DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI “
ŞİİR: SÖZÜN ÖZÜ”DÜR, “RABBİMİZ SÖZÜ: KUR’ÂN!..”(Bir “tanım” da bizden olsun “şiir üstüne”): * “Ey insanlar! (Bu Kur’ân) size Rabbinizden bir öğüt ve gönüller derdine bir şifâ ve mü’minlere bir hidayet ve rahmet (olarak) geldi.” (
Kur’ân-ı Kerîm; Yûnus Sûresi, âyet 57)
* “De ki, insanlar ve cinler birbirlerine yardımcı olarak, (belâgat, güzel nazm ve kâmil mânâda) bu Kur’ân-ı Kerîmin bir benzerini ortaya koymak için bir araya gelseler, yemîn olsun ki, yine de benzerini ortaya koyamazlar.” (Kur’ân-ı Kerîm; Îsrâ Sûresi, âyet 88)
* “Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah için) gizli ve açık sarf edenler, asla zarara uğramayacak bir kazanç umabilirler. Çünkü Allah, onların mükâfatlarını tam öder ve lütfûndan onlara fazlasını da verir. Şüphesiz O, çok bağışlayan, şükrün karşılığını bol bol verendir.” (Kur’ân-ı Kerîm; Fâtır Sûresi, âyet 29-30)
* “Gerçek müminler ancak o müminlerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir, âyetleri okunduğu zaman imanlarını arttırır. Ve bunlar yalnızca Rablerine tevekkül ederler.” (Kur’ân-ı Kerîm; Enfâl Sûresi, âyet 2)
* “…ve Kur'ân'ı tertil ile, ağır ağır, güzel güzel oku!”, “…(Namazda) Kur’ân’dan kolayınıza geleni okuyun” (Kur’ân-ı Kerîm; Müzzemmil Sûresi, âyet 4, 20)
* “Rabbinin Kitabı'ndan sana vahyedileni oku. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O'ndan başka bir sığınak da bulamazsın.” (Kur’ân-ı Kerîm; Kehf Sûresi, âyet 27)
* “Eğer kulumuza indirdiklerimizden hnerhangi bir şüpheye düşüyorsanız, haydi onun benzeri bir sûre getirin. Eğer iddianızda doğru iseniz, Allah’tan başka şahitlerinizi (yardımcılarınızı) çağırın. Bunu yapamaztsanız –ki elbette yapamayacaksınız- yakıtı, insan ve taş olan cehennem ateşinden sakının!..” (
Kur’ân-ı Kerîm; Bakara Sûresi, âyet 23-24)
* “Her kim beş vakit farz namâzda Kur’ân-ı Kerîm okursa, Hakk teâlâ her harfine yüz sevâb verir. Her kim namâzdan başka vakitlerde Kur’ân-ı Kerîm okursa, her harfine on sevâb verir. Her kim, (tegannîsiz ve hürmetle okunan) Kur’ân-ı Kerîmi ayakta veya oturarak hürmet ile dinlerse, her harfine bir sevâb verir. Her kim Kur’ân-ı Kerîmi hatm eylese (baştan sona okusa), o kulun duâsı Allah indinde kabul edilir”, “Kur’ân-ı Kerim okuyanın ana-babası kâfir olsalar bile, azâbları hafifler.”,
“Sözün en hayırlısı, Allah’ın kitabıdır.“, “Kur’ân’ı öğrenin, okuyun ve okutun”,
“Kim Kur’ân okur ve ondaki (hükümlerle) amel ederse Kıyâmet gününde onun anne ve babasına taç giydirilir. O tâcın ışığı dünya evlerindeki güneşin ışığından daha güzeldir. Buna göre Kur’ân’la amel edenin durumunu siz düşünün...”, “Ey Ebû Zer! Allah’ın kitabından bir âyet öğrenmek için sabahleyin evinden erken çıkman, yüz rekat (nafile) namaz kılmandan daha hayırlıdır.”,
“Kim Kur’ân’ı okur ve onu güzelce ezberler, helâlini helâl, haramını harâm kabul ederse, Allah bu sayede o kimseyi cennetine sokar. O kişi de kendi ailesinden hepsi cehennemi hak etmiş on kişiye şefaat eder”, “Kalbinde Kur’ân’dan bir miktar bulunmayan kimse harap ev gibidir.”,
“Kim Kur’ân-ı Kerîm’den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevâbı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lâm mîm bir harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir harftir.”, “Kur’ân okuyunuz. Çünkü Kur’ân, Kıyâmet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir”, “Sadece şu iki kimseye gıpta edilir: Biri Allah’ın kendisine Kur’ân verdiği ve gece gündüz onunla meşgul olan kimse, diğeri Allah’ın kendisine mal verdiği ve bu malı gece gündüz O’nun yolunda harcayan kimse.”,
“Allah şu Kur’ân’la bazı kavimleri yükseltir; bazılarını da alçaltır.”, “Kur’ân okuyan mü’min portakal gibidir: Kokusu hoş, tadı güzeldir. Kur’ân okumayan mü’min hurma gibidir: Kokusu yoktur, tadı ise güzeldir. Kur’ân okuyan münâfık fesleğen gibidir: Kokusu hoş fakat tadı acıdır. Kur’ân okumayan münâfık Ebû Cehil karpuzu gibidir: Kokusu yoktur ve tadı da acıdır.” ,
“Kur’ân’ı gereği gibi güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir. Kur’ân’ı kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye de iki kat sevap vardır.”, “Sizin en hayırlılarınız, Kur’ân’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.”
, “Kur’ân-ı Kerîm, Allah’tan başka her şeyden üstündür. Kur’ân’ın diğer sözlere olan üstünlüğü, Allah Azze ve Celle’ nin yarattıklarına olan üstünlüğü gibidir.“ (Hazret-i Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem
”) * “Allahü teâlânın büyüklüğünü bilmeyen, Kur’ân-ı Kerîmin büyüklüğünü anlayamaz. Allahü teâlânın büyüklüğünü anlamak için de, O’nun sıfatlarını ve yarattıklarını düşünmek lâzımdır. Bütün mahlûkatın sâhibi, hâkimi olan Allahü teâlânın kelâmı olduğunu düşünerek okumalıdır.” (İmâm-ı Gazâlî “r. aleyh
”)* “Kur’ân-ı Kerîmin her bir harfinde bin bir derde bin bir türlü devâ (şifâ) vardır”. (Ebü’l-Leys Semerkandî “r. aleyh”)* “Kur’ân-ı Kerîm, Muhammed aleyhisselâmın sözü değildir. Allah kelâmıdır. Hiçbir insan öyle düzgün söyleyemez. Kur’ân-ı Kerîmde bildirilenlerin hepsine İslâmiyet denir. Hepsine inanan insana mü’min ve Müslüman denir. Birini bile beğenmemeğe îmânsızlık, yani küfür denir.”
(Seyyid Abdülhakîm-i Arvâsî “k. sirruh”)* “Ölçülse; Tevrât, Zebûr, İncîl/Üstün elbet, Kitâb-ı tenzîl. Bir mucizedir, nûr-i Kur’ân/Değişmez hiç, durdukça cihânKıyâmete dek, olur mer’i/Şüphe edene, (Fe’tû) emri. Yehûd, mason, komünist şimdi/Kur’ân’a, hep hücuma geçti.”
(H. Hilmi Işık-Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye)* “Hiç kimse Hazret-i Muhammed’in prensiplerinden daha ileri adım atamaz. Avrupa’ya nasip olan bütün başarılara rağmen, bizim konulmuş olan bütün kanunlarımız, İslâm kültürüne göre eksiktir.”
(Alman yazar ve şâiri J. W. Goethe)* “Bizce şiir, mutlak hakikati arama işidir… Mutlak hakikat Allah’tır…” , “Şiir,
Allah’ı sır ve güzellik yolundan arama işidir… Şiir
, türlü tecelli yoluyla Allah’tan gelir; ve bütün bu perdeleri devirerek Allah’a yol açmaya doğru gider…” , “Şâir odur ki; renk, çizgi, ses, ahenk, hacim, pırıltı, ışık, buud, hareket, eda, mânâ, her tecelliyi şiir, şiiri de Allah için bilir…” (Necip Fâzıl Kısakürek r. aleyh”
; Çile) * “Şiir,
nesirden bambaşka bir hüviyettedir. Şiir
duygusunu lisan hâline getirinceye kadar yoğurmak, onu çok toplu bir madde hâline sokmak, o kadar ki, mısra güyâ hissin ta kendisi imiş gibi okuyucuya samîmî bir vehim vermek”tir. (
Yahya Kemâl Beyatlı r. aleyh”)
* “Türk eriyiz, silsilemiz kahraman/Müslüman’ız, Hakk’a tapan Müslüman…” , “Emr-i bi’l mâruf imiş ehl-i İslâm’ın işi/Nehyedermiş bir kötülük görse kardeş kardeşi!”(
M. Âkif Ersoy; Safahât)* “Kimi zaman ciltler dolusu kitabın yapamadığını bir şiir yapar.”
(Namık Kemâl Zeybek-Eski Kültür Bakanı)* “Şiir; bir yürek törpüsüdür, kazır ve kanatır şâirin yüreğini. Oradan başka yüreklere akar. Şiirde; her kelime önce beyinde damıtılır, yürekte demlenir, rûhta mayalanır ve mısralarda dirilir.”
(Yavuz Bahadıroğlu-Yeni Akit Gazetesi; 14.12.2019, s. 7)
* “Türklüğün vicdanı bir/Dini bir, vatanı bir/Fakat hepsi ayrılır/Olmazsa lisanı bir!..”
(Ziya Gökalp)* “Allah, şiiri hak yolunda kullananlardan râzı olsun!..” (Prof. Dr. Cevat Akşit-Millî Gazete; 27.04.2017, sy. 9
) aygıdeğer Okuyucularımız!..Bilindiği üzere yıllar önce köşe yazıları yazdığımız “Denge Gazetesi”nin 6 Mart 2016 günlü nüshası 14’üncü sayfasında, “
13 Temel Konu Var, Kitâbımız Kur’ân’da” başlığı altında neşrettiğimiz aşağıda (birinci bölümde) yer alan şiirimizi, daha sonra
“Yazdı-Yazdım/2” adını verdiğimiz (İst. Şubat 2021 tarihli 468 sayfalık) eserimizin 379-383’üncü sayfalarında da aynen neşretmiş idik.Rahmetli “
Kadir Mısıroğlu” Ağabeyimiz, bir sohbetlerinde; “
Cenâb-ı Allah, Arap milletini 2 bin yıl dış saldırılardan uzak tutarak fasîh ve belîg bir hitâbet ve şiirde zirveye taşımış ve Kâbe’nin duvarlarında yılın şiirlerinin duyurulmasını, şâirlerinin şöhretlerinin dörtbir yana yayılmasını sağlamış, sonrasında ise inzâl buyurduğu Kur’ân-ı Kerîm’inin insan sözlerinin hiç birine benzemediğini o dönem edîbleri ve meşhur şâirlerinin itirâf ettiğini” söylemesi, akabinde de bunun bize “
Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye”de mevzu hakkında “
Ümri-ül Kays ile
Kus bin Sa’îde”nin hakkı teslim etmesini hâtırlattı.Yine malûmları olduğu gibi; hemen her şâir ve edîb tarafından farklı bir şekilde tanımı yapılan “
şiir”de, mevzuya uygun kelime seçiminde kullanılan “
kafiye”lerin varlığı ve çokluğu, bir bakıma onu yazanın ustalığını gösterir.Bizce “
şiir, “sözün özü”dür; “
Rabbimiz Sözü: Kur’ân” da bu “
özlerin özü”dür ve
“en vecîz kelâm”dır.
Kur’ân-ı Kerîm’in ilk sûresi ile başlayan ve son sûresi ile devam eden bu vecîz kafiyeli ifâdeler, ahenkli bir ses/söyleyiş uyumu yanında hâfızlara da ezberleme kolaylığı sağlamakta, bu durum da “
ilâhî kelâmlar”ın güzelliğini ve insanüstülüğünü göstermektedir...Diyoruz ve dahi sonrasında da bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıda 2’nci bölümde okuyacağınız mısraları (önceki şiirimizle birlikte) takdirlerinize sunuyor ve
Sizleri başbaşa bırakalım istiyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = ( - 1 - ) = = = “İmân” ve “Tevhîd” O’nda, “Rabbimizin varlığı;Birliği-Sıfatları; Tekvîn ilmi, İsimler”;Nerde “hükümdar” varsa, ona hükümranlığı…Bunca hilkat âlemi, hayvanat ve cisimler;Zerre içinde zerre, kâinat ağırlığı… Ve “Nübüvvet” nîmeti, “Allah Resûlü” O’nda;“Peygamberler halkası: Muhammed(*) ilk ve sonda”;“Kitaplar ve Melekler”, “104 asıl”dır fonda…“4 büyük melek” ile, sayısız “nûr’dan varlık”;“Cebrâil”(**) ve “Azrâil”(**), zikredilir hep önde… “Kıyâmet” ve “Âhiret”, “3. Bir durak”tır;“Îmân Esasları”ndan, sanma ki çok ıraktır; “Hesap” var ve de “Mîzân”, kim “kara”dır kim “ak”tır…O “dehşet ânları”nda, çeker insan hep “darlık”;“Şefaate kavuşan”, elbet “kurtulacak”tır… “Cennet” ve “Cehennem” var, “vaad” ve “vaid”ler var;“Mü’mine nice nîmet”, “kâfirlere azâb”lar;Öylesi azâblar ki, sanılmasın “can çıkar!..”Başlangıç yeri malûm, “geçiş yeri mezarlık”;“Günâhı çok olanı”, “kabir öyle bir sıkar!..” “Namâz”, “Oruç”, “Hac”, “Zekât”; “İbâdet”in temeli; “Hakk rızâsı” esastır, “Cennet” diğer emeli;“Kelime-i şehâdet”, her fırsatta demeli!..“Son nefes”in “mührü” bu, başucunda “nazarlık”;Buna kavuşmak için, hep “helâl”den yemeli!.. Ve dahi “Muamelât”, “İslâm Hukuku” demek;“Temel haklar-Hürriyet”; “aile” var, “evlenmek”;“Nikâh” var, “boşanma” var; “bağış”, “vâsiyet vermek…”“Alış-veriş” işinde, “sünnet” olmuş “pazarlık”;“Helâl kazanç” temeli, “alın teri” ve “emek…” “Ukûbat/Cezalar” var, “Cemiyet Nizamı”nda;“Temel hakkı” çiğnenen, “adâlet” hep yanında;“Zâlim”e “Dur!” diyen o, “fena iş”e “ânı”nda…“İnfâzlar” yapılmalı, “susmalı “zar-i zarlık!..”“Hükümler” âdil olur, “hâkimler divânı”nda… “Ahlâk” “mümin” içindir, “Cennet ahlâklı yeri”; “Ana-baba hakları”, “kulun ferdî değeri”;“Helâl-haram” nirengi, “doğruluğun cevheri…”Hangi işler “sevâb”lı, hangileri hep “nârlık?”“Allah’a asî olmak”, “beterin en beteri!..” “Nasîhat” ve “Tavsiye”, “kul’un olmaz-olmazı”;“Her gün/her saat” için, “şeytân en yaramazı”;“Nefis-şeytân” kol-kola, çekip-götürür “bâzı…”“Şer işleri” yaptırır, yaşatır hep “mundarlık”; “Ölüm”ü unutmadan, “Rabbi etmeli râzı!..” “İlmî gerçek-Tefekkür”, “kâinatın sırları”;“Onca nîmet ve akıl”, “kaplamış asırları”;“İlâhî mucîzeler”, yıkar nice “surları…”“Kün!” emriyle oldurur, “zâlimlere Kahhârlık”;Dilerse “zilzâl” ile, titretir O “yerleri…” “Kıssalar-Menkıbeler”, nice “ibretlik işler”;“Peygamber-velî zâtlar”, “ne yapmış/ne demişler”;“Çölde geçen hayâtlar, ne içmiş/ne yemişler?..”“Nemrûtlar-Firavûnlar”, “îmânda hep zinhârlık”;“Zulüm içinde zulüm”, “fecaat” işlemişler… “Duâ” ve “Zikir” O’nda, nice “güzel örnek” var;“Fâtiha-Nâs” arası, ömür boyu “tek-tek” var; “İnsan ihtiyaç ehli”, türlü “niyet/istek” var…Bâzen şaşar pusula, oluverir “zıharlık”;“Kefâretli bir iştir”, “oruçla bir değnek” var… “Cihâd” ve “Şehâdet”, “iki güzel mertebe”;Bir yanda “Mekke-Kâbe”, karşı taraf bir “Sebe”;“Ehl-i küfür”-“Ehl-i Hakk”, ezel-ebed “hep cephe!..”KAYIKÇ’Ali burada, sökmez “Şâir-Yazarlık”Bu bir “nasip işi”dir, ihtiyaç yok “mektebe!..” ----------------------------------------------- (*): Muhammed aleyhisselâm efendimiz.
(**): Cebrail aleyhisselâm, Azrail aleyhisselâm
= = = ( - 2 - ) = = = “Şiir: Sözün Özü”dür, “Rabbimiz Sözü: Kur’ân……O: Kelâm-ı İlâhî, “En Vecîz İfâde; O!..”“Naat: Sevgi Yüzü”dür, “Resûlallah’a îmân……Kasîdeler Tâcı”dır, Nabî’de ziyâde O!..” “…Rabbil’âlemîyn” ile, söze başlıyor Kur’ân; “…râhîm” hitâbıyla da, şükrü aşlıyor Kur’ân; “Îmân”ı gönüllere, hakkça eşliyor Kur’ân!..“…yevmiddin” diyerek O, “hesap-ceza günü”nü……haber veriyor önce, “…neste’ıyn” diye Yezdân!.. “…mustakıym” buyurarak, “doğru yola hidâyet”;“…en am’te aleyhim”le, “nîmet”inle nihayet; “Ümit ve korku” asıl, “Cennet”ine son dâvet!..“…yevmiddin” diyerek O, “hesap-ceza günü”nü……haber veriyor önce, “…neste’ıyn” diye âyet!.. “…birabbinnâsi” sonda, “Melikinnâsi” ile; “İlâhinnâsi” sonra, “…vesvasilhannâsi”yle; “…sudûrinnâsi” gelir, “…cinneti vennâs” ile!..“…yevmiddin” diyerek O, “hesap-ceza günü”nü……haber veriyor önce, “Hâlık”ımız “Nâs” ile!.. “Şiir: Sözün Özü”dür, “Rabbimiz Sözü: Kur’ân”;“Hadîs: Mânâ Yüzü”dür, “Dînin Küvözü: Kur’ân”;“Naat: Âşık Közü”dür, “Resûl’e Sevgi-Îmân!..…O: Fuzulî-Nâbî”de, “En Vecîz İfâde; O……Kasîdeler Tâcı”dır, “Gazel”den ziyâde O!..” “Söz-mânâ”da “mûcize”, “Resûl”le geldi yüze; “Kapkaranlık Devir”den, O çıkardı hep “düze”;“6 yüz küsur sayfa” erişti “30 cüz”e!..“Haber veriyor önce”, “hesap-ceza günü”nü;“7 Cennet”e taşır, O “İlâhî Son Füze!..” KAYIKÇ’Ali bu “bâb”ta, “Şiirin Tâcı: Kur’ân……O: Kelâm-ı İlâhî, Tevrât-Încîl de bürhân……O: Resûl Mûcizesi, indirdi O’nu Sübhân!..”“En Vecîz İfâde: O, 103’ten ziyâde O……6 bin küsur âyet, Hakk Sözü İfâde O!..”