuhlar!” olsun;  “cansuyu” gönderene!..

“Din Adamı/İmâmlık”, “Cenâze Kıldırmak” ne?
“Hayât”a bu taarruz, “Siyon’u Oldurmak” ne?
“NFK”yı yerinden, öfkeyle “Kaldırmak” ne?..
“Agop” kim, “Ataç” kimdir; “emel”in bilmeyene;
“Yuh!” olsun, “Yuhlar!” olsun;  “cansuyu” gönderene!..

“Eşek Arısı” soksun, “Agop-Ataç” dilleri;
“Bostancı…” çalar-oynar, tekrar takar zilleri;
“İnönü’cü Kafa”nın, söner-yanar pilleri!..
“Agop” kim, “Ataç” kimdir; “emel”in bilmeyene;
“Yuh!” olsun, “Yuhlar!” olsun;  “cansuyu” gönderene!..

“Erbaş Hoca’m” “top sende”, işlet şu “Madde: 5”(*)i;
“Agop-Ataç Dilci”nin; karart, sönsün güneşi;
“Moiz Kohen Kâfir”in, nâr-ı cehîmde leşi!..
“Agop” kim, “Ataç” kimdir; “emel”in bilmeyene;
“Yuh!” olsun, “Yuhlar!” olsun;  “cansuyu” gönderene!..

KAYIKÇ’Ali yaz-duyur, “Diyanet” kaç yıl uyur?
“Bostancı…” yıktı ise, Sen çık “Dil Şatosu” kur;
Öyle bir “kale” olsun, “kelimeler” birer sur!..
“Yuh!” olsun, “Yuhlar!” olsun; yanlış “mânâ” verene;
“Yûnus Gül Bahçesi”ne, dikenleri dikene!..
——————————————————–
(*): “Madde: 5”: 633 Sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun maddesi.