SEN “EŞREF-İ MAHLÛKAT”, BU “ERZEL-İ HÂL” NEDİR?.. « Samsun Haber | Samsun Son Dakika Haberler

Gençler Samsun’u Keşfediyor

EĞİTİM, GÜNDEM, TEKNOLOJİ

SEN “EŞREF-İ MAHLÛKAT”, BU “ERZEL-İ HÂL” NEDİR?..

SEN “EŞREF-İ MAHLÛKAT”, BU “ERZEL-İ HÂL” NEDİR?..

                                                                       (“Moda Hastaları”nı “Haşlama”, Mısra-Mısra “Taşlama”)

 

  S

aygıdeğer Okuyucularımız!..

Türkiye Gazetesi Köşe Yazarı ve Telif Eserler Sahibi Sn. Halime Gürbüz” bacı, 6 Ekim 2019 günlü “Kim Zengin Kim Fakir?” başlıklı sohbet yazısında; “geçmişin fukaralık alâmeti” saydığı bâzı hâl, tavır ve tarzların şimdilerde “modernlik, zenginlik, bolluk bereket, tokluk göstergesi” olarak gözlere sokulmak istendiğini belirtmekte ve “yırtık pantolon” ile “kısa pantolon” hakkında aynen şunları söylemektedir:

(…) Yırtık pantolon; Yenisini almayı geçtim, yama yaptıracak gücü dahi olmayanların utana sıkıla giydiği yırtık pantolonlar, şimdi cool’luk göstergesi oldu. Terlikle sokağa çıkmak, pijamayla eşofmanla dolaşmak artık fukaranın değil sosyetenin modası… Beğenmediğiniz köylerdeki lastik ayakkabılar, plaj ayakkabısı olarak ikoncanların kombinelerini tamamlıyor…”

(…) Kısa pantolon; Ebeveynlerin ‘büyüyünce de giyersin’ şiarıyla aldığı, büyüyünce de giydiğimiz ancak daha da büyüdüğümüz hâlde maddi imkânsızlıklardan dolayı giymeye devam ettiğimiz için zamanla paçaları kısa duran pantolonlar, son zamanın zengin modasının göz bebeği hâline geldi…”

 

S

aygıdeğer Okuyucularımız!..

Sn. Gürbüz’ün bu yerindeki tespit ve teşhisi ile cadde ve sokaklarda, çarşı ve pazarlarda… zaman zaman karşılaştığımız benzeri kişiler bize aşağıda okuyacağınız satırları ilhâm eyledi; diyoruz ve bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız bu şiirimizle de Sizleri başbaşa bırakıyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…

= = = * = = = 

“Koskoca adam” olmuş; “tavrı çocuk aklı”dır;

Bir “kısacak şort” giymiş, “sanma çocuk farklı”dır;

Sana “sabî” diyenler, “yerden göğe haklı”dır!..

“Kısa pantol çocukta”, “çocukça durur” elbet;

“Gün gelir adam olur, hicâb ne bilir elbet!..”

 

“Yırtık pantolon-terlik”, “yaması yok bir fakir…

…Alâmeti” olmuştu, görülürdü pek hakir;

“Sadaka vermek gerek”, canlanırdı hoş fikir!..

“Yoksulluk simgesi”ydi, “akla bu gelir” elbet;

“Pijama-eşofman”lar, evde bulunur elbet!..

 

“Yatak-ev kıyafeti”, olmuş “sokağın malı”;

“Örf-âdet yoksunları”, sanki “moda hamalı”;

“Hicâb” yok, “hayâ” gitmiş; “devri sapık-zavallı!..”

“Nine-dede” bi görse, mutlak “delirir” elbet;

“Şizofren hasta” denir, “Bakırköy bulur elbet!..”

 

“Cool’luk göstergesi”ymiş, göster-göster nen kaldı?

“Tesettür”ün yerini, “5’te 4’lük ten” aldı;

“El-kafa”da kablolar, “cep” için “anten” aldı!..

“Uzaylılar” çok sürmez, şarkta “belirir” elbet;

“Maziye bağlı” kalan, “ölür kurtulur” elbet!..

 

KAYIKÇ’Ali bu “bapta”, çok “zehir” var bu kapta;

“İns şeytânı” dolaşır; çarşı, market, sokakta;

“Canlı etler” pazarda, “cansız etler” kasapta!..

Ey “eşref-i mahlûkat”, bu “erzel-i hâl”(*) nedir?

Gün gelir her bir saat, dak’ka sorulur elbet;

“İkrâ kitâbek!..”(**) günü, “El-ayak bilir” elbet!..(***)

—————————————————