DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI
“MÜSLÜMAN” DİKKAT ET, “HİZMETİN” KİME?../3 (“Tebliğ” konusu bir araştırma üzerine “Tenkîd” ve “Taşlamalar”): = = = (*** ) = = =aygıdeğer Okuyucularımız!..Şimdi de
Sizlere, 25/26 Şubat 2021 tarihlerinde bu köşeden paylaştığımız bir makâlemizde de belirttiğimiz gibi, yukarıda “
serlevha” hâlinde naklettiğimiz
S. Abdülhakîm Arvâsî “r. aleyh” ile
S. Ahmet Arvasî “r. aleyh”in sözleri ışığında bambaşka bir kaynakta yazılan şu çarpıcı bilgileri sunmak istiyoruz:
“Oğuz Hân ‘rahmetullahi teâlâ aleyh’: Eski Türkler, şark ve garb Türkleri diye ikiye ayrılmıştı. Şark Türkleri; beş, Garb Türkleri, onbeş kabîle idi. Uygurlar şark, Oğuz ve Kırgızlar da Garp Türklerinden idi. Hicretten beşbin sene önce; Hind, Îran ve Irâk’a yayılmışlardı. Oğuz Türkleri; hicretten binüçyüz sene önce, Oğuz Hân’ın kumandasında, Şâm’a kadar gelmişti. İslâmiyet yayılınca, Maveraünnehir ve Buhâra tarafları (Horâsân) emâretine verildi. Me’mun halîfe tarafından buraya vâli tayin edilen Sâmanoğulları, sonra 261’de hükûmet kurdu. Merkezleri Buhârâ idi. Oğuz Türkleri ve Selçuk Türkleri, Abbâsî halîfesi Mutî’ zamanında 334’de Müslüman oldu. Oğuzların en kıymetlisi, Kayı Hân’ın kabîlesi idi. Bunun torunlarından Süleymân şâh, Cengiz zamanında Anadolu tarafına gelip 626 (m. 1229) senesinde Fırat’ta boğuldu. Dört oğlu kaldı. Bunlardan Ertuğrul Bey, Cengizlerden uzaklaşmak için, kabîlesi ile Sivas tarafına geldi. Bir Tatar ordusu ile Selçuk Sultanı Alâ’üddîn harp ediyordu. Selçuklular’a yardım etti. Sultan, Ertuğrul Bey’in Kayı Hân kabîlesini Ankara civârına yerleştirdi. Sonra, beşyüz kişi ile Söğüt’e yerleşti. 680 (m. 1281) senesinde vefât etti. Üç oğlundan küçüğü olan Osmân Bey, babası yerine emir seçildi. 699 (m. 1299)da Osmânlı devletini kurdu.” (Tam İlmihâl Se’âdet-i Ebediyye-Hüseyin Hilmi Işık ‘r. aleyh”; Hakîkat Kitâbevi, İst. 2012, 123’üncü baskı, s. 1155-1156) = = = * = = = “Rahmetullahi teâlâ aleyh” ne demek? Asrımızın seçilmişlerinden olan rahmetli
Hüseyin Hilmi Işık Efendi“ bu sözü, hicret (Milâdi 622 yılı)ndan tam 13 asır önce yaşamış bir liderden bahsederken, “
Allahü teâlâ ona rahmet eylesin” mânasına duâ ederek, hürmet ve saygıda bulunuyorlar. Bunu iyi düşünmek ve anlamak ve ondan sonra da şu sözümona meşhur “
galat” ifadeden kalbimizi, dilimizi ve kalememizi bir ân önce kurtarmalı diyoruz ve de bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile
Sizleri başbaşa bırakalım istiyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
“Âmentü”ye inanan, bunda gel “hak”kı söyle:“Oğuzhân Müslüman da, tebaası kâfir mi?..”Bir “galat-ı meşhûr”muş, bu “menfûr” sürmez böyle!..“Türk-İslâm Düşmanı”na, “çerezlik bir fikir” mi?“4 Kitap/104 Kitap”, “kimlere indi” öyle!.. Bunda gel “hak”kı söyle, “küffara hizmet” etme; “Târihi” doğru öğren, “bâtıl” peşinden gitme; “Kaşgarlı” çok az dedi; kaynak ara-terketme!..“Hülagü” yaktı-yıktı, “Haçlılar”dan mahir mi?“4 Kitap/104 Kitap”, değil “Roma”dan yetme!.. Bunda gel “hak”kı söyle, “Yanlıştan dönmek erdem”;“İlk İnsan/İlk Peygamber”, “İslâm var oldu her dem”;“Sen-Ben Müslüman”ız biz, ve “Oğuzhân”lı dedem!..“Alp Ertunga Sagusu”, hepimize mefahir; “Ağıt/Mersiye” de; gözde “yaş”, gönülde nem!.. Bunda gel “hak”kı söyle, “imân” leke taşımaz:“Türk: Büyükbüyük Baba”, gayrısı hiç yakışmaz; Nasıl “kurban” var idi, nasılsa “farz”dı “namâz!..”Bu “Millet” doğru yolda, itikâdı hep tahir; “İslâm Öncesi Türk…” ne? Bu lâf ağza yaramaz!.. “Türk”ten “Oğuzhân”a dek, O’ndan tâ “A. Buğrahân”;Milyonlarca yıllar var, milyar-milyar da insan; “70-73 kol”dan, “birinde örnek imân!..” “Âdem”(*) en evvel idi, “Resûlallah”(*) da âhir; “Âmentü”ye inandın, bunda da olmaz gümân!.. Bunda gel “hak”kı söyle, “Hülâgü târihimi……Milyonlarca kitâbı, edebî eserimi……Yaktı-yıktı yok etti, onca mefahirimi!..”Endülüs’te “Kurtuba”, aynı akıbet zâhir;“Kütüphâneler” yandı, kültür cevahirimi… KAYIKÇ’Ali yaz-söyle, hakîkatı ilân et:Şu “galat-ı meşhûr”a, on-yüz-milyonca lânet; “İslâm Öncesi…” demek, “şeddeli bir ihânet!..”“Türk-İslâm Düşmanı”na, “çerezlik bir fikir”dir;“Târihî” ve “edebî”, “Koronalı bir kir”dir!..-------------------------------------------------------------- (*): Hz. Âdem (aleyhisselâm), Resûlallah (aleyhisselâm) = = = * = = = aygıdeğer Okuyucularımız!..“
Sn. Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci”nin “
Türkiye Gazetesi”nin 3 Eylül 2008 günlü nüshasındaki “
Eski Türklerin benimsediği temel inanç ve amel esasları, İslâmiyet ile büyük bir benzerlik göstermektedir. Cenâb-ı Allah’ın her kavme ve millete peygamber gönderdiği inancı nazara alınarak, Türklere de peygamberler göndermiş olması mümkündür. Bu peygamberler; insanlara inanç, amel ve ahlâk esaslarını bildirmiş olmalıdır. Eski Türklerde; ‘Çalap=Allah’, ‘Uçmağ=Cennet’, ‘Tamu=Cehennem’, ‘yükünç=secde, namâz’, ‘Uluğ-gün=Kıyâmet’, ‘yek=şeytân’, ‘yazuk=günâh’ gibi dinî tabirler vardır. Bunların her birinin karşılığı İslâm dîninde de görülür. (…) Orhun Kitâbelerinde; ‘Üstte mavi gök, altta yağız yer yarattıkta, ikisi arasında insanoğlu yaratılmış’ denilerek bunların mahlûk olduklarının açıkça ifade edilmesi ve yine onların ‘Tengri yapar, Tengri yaşar’ inancına göre ‘Tengri’ mahlûk değil, Hâlıktır, Yaratandır. Nitekim Orhun Kitâbelerinde geçen ifadeler, bunu çok açık ve kat’î şekilde göstermektedir.” demesi, sonrasında ise “
Dil Bayramı Efsanesi ve Karamanoğlu Mehmet Bey” başlıklı makâlesinde(Bkz:
Türkiye Gazetesi-26.10.2020, s. 8) belirttikleri gibi, köklü bir araştırma ile yarım düzine kadar târihçinin nasıl hatâya düştükleri dile getirmesi, bize
Sizin gibi yanlış ifâde eyleyenlerin bir gün bu hatâlarından en kısa zamanda dönecekleri ümidini vermektedir.(Bu kanaatle biz) “
Büyük çamlar” dedik; çünkü “
İslâmiyet; materyalizm, sosyalizm, komünizm… gibi bir fikir/düşünce mahsûlü/neticesi değil,
ilâhî bir nizâmdır.” Onu diğer beşerî sistemler gibi kabul ve yorumlamak, (Allah korusun/göstermesin) insanı “
küfre” kadar götürür.
= = = (*** ) = = =“
Tebliğ”in sonraki “
Giriş”le başlayan bölümünde ise bol bol bu uydurukça “sözcükler” ve yabancı dilden alınma kelimeler yanında bir kısmı bizden(?), bir birkaçı da Batılı kaynaklardan olmak üzere, iktibas fikirlere yer verilmiş, ilâveten “
Türkî devletler”, “Kitab-ı Mukaddes’te anlatıldığına göre” ve “
halk edebiyatı yaratmalarında”,
“İslamî düşünce “,”İslamiyet öncesi “demek ve
“Talmûd”u kaynak göstermek gibi millî ve mânevî değerlerden sapma ifade ve tavırlar ile karşılaşılmıştır:
“…Türkiye başta olmak üzere diğer Türkî devletler de dâhil sözlü kültür ortamında derleme yapmak…”“
Bu geleneğin izi, sözlü edebî yaratmalarda da takip edilebilir. “Düş, eserde Tanrı tarafından insana verilmiş bir ilim olarak görülür ve İslamî düşünceyle de desteklenir.”“…gördüğü rüya hem İslamî hem de İslamiyet’ten önceki inanışlar doğrultusunda senkretik doku oluşturacak şekilde yorumlanmıştır.”“İslamiyet öncesi rüyayla ilgili pratikler ise Şamanizm inancının kalıntılarını barındırmaktadır.” “Türkiye özelinde rüyaya iki farklı perspektifle bakıldığı söylenebilir: İslamiyet öncesi ve sonrası.”“…rüya ve halk hekimliği ilişkisi gibi rüyayla ilgili birçok inanışın halk edebiyatı yaratmalarında tezahürünü görmek mümkündür.”“Talmud’daki rüya yorumlama yöntemi, rüyaların çoğunlukla ters olarak görüldüğü düşüncesine dayanmaktadır” (Fromm, 2015: 131). Yusuf Has Hacib de rüyada görülenin tam tersi çıkacağı fikrini vurgular. Bunu ağlamak ve gülmek eylemleri üzerinden örneklendirir.”
aygıdeğer Okuyucularımız!..Ne demek “
Türkî devletler”?.. TC, Azerbaycan ve KKTC Türk de; Kırgızıstan, Türkmenistan, Tacikistan, Kazakistan… Türk değil mi? Onlar için “Türkî/Türk’e benzeyen” demek, “Türkle ilgili” demek, bizler adına ayıptır; siyasî, edebî, beşerî cihetten ayrı bir hakarettir.“Yahûdi/Siyon”; muharref/bozulmuş Tevrât/Eski Âtik’le ve muharref/bozulmuş İncil/Yeni Âtik’i birleştirmek suretiyle meydana getirdikleri bir esere “Kitâb-ı Mukaddes” dedikleri için biz de aynısını söylemeye, (tenkîdsiz, açıklamasız) onlar gibi ifade etmeye/nitelemeye mecbur muyuz? Sonrasında ise “
halk edebiyatı yaratmalarında” demekle de “
Cenâb-ı Allah’a mahsus “
Tekvîn Sıfatı”nın nasıl da “edebiyat”ın suflî emellerine âlet edildiğini görmeye/göstermeye mahkûm muyuz?...
“Rüyâ” hususunda ayrıca “
Sâffat” ve “
Fetih” Sûreleri ve bizim yukarıya aldığımız diğer “
Hadîs-i Şerîfler” (“soğanın cücüğünün cücüğü” kabilinden hep birer ilk kaynak iken, bunların yanında “soğanın kabuğu” bile olmayan/olamayan “Talmud”a mehaz olarak başvurmak ve buradan “
Hashâcib Üstâd”a bühtân eylemek, asla ve asla bizlere yakışmaz!..Diyoruz ve dahi bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile de
Sizleri başbaşa bırakıyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = (- 1 - ) = = =“Müslüman” dikkat et, “hizmetin” kime?“İktibas” ne için, “faydası” var mı?“Zarar” vermeyesin, asla dînime; “Kelime”n ve “cümle”n, mânevî yâr mı?.. “Kelime”yi seçmez, “sözcük” seçersin; “Agop”tan, “Ataç”tan, böyle geçersin;“Talmut”la “Siyon”a, kanat açarsın; Bu “kafa”, bu “gidiş”; kâr mı zarar mı?.. “Muharref Kitaplar”, “Mukaddes” olmaz; “Kitâb-ı Mukaddes”, diyen kurtulmaz; “Tevrât-İncîl” nerde, elde tutulmaz; “Barnabas”ı “Roma”, acep arar mı?.. Mevzu “rüyâ” ise; “Yûsuf”, “Sâffat”, “Fetih”……Mutlak okunmalı, âyetler tedkîk……Hadîs râvîleri, sonra müverrih……İlim ehli raftan-rafa tarar mı?..” “Mukaddes: Bir” iken, “Dört”(!) söylediler:“Matta”, “Markos”, “Luka”, “Yohann’” dediler; “Talmûd”la “Mişnâ”yı, hem eklediler; “Papalık” bu işe, kafa yorar mı?.. = = = ( - 2 - ) = = =“Müslüman” dikkat et, “Siyon”dan oyun; Bir “post içinde” var, “beş”(!)tane koyun; “Mişnâ”ya “Gamârâ”, “tahrif”e doyun!..“Kitâb-ı Mukaddes”: “Kur’ân-ı Kerîm”;“Tebliğ” etti bunu, ol “Peygamberim!..” “Yûsuf”, “Sâffat”, “Fetih”; “rüyâ”dan söyler; Kaç “Sahih Hadîs” var, “Uyanın Beyler!”;“Kutadgu Bilig”miz, “rivâyet” eyler!..“Kitâb-ı Mukaddes”: “Kur’ân-ı Kerîm”;“Tebliğ” etti bunu, ol “Peygamberim!..” “Papaz”a, “Haham”a; kapılma sakın; “Doğru”yu ararsan, “Furkân”a bakın; “Meâl”i “hadîs”te, “K. Sitte” yakın!..“Kitâb-ı Mukaddes”: “Kur’ân-ı Kerîm”;“Tebliğ” etti bunu, ol “Peygamberim!..” Ey “Akademisyen” ve sen ey “Yazar”;“Oku-Araştır” hem, çokça kıl “nazar”;“Bugün tatil” deme, “Cum…tesi-Pazar!..”“Kitâb-ı Mukaddes”: “Kur’ân-ı Kerîm”;“Tebliğ” etti bunu, ol “Peygamberim!..” “Söylenen”e bi bak, “Söyleyen” kimdir?“Hayr”ı “Hakk” için hem, “Dileyen” kimdir?“Günâh”ı, “sevâbı”, “Eyleyen” kimdir?..“Kitâb-ı Mukaddes”: “Kur’ân-ı Kerîm”;“Tebliğ” etti bunu, ol “Peygamberim!..” KAYIKÇ’Ali der ki, “Yûsuf Hashâcib”;“Büyük hizmet” etti, yazdı acâyip;“İstihâre” sünnet, değildir vâcib!..“Rüyâ” için danış, yine “dînime”;“İlmihâl”e bi bak, gitme “dikine!..” (Devam Edecek)