“ŞEHRİN ÇÖPLÜĞÜ”NE DÜŞMEMEK İÇİN… « Samsun Haber | Samsun Son Dakika Haberler

     “ŞEHRİN ÇÖPLÜĞÜ”NE DÜŞMEMEK İÇİN…

DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI              

                                           “ŞEHRİN ÇÖPLÜĞÜ”NE DÜŞMEMEK İÇİN…

* “Allah, insanları kendi işledikleri yüzünden hemen cezalandıracak olsa, yeryüzünde bir kımıldayan hiçbir şey bırakmazdı. Fakat onları belirlenmiş bir süreye kadar erteler. Nihayet ecelleri geldiği vakit, işte o zaman, Allah kullarını görendir (hiçbirinin yaptıklarını karşılıksız bırakmaz.)” (Kur’ân-ı Kerîm; Fâtır Sûresi, âyet 45)

* “Tebbet yedâ… ve tebb. (…İki eli kurusun! Kendisi de kurudu, gitti/helâk oldu. Ona ne malı, ne kazancı yaramadı.) (…) odun hamalı olarak… alevli bir ateşe atılacaklar.)”  (Kur’ân-ı Kerîm; Tebbet Sûresi, âyet 1-5’ten) 

* “Sıra sıra gelen belâlar, musîbetler, kabahatlerinizin, günâhlarınızın cezâsıdır. Bununla beraber, Allahü teâlâ birçoğunu da affederek musîbete mâruz (karşı) bırakmaz.” (Kur’ân-ı Kerîm; Şûrâ Sûresi, âyet 30)

*  “Allahü teâlâ, onlara zulüm etmez. Onlar, kendi kendilerine zulüm edip, ağır cezâları hak ettiler.” (Kur’ân-ı Kerîm;  Nahl Sûresi, âyet 33)

*  “Göktürk Veziri Tonyukuk: ‘Yufka iken delinmesi kolaymış. İnce olanı kopartmak kolaymış, yufka kalın olursa delinmesi zormuş, ince yoğun olursa kopması zormuş’ der.” (Prof. Dr. Erhan Aydın-Tonyukuk, sy. 178)

*  “Hindular ve Müslümanlar ne zaman İngiliz kolonyalizmine karşı ortak hareket etmeye başlasalar hemen birileri bir gece bir inek kesip ölüsünü Hinduların geçtiği yola atardı. Bunun üzerine insanlar onları bırakıp birbirlerine saldırırlardı.” (Mahatma Gandi)

*  “Bir olalım, diri olalım, birlik olalım; hep birlikte Türkiye olalım!.” (Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan)

 

S

aygıdeğer Okuyucularımız!..

“Yeniçağ Gazetesi”nin 13.01.2020 günlü nüshası 7’nci sayfasında “Türkçesi” başlıklı köşede yazan Sn. “Arslan Tekin”, “Birbirimizi Yersek” başlıklı makâlesinde; Sultan Alpaslan’ın komutanı Erdem’e, “birlik-beraberlik” hususunda gösterdiği örneği hatırlattıktan sonra “Bir göçkün Suriyeli”nin anlattıklarına dikkat çekmekte ve şunları söylemektedir:

“Biz Suriye’de önyargılı yaşıyorduk. Birbirimize tahammülümüz kalmamıştı. Suriyeliler arasındaki fay hatları patlama noktasına gelmişti. Şiîler, iktidar olduğu için kimseyi beğenmiyor, Sünnîler, çoğunluk benim diye herkese tepeden bakıyor, Hıristiyan zengin olduğu için Kürt’ü  ezmeye çalışıyor, Arab’ı başka, Türkmen’i başka konuşuyordu. Herkes herkesi beğenmeyip aşağılıyor, sosyal medyada karşılıklı incitici, hakaret edici paylaşımların önü alınamıyordu. Herkes, herkesten uzaklaşıyor, en iyinin kendisi olduğuna inanıyor, başkasını kabullenmiyordu. Hepimiz, en ahlâklı, en namuslu, en dindar kendimizi sanıyorduk. Sonunda ülkemiz paramparça oldu ve Sünnîsi, Şiîsi, Arab’ı, Kürt’ü, Türkmen’i birleştik. Ama nerede biliyor musunuz; Gaziantep Çöplüğünde. Çöp toplarken artık tartışmıyoruz, yani birlikte yaşamayı çöplüğe düşünce öğrendik. Ama üzerinde yaşadığımız topraklar artık bize uzak.”

 

S

aygıdeğer Okuyucularımız!..

İşte her birimizin ayrı  “dersler” çıkarıp kendi nam ve hesabımıza pay almamız gereken “capcanlı bir örnek”, diyoruz ve de bu his ve düşünceler ile kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile Sizleri başbaşa bırakıyoruz. Kalbi sevgi ve saygılarımızla…

= = = * = = =

   İster “Alpaslan”a, ister “Gandi”ye…

…İster “Tonyukuk”a, şöyle bir bak Sen!..

“Suriye Aynası””Çin-i Hindi’ye…

…Pakistan-Bangladeş, saymak istersen…

…Aklın gider inan, dönen deliye!..

 

“Târih” ibret için, “göz” bakmak için;

“Öğüt/nasîhat” boş, her “ahmak” için;

Bir “kibrit” yeterli, “ev yakmak” için!..

Aklın gider inan, düşünem dersen;

Sen seni bil seni, merkezdesin Sen!..

 

“Bir olmak”, “Diri”lik, “Sen” ile başlar;

“İrilik” “Sen”inle, döşenir taşlar;

Bu “yol”da fedâdır, “nefis”ler-başlar!..

Aklın gider inan, düşünem dersen;

Sen seni bil seni, merkezdesin Sen!..

 

“Etnik Köken” sair, hepsi “ayrıntı”;

“Soy-sop, mazi” falan, birer “takıntı”;

“Emperyal Sömürü”, gördün “akıntı!..”

Aklın gider inan, düşünem dersen;

Sen seni bil seni, merkezdesin Sen!..

 

“Etnik Köken” dersen, “Soy-Sopum” dersen;

“Akıl-fikir-mal-mülk”, say dur istersen;

“Şeytân: Ben de…” söyler, ve Sen de yersen!..

Aklın gider inan, düşünem dersen;

Sen seni bil seni, merkezdesin Sen!..

 

“Göçkün Suriyeli”, verdi nasîhat;

“Siyon”da, “Esad”da; sanma kabahat;

“Osmanlı” dün neydi, yakın izahat!..

Aklın gider inan, düşünem dersen;

Sen seni bil seni, merkezdesin Sen!..

 

“Balkanlar-Afrika”, bin bir “tefrika”;

“Asya”da ne bir dost, ne de bir “sika”;

“Arap Dünyâsı”nda, sinsî “tefrika!..”

Aklın gider inan, düşünem dersen;

Sen seni bil seni, merkezdesin Sen!..

 

 “Vatan” yoksa başka, “şey”lerin olmuş;

“Mal-mülk-döviz-borsa”, “bey”lerin olmuş;

“3-5 bin dönümlük, köy”lerin olmuş!..

Aklın gider inan, düşünem dersen;

Sen seni bil seni, merkezdesin Sen!..

 

“Antep Çöplüğü”nde, buluşmak da “şans”;

“Agop’lar” bir yanda, öbür yanda “Hans”;

“Coniler” ülkende, “Moskof” ile “dans!..”

Aklın gider inan, düşünem dersen;

Sen seni bil seni, merkezdesin Sen!..

 

KAYIKÇ’Ali der ki, “İbret al ibret!..

“İki sineye çek”, “üçe de sabret!..”

Bu dünyâ fânidir, ebed âhiret!..

Aklın gider inan, düşünem dersen;

Sen seni bil seni, merkezdesin Sen!..