DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI “RAHMETE ERMEK” İÇÜN, BU “FORMÜL”Ü UNUTMA!.. * “Ve ekımussâlate ve âtüzzekâte ve etı’urresûle… (Namâzı kılın, zekâtı verin ve Peygamber’e itaat edin ki rahmete eresiniz!..)” (Kur’ân-ı Kerîm; Nûr Sûresi, âyet 56)* “Malı, parayı biriktirip zekâtını Müslüman fakirlerine vermeyenlere çok acı azâbı müjdele! Zekâtı verilmeyen mallar, paralar; Cehennem ateşindhe kızdırılıp, sâhiplerinin alınlarına, böğürlerline, sırtlarına mühür basar gibi bastırılacaktır!” (Kur’ân-ı Kerîm; Tövbe Sûresi, âyet 134-135) aygıdeğer Okuyucularımız!..Bilindiği üzere
; yolu hasretle beklenen
“1443 yılı Ramazân-ı şerîfi”nin de son günlerine doğru gidiyoruz. Bu “
gidiş” sebebiyle kendimizi şöylece bir “
hesaba çekmemiz” ve “
dinî vazifeleri”mizi lâyıkıyla yapıp yapmadığımız hususunda bir “
muhakeme” içinde olmamız gerektiğini düşünmeliyiz. Diyoruz ve dahi, yukarıda “
serlevha” hâlinde naklettiğimiz âyet-i kerîmelerin ışığında “
tefekküre dalmak” gerektiğini hâtırlatmak istiyoruz.Bu vesile ile kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile de
Sizleri başbaşa bırakmayı diliyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…= = = (***) = = =
“Unutma” ey “Müslüman”, bu “formül”ü unutma; Bu “formül” “cebir” değil; ne “hendese”, ne “kimya”;“Rahmete ermek” içün, “ilm-i fen”le bir tutma; “Âhiret’çün” bu “formül”, kazanç yeridir “dünyâ!..” “Îmân”a kavuştukta, “ilk görev: Namâz” kılmak; “Hakk rızâsı: Salât”ta, oradan “feyîz” almak; “Günde 5 vakit” şöyle, “Kâbe cihet”te kalmak; Bu ne “ilm-i nücûm”dur, ne de bâtıl bir “simyâ!..” “İlmihâlin özü” bu, “rahmet temeli namâz”;Bil ki “Şeytân-ı lâin”, bir gün/bir vâkit kılmaz; Onun için “sürgün”de, “huzur”a hiç varamaz; “Affa uğramak” hayâl, “cennet” ebedî “hülyâ!..” “Kur’ân: Yüz 14 sûre”, en sonunda “Felâk-Nâs”;“Kul”un sığınak yeri, “
vesvese” veren “Hannas”;“Günâhlar” kalbte leke, “tevbe” yoksa tutar “pas”;“İlâcı” elbet vardır, bu iki sûre: “Kulya!..” “Zekât” yoksa “azâb” var, “yılanlı” müthiş azâb;“Tövbe” haber veriyor, dayanılmaz “ıztırâb”;Uyarmış Müslümanı, “Sahibimiz Yüce Râb”;O gün elbet bell’olur; ya “Hanya”dır, ya “Konya!..” KAYIKÇ’Ali yaz-duyur; “Şeytân bağlı”dır, uyur; “Ramazân: Rahmet ayı”, “günâh kirlerini yur”;“Rahmete ermek” içün, bu “formül”ü hemen kur; Bu “formül” “cebir” değil; ne “hendese”, ne “kimya!..”