“MÜSLÜMAN” DİKKAT ET, “HİZMETİN” KİME?../4 (“Tebliğ” konusu bir araştırma üzerine “Tenkîd” ve “Taşlamalar”): * “Bostân sâhibi (
Sadî Şirâzî “rahimehullahü teâlâ”) bazı selefden nakl etmiştir. Benim bir komşum vardı. Ebû Bekr ve Ömer (radiyallahü teâlâ anhümâ) hazretlerini şetm ederdi (kötülerdi). Bir gece aşırı kötüledi. Tahammül edemeyip, döğüştüm. Sonra döndüm, hüzn ve üzüntü ile evime geldim. Yatsı nemâzını tehîr edip, uyudum. Uykum içinde,
Resûlullah (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) hazretlerini gördüm. Dedim ki; ‘Yâ Habîballah! Falan kişi senin eshâbını seb’eder (söver, kötüler). Buyurdu ki; ‘
Kimi kötülüyor?’. Dedim, ‘
Ebû Bekr ve Ömer hazretlerini.’ Buyurdu ki; ‘
Bu bıçağı al, bununla var onu boğazla!’ Ben de o bıçağı aldım. Onu yıkıp, boğazladım. Gördüm ki, kanından elime bulaştı. Elimi yere sürdüm. Bu esnâda uyandım. O şahsın evinden bağırmalar (figânlar) geldiğini işittim. Dedim ki, ‘Bu figân nedir?’ Dediler, ‘Bu gece filân füc’eten (birdenbire, ansızın, hasta olmaksızın) ölmüş. Sabah oldu; vardım, ona baktım. Boğazından bir hat çekilmiş, gördüm.”, “
Bu gece rüyâmda gördüm. Kıyâmet kopmuş. Bana da susuzluk ârız olmuş ki, helâk olmak/ölmek üzereyim. Mahşer yerine giderken bir büyük havuz gördüm. Kenarında yaşlı, nûr yüzlü biri durur. Gelip-geçenlere su ulaştırır. Yanına vardım. Süâl ettim ki, ‘Sen kimsin?’ Ebû Bekr-i Sıddîkım (radıyallahü anh) dedi. Ben dedim ki, dünyâda iken ben seni sevmezdim. Suyundhan da içmem. Sonra havuzun bir tarafını dolaştım. Uzun boylu, salâbetli/sağlam ve mehâbetli/heybetli sultân durur. Gelenlere su ulaştırır. Yanına varıp, dedim ki, ‘Sen kimsin?’ Dedi ki, ‘Ömer-ül Fârûk’umn’ (radıyallahü anh). Ne dünyâda iken severdim, ne şimdi. Suyundan içmem’ deyip, havuzun bir tarafını dolaştım. Gördüm ki bir âlim ve selîm bir pîr-i mübârek durur. Gelene ve gidene su ulaştırır; nûr yüzünden ışık vurur. Yanına varıp, dedim ‘Sen kimsin?’ Ben Osmân-ı Zinnûreyn’im’ (radıyallahü anh). Ben dedim, ‘Seni dünyâda sevmezdim. Suyundan da içmem.’ Havuzun o köşesini de dolaştım. İri yapılı, orta boylu, uzun sakallı ve şecâ’at ve mehâbetli/heybetli ve cesâretli bir sâhib-i se’âdet su ulaştırır. Havuz kenarına, yanına vardım. Dedim ki, ‘Sen kimsin?’ Dedi ki, ‘Aliyyül mürtedâyım’ (radiyallahü anh). Ben hemen mübarek ayaklarına düşüp, yüzümü ve gözümü sürdüm. Dedim ki, ‘Sultanım, meded bana. Bir içim su ihlsân et ki, gâyet susamışım.’ Buyurdu ki, ‘Yukarıda benim kardeşlerime rast gelmeldin mi?’ Ben dedim, ‘Evet rast geldim. Lâkin ben onları sevmiyorum. Sularını da içmedim. Seni severim. Suyundan içmek isterim’ deyince, İmâm hazretleri (radiyallahü teâlâ anh), benim suratıma bir tokat vurdu ki, o ızdırâb ile uyandım. Bütün dişlerim avucumun içine düştü.’” (Menâkıb-ı Çihâr Yâr-i Güzîn-Hüseyin Hilmi Işık; Hakîkat Kitâbevi, İst. Nisan 2021, s. 191, 257)
* “Kerâmet: Velîlerden âdet dışı yâni fizik, kimyâ ve fizyoloji kanunları dışında meydana gelen şeyler, hâdiseler, üstünlükler, olaganüstü hâller.”, “Allahü teâlâ, sevdiği kullarına kerâmetler ihsân eder.
” (Türkiye Gazetesi Dînî Terimler Sözlüğü; C. 1, s. 288)* “Rüyâ: Düş. ‘En doğru rüyâ, seher vakti (gecenin son altıda biri’de
) görülendir.”, “Sâlih rüyâ Allah’tan, karışık olan da şeytândandır.”,
“Kötü rüyâ gören, kimseye söylemesin, kalkıp namâz kılsın!”, “Bir kimse, rüyâda beni görmüşse, muhakkak beni görmüştür. Çünkü şeytân benim şeklime giremez. Kim, Ebû Bekr-i Sıddîk’ı görürse, muhakkak onu görmüştür. Çünkü şeytân, onun sûretine de giremez
.” (Hz. Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem”). “Tasavvuf büyüklerine ve birçok âlimlere göre, dünyâda âlem-i misâl denilen9 üçüncü bir âlem vardır. Dünyâdaki her maddenin ve her mânânın o âlemde bir misâli, şekli vardır. Suyun misâli, orada yine sudur. İlmin misâli, orada süttür. İyi huyların ve iyi işlerin orada görünüşü; bostan, çiçek, meyva gibi lezzetli şeylerdir. Kötü huyların ve çirkin işlerin, o âlemde görünüşü, karanlık, yılan, akrep gibi sıkıntı verici şeylerdir. Herkesin gördüğü rüyâlar, hep o âlemdendir.” (Ali bin Emrullah- Türkiye Gazetesi Dînî Terimler Sözlüğü; C. 2 , s. 148) aygıdeğer Okuyucularımız!..Bilindiği üzere;
“KUTADGU BİLİG VE GÜNÜMÜZ KÜLTÜREL BELLEĞİNDE RÜYA YORUMLAMA” başlığı altında hazırlanan ve ilgili sempozyum/bilgi şöleninin ardından kitap hâline getirilen bu “T
ebliğ”i biz, önce “Dil Anlayışı” açısından ele almış sonra eskilerin “
muhteva” dediği, şimdiki gençlerin “
içerik” diye nitelediği “
mevzu/konu ve mahiyeti” üzerinde bir nebze durmuştuk. Şimdi de kaldığımız yerden devam eyliyoruz:
“Tebliğ Sunucusu/Yazarı Sn. Dr. Emine Çakır”, “
Giriş” bölümünde “
Kutadgu Bilig ve Günümüz Belleğinde Rüya Yorumlama” başlığı altında yazılı kaynaklardan elde ettiği bilgiler ile şahsî görüşmeler sonucu kaynak kişilerden sağladığı malûmatları da şu altı başlık altında toplamış ve dinleyicileri/okurları’na sunmuştur:
- a) Rüyayı Yorumlayacak kişinin özellikleri nelerdir? Rüya kime yorumlatılmalıdır?
- b) Rüyayı yorumlamaya başlamadan önce bir şey yapılır mı? Rüyanın ilk yorumu neden önemlidir?
- c) Kötü rüya görülürse ne yapılmalıdır? Kötü rüyanın etkisinden korunmak için pratikler mevcut mudur?
ç) Rüyada görülenin tersi mi çıkar? - d) Rüyanın yorumu rüyayı gören kişiden kişiye değişir mi?
- e) Rüyanın yorumlanmasında görüldüğü zaman önemli midir?
Ve bunları açıklarken de Batı kültür mahsulü aşağıdaki kaynaklara başvurduğunu görüyoruz:
Eliade, Mircea (2005). Dinler Tarihi. Çev. Mustafa Ünal. Konya: Serhat Kitabevi. Eliade, Mircea (2017). Mitler, Rüyalar ve Gizemler. Çev. Cem Soydemir. Ankara: DoğuBatı. Freud, Sigmund (2017). Rüyaların Yorumu. Çev. Dilman Muradoğlu. İstanbul: Say Yayınları. Freud, Sigmund (2017). Totem ve Tabu. Çev. Cenap Karakaya. İstanbul: Kabalcı Yayınları. Fromm, Erich (2015). Rüyalar Masallar Mitler. Çev. Aydın Arıtan, Kaan H. Ökten. İstanbul: Say Yayınları. Jung, Carl G. (2018). İnsan ve Sembolleri. İstanbul: Kabalcı Yayınları. Oberhelman, Steven M. (2019). Bizans’ta Rüya Tabirnameleri. Çev. Arzu Akgün. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. Ve dahi bunlardan birinin kaynak olarak işlendiği cümlede aynen şöyle denilmektedir:
“Rüyalarda ve imgelemde bu kadar sık görülen “uçma” ve “yükselme” imgeleri ancak, özgürlük ve aşkınlığa dayalı fikirleri açıkça ifade ettikleri mistisizm ve metafizik düzeyinde tam olarak kavranabilir” (Eliade, 2017: 130-136). Yükselme mitleri, “ölüm, insan ruhunun aşkınlığı ve ‘öteye geçiş’ anlamına gelir. Öbür dünyayı Gök veya bazı yüksek mekânlara yerleştiren dinlerde ölenlerin ruhu dağa doğru yürür veya bir ağaca tırmanır ya da bir iple yukarı çıkar (Eliade 2005: 139). Freud ise Merdiveni cinsellikle açıklar cinsellik sembolleri araştırmalarından rüyada merdiven görme ve merdiven çıkma neredeyse her zaman cinsel ilişki sembolü olarak (2017: 396) yorumlar. = = = (*** ) = = =aygıdeğer Okuyucularımız!..“
Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye” gibi “
dev bir başucu eseri”nin “
Hâl Tercemesi”ni verdiği, “
Diyanet İşleri Eski Reisi Ömer Nasuhî Bilmen”in hakkında “
Rüyânın Mâhiyeti ve Çeşitleri” başlığı altında bir “
makâle” yazdığı, “
Şemseddin Sami”nin “
Kamusu’l-Alam” adlı dev araştırmasında ikiyüzü aşkın sayıda eser verdiğini belirttiği “
Abdülganî Nablüsî” gibi bir müellifin, “
Erzurum Atatürk Üniversitesi”nden “
Ali Bayram” ile “
M. Sadi Çöğenli”nin tercüme ederek bugünkü dilimize kazandırdıkları “
İslâmi Rüya Tabirleri Ansiklopedisi (Tâ’tiru’l-enam, fî ta’biri’l menam)” gibi 1048 sayfalık “
aliyyülâlâ eser” (Bkz: Cümle Neşriyat; Dönüş Matbaacılık İstanbul 1981) kütüphâne raflarında dururken; “
Tebliğ Yazarı”nın, satırlarını gidip de her bir şeyi “
cinselliğe” istinat ettiren “
Sigmund Freud” (1856-1939) gibi bir “
Psikanalist” hekimin “
yamuk yorumu”na ayırması, bizim için oldukça üzücü olmuştur. Çünkü rahmetli
İmâm-ı Nablüsî Hazretleri “
Merdiven” konusuna tam 2 buçuk sayfa yer ayırarak izah etmişler ve hiç de “
aklını apış arası ile bozmuş Freud” gibi bir tabirde bulunmamışlardır.Diğer taraftan, gerek adı geçen bu kitâbı ve gerekse “
Emekli Çarşamba İlçe Müftüsü Sn. “Muharrem Çavuşoğlu” Hocamızın emrindeki din görevlerine “
saha araştırması” yaptırarak kaleme aldığı “
Dinî ve İlmî Açıdan Gizli İlimler ve Sırlar Âlemi” adını verdiği eserin (Bkz: Samsun 2010, Güven Ofset, 190 sy.) 44-48’inci sayfalarını okumadan “
rüyâ mevzusu”nun tamamıyla ele alınıp incelendiğini söylemek mümkün değildir…Diyoruz ve dahi bu his ve düşüncelerle yazdığımız aşağıdaki mısralarımızla
Sizleri başbaşa bırakıyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = (*** ) = = =“Sahaya İnmek” güzel, “Danışmak” çokça akla; “Fikir Almak-Görüşmek”, sonra “Yazıya Dökmek”;“İyileri: Yaz-duyur”, “kötü”yü hıfz et/sakla!..”Bâzen de gereklidir, “Lâfları Eğip-Bükmek”;“Harâm/Günâh” olandan, kalem-kâğıdı pakla!.. “Batı”dan “Bâtıl Şeyler”, nakletmek vebâllidir; “Aktarıp: Tenkît Etmek”; “Güzel”dir hem “Alî”dir; Bunlar “İlim Ehli”nin, “Örnek/Yahşî Hâli”dir!..“Fikir Almak-Görüşmek”, sonra “Yazıya Dökmek”;“Hayr/Bi Sevâb” yok ise, “Zamanın İhlâli”dir!.. “İmâm Nablusî” varken, görmemek “Büyük Ayıp”;O’nu görüp hakkını, vermemek “Büyük Ayıp”;“İlmihâl”den bilgiler, dermemek “Büyük Ayıp!..”“Fikir Almak-Görüşmek”, sonra “Yazıya Dökmek”;Bunlar olmamış ise, “Kayıp: Çok Büyük Kayıp!..” KAYIKÇ’Ali diyor ki, “Tebliğ: Kitap olmalı……Hatâlar-noksanlıklar, …19’da kalmalı… …Bu ‘Tenkîd’i okuyan, bundan bir ders almalı!..”:“Fikir Almak-Görüşmek”, sonra “Yazıya Dökmek”;Bu “ilke”yi ülkeye, tâ “Acun’a salmalı!..” ==========================================================================