DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI “YASAMA”, “YÜRÜTME”, “YARGI”; ŞİMDİ DE “SOSYAL MEDYA” (“Sosyal Medya” Üstüne Bir Haşlama/”Hiciv” Yollu Taşlama) * “Birbirinizi gıybet etmeyiniz! Sizden herhangi biriniz (gıybet etmek suretiyle) ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’tan korkun!..“ (Kur’ân-ı Kerîm, Hucürât Sûresi, âyet 12’den) * “Gıybetin ne olduğunu bilir misiniz?.. Gıybet; kardeşini, arkasından hoşlanmayacağı bir şeyle anmandır.”, “(Eğer söylenen şey onda varsa) bu gıybet olur. Eğer (onda) yoksa bühtân yâni iftirâ olur.”, “Gıybetten uzak durunuz. Çünkü gıybet zinâdan fenâdır. Zinânın tövbesi kabul edilir. Fakat gıybet edilen helâl etmedikçe, tövbesi kabul edilmez.”, “Kıyâmet günü bir kimsenin sevâb defteri açılır. Yâ Rabbî! Dünyâda şu ibâdetleri yapmıştım. Sahîfede bunlar yazılı değildir, der. Onlar defterlerinden silindi, gıybet ettiklerinin defterine yazıldı, denir.” (Hz. Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem”)* “Gıybet, kanser gibidir; girdiği vücûd iflâh olmaz.”, “Gıybet edene, sus diyene, yüz şehîd sevâbı vardır.” (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî “r. aleyh”) * “Gıybet): Bir kimsenin, yüzüne karşı söylendiği zaman hoşlanmayacağı veya kalbinin kırılacağı bir sözünü, hâlini veya hareketini, gıyâbında, yâni bulunmadığı yerde söylemek, hareketiyle göstermek veya îmâ etmek. Dedi-kodu
” (Türkiye Gzt. Dînî Terimler Sözlüğü, c. 1, s. 142)* “Teknolojiyle ilgilenmemenin, sosyal ağlarda olmamanın çağ dışılık, banallik olduğu, ille de buralarda boy göstermenin, her gittiğimiz yerin fotoğrafını çekip, yerini bildirmenin, prestij kazandıracağını dikte etmeye çalıştılar bize. Çok komik ama ben de düştüm bu tuzağa. Twitter ve Facebook, fotoğraf paylaşımlarının yapıldığı Foursquare gibi başka mecralara üye oldum. Gittiğim yerlerin güzellikleri, restoranları, yöresel kıyafetleri, güzel sözleri paylaşıyordum. Ama bir gün baktım ki, inanılmaz bir zaman kaybı bu. Beni kitap okumaktan, daha fazla ibadet etmekten alıkoyan bir tür bağımlılık hâline gelmişti. 4-5 dakikada bir elim telefona gidiyor, biri bir şey yazdı mı, paylaştı mı diye bakıyor olmuştum. Üstelik yalan yanlış lâflar, karalamalar, provokasyonlar, eski görüntüleri yeniymiş gibi kullanıp halkı yanıltmalar, oturduğu yerden klavyeşörlük yapıp, iftira atmalar…” (İkbal Gürpınar-Elbet Bir Gün; İst. 2013, s. 85-86) * “Türkiye’de Facebook’un yaklaşık 35 milyon, Twitter’in ise 11 milyon kullanıcısı var.”
(Abdullah Çiftçi-Sosyal Medya ve Bilgi Teknolojileri Strateji Derneği Başkanı; Türkiye Gazetesi-06.09.2015, s. 12)* “Bugün öğrenci olsaydım, mümkün olduğunca bilgisayar, televizyon, akıllı telefon gibi cihazların kölesi değil, onları kendime köle yapmaya çalışırdım. Çünkü bu cihazların, düşünceyi dumura uğratıp; asosyal, çevreden kopuk, bencil bir toplum yetiştirdiği artık biliniyor.” (Prof. Dr. Muhittin Şimşek-Türkiye Gazetesi-08.03.2016, s. 14) * “Batı, televizyonu uyuşturucu gibi kullanıyor. Türkiye’de basın, Türk değildir, çünkü Türk basını Türkiye’nin çıkarlarını korumuyor. Türkiye’de özel kanallar, özgür değildir; çünkü özel kanallar, sermayenin kanalları olmuştur.”
(Attila İlhan-Türkiye Gazetesi; 14.03.2016, s. 9)*
“Türkiye, 4,5 G’ye geçti. Bu uygulamayla (…) ‘cep telefonunu en yaygın biçimde kullanan genç kesimin bağımlılığı 10 kat daha arttırıldı’ dersek çok daha doğru olacak. 4,5 G sayesinde akıllı cihazların veri indirme hızında gözle görülür bir artış yaşanıyor. 3 G’ye sahip bir cihazla oyun yüklemek ortalama 3 dakika sürerken, bu süre 4,5 G’de 25 saniyeye düşüyor. 3 G’li bir cihazda kullanıcılar ortalama 10 saniyede müzik indiriyor. 4,5 G bu süreyi 1 saniyeye düşürüyor. 3 G’de video yüklemek isteyen kullanıcılar otalama 20 saniye beklemek zorunda. 4,5 G’de ise bu süre 1 saniye. HD Video izlemek için gereken bekleme süresi 3 G’de 1,5 dakika. 4,5 G ise bu süreyi 30 saniyeye düşürüyor. Kopartılan gürültünün arkasında ne var gördünüz değil mi? Oyun yüklemek, müzik indirmek, video izlemek… Bu mudur, elektronik devrim dedikleri?.. Cep telefonu kullanmak, uyuşturucu kullanmakla eş değer hâle geldi!” (Necmettin Batırel-Türkiye Gzt. 05.04.2016, s. 7)* “
We Are Social isimli araştırma raporuna göre, 82,4 milyon nüfusa sahip ülkemizde toplam 52 milyon sosyal medya kullanıcısı var. Bunların 44 milyonu mobil cihazlarla sosyal medyaya bağlanıyor. Yetişkinlerin yüzde 98’i cep telefonu kullanıyor. İnsanlar internette günde ortalama 7 saat geçiriyor. 2 saat 46 dakika sosyal medyada, 3 saat 9 dakika televizyon başında, 1 saat 15 dakika müzik dinliyorlar. Facebook’un 43 milyon, İnstagram’ım 38 milyon, Twitter’ın 9 milyon kullanıcısı bulunuyor. 2019 istatistiklerine baktığımızda mobil kullanıcı sayısının 76,3 milyonla toplam nüfusun yüzde 93’üne ulaştığını görüyoruz. Teknolojinin gelişimiyle birlikte sosyal medya iş hayatının önemli bir parçası hâline geldi .(…)Akıllı cep telefonları, insanları mıknatıs gibi kendine çeken çok önemli özelliklere sahip. Hem bilgisayar, hem telefon, hem televizyon, hem kamera, hem radyo hem de anında istediğimizle görüntülü, sesli veya yazılı iletişim kurulmasını sağlayan, dört dörtlük bir araç. Çağın en önemli buluşu. Ama biz bu silâhı kullanamıyoruz. Çocuklarımız tepeden tırnağa oyun tutkunu oldu. Uykusuzluk çekiyor, derslerden geri kalıyor, psikolojisi bozuluyor, sağlığını kaybediyor. Kendini beğenmiş, ruhsal bunalım içinde, bitkin, duygusuz, saygısız bir kesim hâline geldi.” (Necmettin Batırel-Türkiye Gazetesi; 20.08.2019, s. 7)* “Perdelerimiz niye açık biliyor musunuz? Çünkü sosyal medyada perdelerin ardına kadar sıyrılması sonucu, ev perdesinin dışarıdan kıskanacak bir şeyi kalmamıştır.”,
“Eskiden kamuya açık alanlarda ev rahatlığında davranan, özelini sınır gözetmeden sergileyen kişilere ‘teşhirci’ denirdi. Şimdi bunu ekrandan yapan kişiye ‘aktif sosyal medya kullanıcısı’ deniyor.” (Salih Uyan-Türkiye Gazetesi; 20.08.2019, s. 9) * “Söz gümüşse, sükût altındır.”
(Türk Atasözü) aygıdeğer Okuyucularımız!..Bilindiği üzere; “
Yazılı ve Görülü Basın Yayın Organları (Gazete ve TV’ler)” yanında, son yıllarda bir de “
Sosyal Medya” denilen haberleşme ağları var ki, çoğu insan âdeta
“ipnotize” edilmiş gibi, onsuz yaşayamıyor. “
Cep Telefonları”nın “Akıllısı”; nice başlardaki akılları “dumura” uğratmış ve “
mantıklı ve şuurlu” hareket edemez hâle getirmiştir.Öyle ki; genelde sıradan vatandaşların ondan etkilenmesi yanında, bâzı kamu kurum ve kuruluşları hatta yargı organları da bunun tesiri altında kalarak çeşitli icraatlarda bulunmakta ve toplumun (tabir caize) “gazını” almaya bakmaktadırlar.Bütün bunlar da gösteriyor ki, artık bundan böyle hayâtımıza; “
yasama”, “yürütme” ve “
yargı” şeklindeki “
Kuvvetler Ayırımı” bakımından, bir de “
Sosyal Medya” girmiş ve “
4. Kuvvet” olarak nitelenen “
Basın”ın yerini almış durumdadır…Diyoruz ve bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile de Siz Saygıdeğer Okuyucularımızı başbaşa bırakıyoruz…Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = * = = = “Kuvvetler Ayırımı”na, “kardeş” geldi bildin mi?“Yasama”, “Yürütme”, “Yargı”, şimdi de “Sosyal Medya!;“Basın: Dördüncü Kuvvet”ti, “esami”yi sildin mi?..“Haksızlığa Düşman” idi, “zâlimlere” setti ya; Eski “tirajlar” eridi, üzüldün/irkildin mi?.. “Cep” çıktı “Cep Teller” çıktı; “Basın Tahtını” yıktı; Şimdi “7’den 70’te”, “ekranın cılkı çıktı”;“Yalan” var, “riyâ/gösteriş”, sanma “şeytân” acıktı!..“Basın: Dördüncü Kuvvet”ti, “esami”yi sildin mi?..“Soldaki Kirâmen Kâtip”, her gün “yazmaktan” bıktı!.. “Yazılı” var, “Görülü” var; “Medya”, “Yasa”, “Yürütme”;“Bâtıllar” şimdi borazan, “hak-hakikat” çürütme; “Faiz-rüşvet-porno-kumar”, “gemileri yürütme!..”“Basın: Dördüncü Kuvvet”ti, “esami”yi sildin mi?..“Silâh-Dolar”, bir de “Borsa”; “sürüleri” var gütme!.. “Yargı” “Baro” güdümünde, bir “Duyuru”ya bakar;“AYeMe”miz zaman zaman, bir bakmışsın “CeHa…” kokar; “367” derler, “…BeMeMe”yi kim takar!..“Basın: Dördüncü Kuvvet”ti, “esami”yi sildin mi?..“Erdoğan” bir “şiir” okur, “Yargı” “kodes”e tıkar!.. “Kuvvetler Ayırımı”na, “kardeş” geldi bildin mi?“Basın: Dördüncü Kuvvet”ti, “esami”yi sildin mi?..Eski “tirajlar” eridi, üzüldün/irkildin mi?..KAYIKÇ’Ali “devir” böyle, şimdi “Sosyal Medya” var; “Cep” çıktı “Cep Teller” çıktı; “karman-çorman dünyâlar!..”