• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • GÜNDEM
  • SİYASET
  • SPOR
  • DÜNYA
  • EĞİTİM
  • EKONOMİ
  • TEKNOLOJİ
  • MAGAZİN
  • 3. SAYFA BİYOGRAFİ FOTO GALERİ KÜLTÜR SANAT OTOMOBİL SAĞLIK SAMSUN HABERLERİ
  • Ara
SON DAKİKA:
16:20
KURNAZ’DAN ESNAF ODALARINA ZİYARET
16:11
Atakum Belediyesinden dolu dolu 19 Mayıs programı
14:18
Gözleri Kıstıran Hastalık
14:14
SAMAIR 11 AYDA 184 BİN 451 YOLCU TAŞIDI
14:11
2003'E GÖRE YÜZDE 221'LİK ARTIŞ GERÇEKLEŞTİ
14:08
Canik'te Özel Gereksinimli Çocuklar Sanatla Buluşacak
14:07
“Şehrine Fikrinle Yön Ver”
12:43
Madeni Sanatkârlar Odası’nda Mesleki Eğitim Öğrencileriyle Buluştuk
12:34
Hep birlikte Türkiye Yüzyılı’nı bilimin gücüyle inşa edeceğiz!
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
  1. Haberler
  2. GÜNDEM
  3.       "YANLIŞ KAYNAKLAR"A BAKMIŞSIN "USTA!.."
GÜNDEM
Yayınlanma: 07 Ağustos 2020 - 08:31

      "YANLIŞ KAYNAKLAR"A BAKMIŞSIN "USTA!.."

DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI                                                                                                                                       “YANLIŞ KAYNAKLAR”A BAKMIŞSIN “USTA!

GÜNDEM
07 Ağustos 2020 - 08:31
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
      “YANLIŞ KAYNAKLAR”A BAKMIŞSIN “USTA!..”
DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI

                                                              

                                                                       “YANLIŞ KAYNAKLAR”A BAKMIŞSIN “USTA!..”

                                                               (Bir “Meslekdaş Ağabey”e, “Dostça” mini bir “Hicviye”):

 

S
aygıdeğer Okuyucularımız!..

“Yeni Akit Gazetesi”nin 26 Temmuz 2020 günlü nüshası 3’üncü sayfasında “Fâtiha Sûresi’nin Mesajları (8)” başlığı altındaki makâlesinde; Kıymetli Ağabeyimiz ve Meslekdaşımız Sn. “İlhan Oral” Beyefendi (muhtemelen kaynak olarak baktıkları bir/birkaç eserin tesirinde kalarak) “… Hazreti İbrahim Aleyhisselâm’ın, putperest babasına karşı verdiğ imücâdele, çarpıcıdır.” şeklinde bir cümle sarfetmişler.

Okuyunca, gözlerimize inanamadık. Acaba cümle yanlış mı dizilmiş? Diye bir daha-bir daha okuduk. Cümle doğru ama, ifâde yanlış mı yanlıştı. Ardından da yıllar önce kaleme aldığımız aşağıdaki bir köşe yazımız hâtırımıza geldi. Müsaadenizle önce onu Sizlerle paylaşalım, ardından da Sn. İlhan Bey’in makâlesi üzerine kaleme aldığımız aşağıdaki mısraları bilgilerinize sunalım istiyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…

                                                                              = = = * = = =

                   Peygamberimiz Efendimiz (Sallallahü aleyhi ve sellem)i Yalanlayan İlâhiyatçı-Din Görevlileri Var!...                                                                            YAZDIK YİNE YAZACAĞIZ! (BÜYÜK İFTİRÂ)

*  “Sen, yani Senin nûrun, hep secde edenlerden dolaştırılıp, sana ulaşmıştır.” (Kur’ân-ı Kerîm; Şuârâ Sûresi, âyet 219)                            *    “Allahü teâlâ insanları yarattı. Beni insanların en iyi kısmından vücuda getirdi. Sonra bu kısımlarından en iyisini (Arabistan’da) seçti. Beni bunlardan vücuda getirdi. Sonra evlerden, ailelerden en iyisini seçip beni bunlardan meydana getirdi. O hâlde benim rûhum ve cesedim mahlûkların (yaratılmışların) en iyisidir. Benim silsilem, ecdâdım en iyi insanlardır” (Müslim),  “Her asırdaki insanların en iyilerinden dünyaya getirildim” (Buharî), “Dedelerimin hiçbiri zina etmedi. En iyi babalardan, temiz analardan geldim. Dedelerimden birinin iki oğlu olsaydı, ben bunların, en iyisinde bulunurdum.” (Mevahib), “Hazret-i Âdem’den babama kadar hep nikâhlı ana babadan geldim. Ben ecdat olarak sizin en hayırlınızım.”,  “Soy bakımından da insanların en şereflisiyim. Öğünmek için söylemiyorum” (Deylemî).   (Hz. Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem”)                                                                                                                                                                                                                    *    “Âzer, İbrahim aleyhisselâmın amcası ve üvey babası’dır. Öz babası değildir. İbrahim aleyhisselâmın kendi babası Târûh idi. Nemrûd taraftarı idi. Târuh ölünce; Âzer, İbrahim aleyhisselâmın annesini aldı. Böylece üvey babası oldu. (Senâullah Dehlevî “r. aleyh”)  (“Altıparmak-Peygamberler Tarihi”; Hakîkat Kitabevi Yy. İst. 1982, s. 159)                                                                         *  “Târûh ile Âzer, iki kardeş idi. Araplar, amcaya da baba derlerdi.”   (S. Abdülhakîm Arvâsî “r. aleyh”-Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye, s. 938 ve Türkiye Gazetesi Dinî Terimler Sözlüğü, c. 1, S. 36)

* “Hakteâlâ çün yarattı Âdem’i/Kıldı Âdemle müzeyyen âlemi/  Mustafa nûrunu alnında kodu;

Bil Habib’in nûrudur bu nûr dedi/Kıldı ol nûr anın alnında karar/Kaldı anın ile nice ruzigâr.

Sonra Havva alnına nakletti bil/Durdu anda dahi nice âyü yıl/Şît doğdu ana nakletti nûr/Anın alnında tecelli kıldı nûr.

Erdi İbrahim’ü İsmail’e hem/Söz uzanır ger kalanın der isem/İşbu resmile müselsel muttasıl/Tâ olunca Mustafa’ya müntakil”                                                                                                                       (Süleyman Çelebi “r. aleyh”-Mevlîd-i Nebevî)

S
aygıdeğer Okuyucularımız!..                                                                                                             Önceki yıllarda “köşe” yazdığımız “Demokrasinin Müdafii Gazetesi-19/20.07.2010, s. 4” ve “Samsun Manşet Gazetesi-02.07.2013, s. 1-2” olmak üzere günlük gazetelerimiz ile  “Yaş 65 Yolun Yarısı Eder/1; Samsun-Ocak 2012, s. 183-184”, “Yaş 65 Yolun Yarısı Eder/1-2; Samsun-Mayıs 2012, s. 183-184”  ve “Hem Okudum Hem de Yazdım/1; Samsun-Ekim 2012,  s. 117-120” adını taşıyan eserlerimizde ve de Denge Gazetesi’nin 08.10.2014 günlü nüshasında  (Bkz:  s. 9) defaatle yazmış olmamıza ve 20 kadar kaynak eserde bu işin doğrusu bildirilmiş bulunmasına rağmen hâlen daha da bâzı “İlâhiyatçı ve Din Görevlileri”nden “abuk sabuk ifâdeler” duyunca tekrar yazmadan edemedik.  Anlaşılan o dur ki, bu konuda maalesef daha da yazacağız gibi görünüyor.

Evet; “daha da yazacağız!..” Çünkü;

Önceki hafta “Samsun Yazarlar Derneği Başkan ve Yardımcısı” ile birlikte yeni atanmış bir “Bürokrat Din Görevlisi”ne yaptığımız “Hayırlı olsun ziyâreti”nde, yukarıya “serlevha” olarak aldığımız âyet ve hadîs-i şerîfler ile sözlerin aksine, “0 kişi”den bir cümleyi duyunca âdeta afalladık. Birkaç gün sonra da şehrimiz Büyük Camii kürsüsünde bir “Vaaz Hocası”nda da aynı “hatâ”ya şâhid olunca konuyu köşemize tekrar taşıyalım istedik.

Efendim; Hz. İbrahim aleyhisselâmın babası konusu bir tarafa, bu gün memleketimizde bile evli  bir şahıs düşününki (kadın olsun, erkek olsun), herhangi bir yerde babası ve kayınbabası aynı mekânda bulunuyorlarsa, bunları birbirinden ayırt etmek için isimlerini zikrederek “Ahmet babam, Hasan babam…” vb diyorsa, Kur’ân-ı Kerîm’de geçen “İbrahim Babası Azer’e dedi ki” (Bkz: En’âm Sûresi, âyet 74)ifâdesinden “İbrahim, adı Azer olan öz babasına dedi ki” şeklinde anlam çıkarmak mı gerekir?..  Kaldı ki konuyu açıklığa kavuşturan yukarıya “serlevha” olarak aldığımız onca “âyet” ve “hadîsler” var…

Yıllar önce idi. Şehrimiz Saathâne Meydanı yakınındaki bir binanın 3. katında bulunan “Türkiye Gazetesi Samsun Bölge Temsilciliği Muhasebe Servisi”nde görev yaptığımız zamanda, Amasyalı bir arkadaşımız vardı. Adı Kâmil Selim Gökat. Şimdilerde emekli.

Bir gün bir arkadaş gelerek kapıdan kendisine, “Selim Abi” dedi; “Baban aşağıda seni bekliyor.” diye seslendi.

O da; “Hangi babam?” diye sorunca serviste arkadaşlarla, ister istemez gülüştük.

Bunun üzerine Selim Abi, bizlere şu açıklamada bulundu: “Niye gülüyorsunuz ki? Benim tam 3 tane babam var. Biri öz babam, biliyorsunuz ki ben evliyim; yani bir de kayın babam var, etti mi iki baba. Bir de,  öz babamla annem ayrıldıktan sonra annem ikinci bir evlilik yaptı, yani üçüncü olarak da üvey babam. Bunda şaşacak ne var?” deyince bizler mahcup olup özür dilemiştik.

* * * * *                                                                                                                                    Bu hikâyeyi şunun için naklettik: Bâzı yazar, hâtip ve ilâhiyat kökenli hoca efendiler; çoğunlukla da Kurban Bayramı yaklaşırken “kurban”dan bahsederken, konuyu Hazreti İbrahim “aleyhisselâm”a getirmekte ve Kur’ân-ı Kerîm’in En’âm Sûresi 74. âyetindeki “Ve iz kaâle İbrâhiyme liebiyhi Âzere… (Hani İbrahim atası Âzer’e ‘Sen kendine putları ilâh mı ediniyorsun? Muhakkak ben seni ve kavmini açık bir dalâlet içinde görüyorum’ demişti.) şeklindeki ifâdesinden, bu büyük peygamberin babasının ve dolayısıyla da Peygamberimiz Efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”in, büyük-büyük babası olan bu şahsın putperest olduğunu söyleyebilmekte ve peygamberler halkasına olduğu gibi “Resûlallah’a da iftira” edebilmekte, dolayısıyla da O’nu “yalancılıkla itham” eyleyebilmektedirler…                                    Bu “iftiracılar”ın en meşhurlarından biri de bir dönem CHP’den milletvekili olmuş, yeni bir partinin Genel Başkanlığı’nı üstlenmiş, daha sonra da bundan ayrılmış, medyatik şahsiyetlerden Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’tür. Onun Hürriyet Gazetesi Yayınları arasında çıkan “101 Soruda İslam Ahlakı” isimli, içinde “îmânî ve îtikâdî yönden” daha pek çok yanlış bulunan “Ramazan armağanı” kitapçığının 42. sayfasında, “İbrahim bir peygamber olmasına rağmen, babası putperesttir” sözüyle ‘Peygamberler Şeceresi”ne iftiralar savurmaktan çekinmemektedir…                                                                                             Gerçi; başta Tibyan ve Elmalılı Hamdi Yazır gibi bâzı meşhûr meâl ve tefsirlerde de “İbrahim babası Âzer’e” ifâdesi mevcutsa da “İbrahim’in öz babası putperestti” ibaresi doğrudan geçmemektedir. Bu durum; Tevbe-114, Enbiyâ-52, Şuarâ-70, 86; Sâffât-85 ve Zûhruf 26 için de aynen söz konusudur. Yani bu âyet-i kerîmelerde de “Öz Babası”ndan bahsedilmemektedir…                                                                  Yukarıda “serlevha” hâlinde de belirttiğimiz gibi, başta “Altıparmak-Peygamberler Tarihi” (Hakîkat Kitabevi Yy. İst. 1982, s. 159) olmak üzere pek çok muteber eserde, işin doğrusu bildirilmekte ve  “Âzer, İbrahim aleyhisselâmın amcası ve üvey babası’dır. Öz babası değildir. İbrahim aleyhisselâmın kendi babası Târûh idi. Nemrûd taraftarı idi. Târuh ölünce; Âzer, İbrahim aleyhisselâmın annesini aldı. Böylece üvey babası oldu. (Senâullah Dehlevî)                                                                                                                                                 Târûh ile Âzer, iki kardeş idi. Araplar, amcaya da baba derlerdi. (S. Abdülhakîm Arvâsî)”  denilmektedir. (Bkz: Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye, s. 938 ve Türkiye Gazetesi Dinî Terimler Sözlüğü, c. 1, S. 36)                           Diğer taraftan; Peygamberimiz Efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”in “Şecere-i Pâk-i Muhammedî” diye anılan temiz “Soy Kütüğü”nde; hep îmânlı insanlar, hep namuslu temiz kimseler vardır. Bu husus, Kur’ân-ı Kerîm’in Şuârâ Sûresi 219. âyetinde bizzat Cenâb-ı Allah tarafından şu şekilde haber verilmektedir: “Sen, yani Senin nûrun, hep secde edenlerden dolaştırılıp, sana ulaşmıştır.”                                                                                                                                                                               Allah Resulü de açıklamalarında, “Allahü teâlâ insanları yarattı. Beni insanların en iyi kısmından vücuda getirdi. Sonra bu kısımlarından en iyisini (Arabistan’da) seçti. Beni bunlardan vücuda getirdi. Sonra evlerden, ailelerden en iyisini seçip beni bunlardan meydana getirdi. O hâlde benim rûhum ve cesedim mahlûkların (yaratılmışların) en iyisidir. Benim silsilem, ecdâdım en iyi insanlardır” (Müslim) ve “Her asırdaki insanların en iyilerinden dünyaya getirildim” (Buharî) ve “Dedelerimin hiçbiri zina etmedi. En iyi babalardan, temiz analardan geldim. Dedelerimden birinin iki oğlu olsaydı, ben bunların, en iyisinde bulunurdum.” (Mevahib) ve “Hazret-i Âdem’den babama kadar hep nikâhlı ana babadan geldim. Ben ecdat olarak sizin en hayırlınızım.” ve “Soy bakımından da insanların en şereflisiyim. Öğünmek için söylemiyorum” (Deylemî) şeklinde buyrulmaktadır.                                                                                                                                                                           “Diyanet İşleri Başkanlığı Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürlüğü” tarafından yayınlanan “Hz. Peygamber’in İzinde; Ankara-2015, 298 s.” adlı eserin 19-20. sayfalarında geçen, “Resûl-i Ekrem’in, peygamberler içinden seçtiği dost, Allah dostu İbrahim (aleyhisselâm)dır.”,  “Her peygamberin diğer peygamberlerden bir dostu vardır. Benim dostum ise atam ve Rabbimin dost edindiği (İbrahim)dir.” (Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 3) diye belirtilmekte Beydavî Tefsiri’nde de konu hakkında şu bilgiler verilmektedir:                                                                                                                                                               “Azer kelimesinin baba kelimesinin atf-ı beyanı olduğu; yani bir kimsenin iki ismi olup, birlikte söylenmesi durumunda, birinin meşhur olmadığı, ikincisinin meşhur olduğu anlaşılır demekte ve meşhur olmayan birincisindeki kapalılığı açıklamak için ikincisi söylenir. Hazret-i İbrahim aleyhisselâm da iki kimseye baba demektedir ki bunlardan birincisi kendi öz babası, diğeri ise üvey babası ve amcası olan Azer’dir. İcaz, belagat ve fesahat kaidelerine göre âyet-i kerimenin mânâsı, “İbrahim, ismi Âzer olan babasına dediği zaman” demektir ki böyle olmasaydı, sadece “Azer’e dediği zaman” veya “Babasına dediği zaman” şeklinde söylemek yetişirdi. Eğer Azer kendi öz babası olsaydı ‘babası’ kelimesi fazla olurdu. Türkçede bile (Babam Ali geliyor) denmez. (Babam geliyor) denir. Ama meselâ kayınpederi de varsa, hangisi olduğunu belli etmek için, (Ali babam geliyor) denebilir. Kur’ân-ı Kerim’de amcaya, ‘baba’ denilmektedir. Hazret-i İsmail, Hazret-i Yakup’un ‘amcası’dır. Fakat Kur’ân-ı Kerim’de, (Amcan İsmail) denmiyor, “Baban İsmail) deniyor. Tefsirlerde; Kur’ân-ı Kerim’de, amcaya baba denildiği bildirilmektedir. Peygamber Efendimizin yaşlı köylüye, amcaları olan Ebu Talip’e ve Hazret-i Abbas’a da baba dediği, çeşitli muteber kitaplarda yazılıdır.                                                                                                     Yalnız Araplar değil, çeşitli millerde de amcaya, üvey babaya, kayınpedere ve yardımsever zatlara ‘baba’ demek âdettendir.                                                                                                                                                       Ülkemizde bunun yanında insanlara iyilik eden, onları himayesine alan kimselere de mecaz olarak ‘Baba adam’, “Fakir babası” dendiği hepimizce malûmdur. Hatta yaşlı kimselere de ‘Baba’ dendiği bilinmektedir.                            İmam-ı Süyutî Hazretleri, “Kitab-üd-derc-il-münife” isimli eserinde, “Âzer’in, Hazret-i İbrahim aleyhisselâmın amcası” olduğunu, vesikalarla ispat etmektedir.” (Bkz: M. Ali Demirbaş-Türkiye Gazetesi, 15–16 Nisan 2007, s. 17)

 

S
aygıdeğer Okuyucularımız!..                                                                                                                            Bütün bu özet bilgileri aktardıktan sonra bir kere daha diyoruz ki: Boş unvanlara aldanmadan, ilmî yetersiz kalemşorlara kanmadan ve o büyüklere dil uzatıp da nâr-ı cahimda yanmadan kendimize gelelim ve işin doğrusunu bilelim; söyleyelim, yazalım ve yayalım…                                                                    Bu his ve düşünceler ile kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile Siz Saygıdeğer Okuyucularımızı baş başa bırakıyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…

= = = * = = =

Âzer Peygamber emmisi/Sonra üvey babasıdır.

Resûl demiş en iyisi: Târûh nûr’un halkasıdır… 

Doğru tefsir, doğru kitap/Yerinde olmalı hitap;                                                                                       

Yoksa îman düşer bîtap/Hadîs işin esasıdır…

    

Soy babası, nikâh baba/Bir de okutan, Elif-Ba;

Asıl budur, üçlü halka/Üveylik baş belâsıdır…                                                                                                           KAYIKÇI doğru îtikât/Doğru îman-hakîkat;                                                                                             Kesilmeli pür dikkat/ İhlâs, ilmin cilâsıdır…

                     = = =  2 = = =

“Âdem” (*)’den gelen nûr, bir emânetti;

Taşındı durdu hep, sonunda kaldı;

“Abdülmuttalib”den, oğla devretti…

“O Muhammedî nûr”, yerini aldı;

“Allah Elçisi”nde, o alâmetti…

 

 “Âdem” (*)’den gelen nûr,  “iyi”de vardı;

“Îmânlı simâ”da, öyle parlardı;

“Âmine” vuruldu, onu arardı…

                “Allah Elçisi”nde, o alâmetti;

                “Atadan oğul”a, zinciri sardı…

 

                KAYIKÇ’Ali der ki, doğru olan bu;

              “Nasıl öz baba”dır, dersin gâvuru;

                Okumak istersen, doğruyu oku!..

                “Allah Elçisi”nde, o alâmetti;

                “Nesli pâk” idi hep, “Zemzem”den duru…(**)

------------------------------------------------------------

(*): Âdem aleyhisselâm  (**): Denge Gazetesi-31.08.2015, s. 14

= = = * = = =

“Yanlış Kaynaklar”a, bakmışsın “Usta”;

“Hatâlı bir hükme”, varmışsın gördük!..

“Peygamber babası putperes” lâf mı?

“Çok yanılmışsın-çok”, bil bu hususta;

Onca “kitâba” biz, “göznûru” döktük!*..

 

“Kaynağa” tekrar bak; “ehil” mi, “saf” mı?

“Vehhabî-Selefî”, yoksa ki “gaf” mı?

“Rafizî-Reformcu”, yok “bîtaraf(!)” mı?

“Çok yanılmışsın-çok”, bil bu hususta;

“Cennet” desem değil; “cehîm”, “A’râf” mı?..

 

Bu “ifade” yanlış, bu yol “virâne”;

İşte “hadîsler” bak, söz “şâirâne”;

Oku!. Tekrar oku!.. “Bak tane-tane!..”

“Çok yanılmışsın-çok”, bil bu hususta;

“Hakîkat-Doğru” tek, yok bi “bahane!..”

 

Önce “tevbe” gerek, yazıp-duyurmak;

“Gâfil” sayısı çok, bir-bir uyarmak;

“Evlâd-ı ayâl”e, hakkı buyurmak!..

“Çok yanılmışsın-çok”, bil bu hususta;

Artık olmaz gayri, bir saat durmak!..

 

KAYIKÇ’Ali der ki, “Tam İlmihâl” tam;

“Mızraklı İlmihâl”, okurdu atam;

“Resulallah”a bak, doğru-tastamam!..

“Çok yanılmışsın-çok”, bil bu hususta;

“Yanlış Kaynaklar”a, bakmışsın “Usta!..”

 

İlginizi Çekebilir
Atakum Belediyesinden dolu dolu 19 Mayıs programı
Atakum Belediyesinden dolu dolu 19 Mayıs programı
Hep birlikte Türkiye Yüzyılı’nı bilimin gücüyle inşa edeceğiz!
Hep birlikte Türkiye Yüzyılı’nı bilimin gücüyle inşa edeceğiz!
MEB yaz tatiliyle ilgili iddialara son noktayı koydu
MEB yaz tatiliyle ilgili iddialara son noktayı koydu
75 dakika bile yeterli
75 dakika bile yeterli
Son Haberler
KURNAZ’DAN ESNAF ODALARINA ZİYARET
KURNAZ’DAN ESNAF ODALARINA ZİYARET
Atakum Belediyesinden dolu dolu 19 Mayıs programı
Atakum Belediyesinden dolu dolu 19 Mayıs programı
Gözleri Kıstıran Hastalık
Gözleri Kıstıran Hastalık
SAMAIR 11 AYDA 184 BİN 451 YOLCU TAŞIDI
SAMAIR 11 AYDA 184 BİN 451 YOLCU TAŞIDI
2003'E GÖRE YÜZDE 221'LİK ARTIŞ GERÇEKLEŞTİ
2003'E GÖRE YÜZDE 221'LİK ARTIŞ GERÇEKLEŞTİ
Çok Okunan Haberler
KADEF'te Şerif Korkmaz Dönemi Başladı
KADEF'te Şerif Korkmaz Dönemi Başladı
Kürek,
Kürek, "Millet iradesine sahip çıkıyor"
HAUNEDY YÖRESEL UĞRAK NOKTASI
HAUNEDY YÖRESEL UĞRAK NOKTASI
Başkan Demir, Denetimde
Başkan Demir, Denetimde

Ana Sayfa
GÜNDEM
SİYASET
SPOR
DÜNYA
EĞİTİM
EKONOMİ
TEKNOLOJİ
MAGAZİN
3. SAYFA
BİYOGRAFİ
FOTO GALERİ
KÜLTÜR SANAT
OTOMOBİL
SAĞLIK
SAMSUN HABERLERİ
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Video Galeri
Biyografiler
Yerel Haberler
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Karikatürler
Anketler
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
Namaz Vakitleri
  • DÜNYA
  • EĞİTİM
  • EKONOMİ
  • GÜNDEM
  • KÜLTÜR SANAT
  • MAGAZİN
  • SAĞLIK
  • SAMSUN HABERLERİ
  • SİYASET
  • SPOR
  • TEKNOLOJİ
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Üye Paneli
  • Yerel Haberler
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Karikatürler
  • Anketler
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler
  • Namaz Vakitleri

  • Rss
  • Sitene Ekle
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.