DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI OKUMAZ MISIN BATI, DUYMAZ MISIN SEN EY ÇİN?.. aygıdeğer Okuyucularımız!..Bilindiği üzere, baştan sona
“ilâhî bir mücîze” olan “
Kur’ân-ı Kerîm”, “Cenâb-ı Allah’ın kelâmı”dır. Onun “
30’uncu Sûresi” olan ve Mekke Dönemi’nde inen“
Rûm Sûresi”, 60 âyet-i kerîmedir. Fars/İranlılar ile Doğu Roma/Bizanslılar arasında “
Bi’set-i seniyye/Peygamberimiz Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)e, 40 yaşına geldiğinde,
milâdî 610 yılı’nın Ramazân ayında “
Peygamberlik” tebliğ edildikten bir süre sonra (4’üncü yılında/Hicretten 6 yıl önce) vuku bulan bu savaşta;
İranlılar, iki cepheden: Dicle ve Fırat üzerinden Suriye’ye ve Azerbaycan tarafından da Anadolu’ya taarruz etmişler ve
Sabur/2. Hüsrev orduları 20 bin Yahudi ile 60 binden ziyâde Hıristiyan’ı kılıçtan geçirerek büyük bir zafer sonucunda Boğaziçi sahillerine kadar gelmişlerdi. Güneyden de Suriye topraklarını Şam yakınlarını/Cezire bölgesini ele geçirmişler,
Bizans İmparatoru Harakliyus’u bin yük altın, bin yük gümüş, bin yük ipek, bin at ve bin kadın karşılığı sulha mecbur etmişlerdi.Doğu Roma/Bizans’ın Hıristiyan ve kitap ehli, İranlıların/Farisilerin ise mecûsî olmaları/ateşe ve güneşe tapmaları ve Mekkeliler gibi müşrik olarak tanınmaları sebebiyle
Müslümanlar bundan büyük bir üzüntü duymuşlar, hatta Mekkeli/Arap Putpereslerin “
Gördünüz ya, bir harp vukukunda, sizin de âkıbetiniz, kitap ehli olan Hıristiyanlar gibi olacaktır” şeklindeki tarizlerine/alaylarına muhatap olmuşlardı.İşte bu dönemde ve bu şartlar zamanında inen bu Sûre-i Celîle ile
Cenâb-ı Allah, “
Gulibetürrûm. Fiy edner’ardı ve hüm min bağdi… siniyn.” (
Rûmlar yakın bir yerde/Cezire’de, yenildiler. Ama onlar bu mağlûbiyetten sonra, birkaç sene içinde mutlaka/muhakkak, üçle dokuz yıl arasında hasımlarına galebe edecekler/galip geleceklerdir. Önünde/Öncesinde de, Eninde sonrasında da emir/iş Allah’ındır. O günde inananlar/müminler sevineceklerdir. Allah’ın yardımı dolayısıyla/Allahü teâlâ, dilediğine nusrat/yardım eder. Allahü azîmüşşan, Azizdir, Rahimdir/O güçlüdür, merhametlidir.” diye buyurmuştur. (Bkz:
Kur’ân-ı Kerim Meâli-Elmalılı M. Hamdi Yazır; Kur’ân-ı Kerîm ve Türkçe Anlamı/Meâl-DİB Yayını; Kur’ân-ı Kerîm Meâli ve Tefsiri/Tibyan Tefsiri; Kur’an-ı Kerim ve Meâl-i Celilesi-Abdullah Aydın; Muhtasar İbn-i Kesîr Âyet Âyet Meâl-Tefsir: Âyet: 2-5) Bu âyetler;
Kur’ân-ı Kerîm’in, “
Fetih Sûresi’nde bildirdiği gibi gaybdan haber veren,
Kur’ân-ı azîmüşşânın îcâzı vechlerindendir.” (Bkz:
Menâkıb-ı Çihâr Yâr-i Güzîn/Haz. Hüseyin Hilmi Işık; 1. Bâb, 53’üncü Menâtıb-13) Ve dahi birazcık olsun düşünebilen/akıl yürüten bir kimsenin kolayca “
Kur’ân-ı Kerîm’in, Cenâb-ı Allah’ın kelâmı/sözü olduğunu anlamasına yetecek kadar sarih/açık hükümler ihtiva ettiğini/görmesini sağladığını” bilmesi ve İslâm’a girerek “
Müslüman olması” gerektiğini de haber vermektedir.Diyoruz ve dahi bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile
Sizleri başbaşa bırakıyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = (***) = = =“Kur’ân” diye bir kitap, eder cihâna hitâp; “Okumaz mısın Batı, duymazmısın Sen ey Çin?”:“Biset Senesi: 5’te, Rûmlar düştüler bitâb”; “Fars’a mağlûb oldular; hikmeti n’eydi, niçin?..” “Galib gelen Sabur”dur, “Fars Kralı Putperest”;“Ateşe ve güneşe”, tapar maceraperest; “Rabbim bir müjde” verdi, anlasın-görsün herkes; O’nun “va’di” haktır, “Sûre-i Rûm”u açın!.. “2. Hüsrev” azdı, “Herakli…” döndü muma; “Bağdi… siniyn”/3-9; “galebe mutlak Rûm’a”;“Ebûbekir” anladı, fikretti bu duruma; Büyük “iddia” yaptı, sonraki savaş için!.. “Kazandı 100 deve”yi, “Kur’ân”a îmânıyla; “Resûl”den de işaret, “cesaret” bir yanıyla; Ey “Batı-Ateist Çin”, uyanın bu “anı”yla; “Bırakın Küfür Yolu”, gelin “İslâm’ı seçin!..” KAYIKÇ’Ali diyor ki, “Tek bu örnek de yeter……Bâtıl dinler/Dinsizlik, beterden daha beter……Kur’ân haktır-gerçektir, inanın teker teker!..…Bırakın karanlığı, ilâh-i nûr-u seçin!..”