Derebahçeli/Ali KAYIKÇI
“MONDROS”TAN “CUMHURİYET”E, “KURTULUŞ SAVAŞI DESTANI”
Aşağıda okuyacağınız mısralardan meydana gelmiş olan bu şiir; “Cumhuriyetin 60. Yılı” dolayısıyla, “Türk Basın Birliği” tarafından açılan yarışmada “Destan” dalında 1. seçilmiş olup, ilk defa “Samsun Gürses Gazetesi”nde l983 yılında neşredilmiştir. Ayrıca bizim, “Mert Irmağı İnsanları (Pontus’a Darbe)”, “Samsunlu Halk Şâirleri” ve “Mahalleden Bölgeye Samsun/ 1″ ile “Türk’ten Tâ… Atatürk’e Türk Destanları” isimli eserlerimizde de yer almıştır.
Saygıdeğer Okuyucularımız!.. “Türk’ün zaferler ayı” olarak bilinen “Ağustos ayı”nın “TC Dönemi”ndeki evveliyatı, malûm olduğu üzere “Ulu Önder Atatürk’ün Samsun’a 19 Mayıs 1919 günü” çıkması ile başlar. Biz de bu vesile ile, ecdâdımızın tarihlere mühür vuran bu “Destanî Kahramanlıklar Dönemi”ni bir defa daha söyleyelim ve dünyâ âleme, en gür sesle haykıralım istedik.
Diyoruz ve bu his ve düşünceler ile Siz Saygıdeğer Okuyucularımızı destanımızla baş başa bırakıyoruz.
Kalbî sevgi ve saygılarımızla… – – (1) – –
Dost yenilmiş, Türk’ü yenik saymışlar,
Er vatanım, son vatanım, vatanım!..
Mondros’daydı, hançer vurup soymuşlar,
Er vatanım, son vatanım, vatanım!..
İngilizler İstanbul’a kuruldu
Adana da Fransızlar görüldü
İzmir’im de Yunanlıya verildi
Er vatanım, son vatanım, vatanım!..
İtalyanlar ta Konya’ya sokuldu
Azınlıklar sokaklara döküldü
Kars ilinde nice bebe yakıldı
Er vatanım, son vatanım, vatanım!..
Pontus’çular Trabzon’a göz dikti
Samsun dağlarına cephâne yıktı
İçtiği kan, Türk ocağı azıktı
Er vatanım, son vatanım, vatanım!..
Ayvalık’ta Kaymakamım tetikte
Yörük Ali, “Ah Aydın’ım” dedikte
Demircili Efe’m, Köşk’e geldikte
Er vatanım, son vatanım, vatanım!..
Salihli de kızanlar, çattılar kaşı
Cepkenin kanına, karışır yaşı
Mermisi bitince, kavraşır taşı
Er vatanım, son vatanım, vatanım!..
Ali Fuat Paşa, Alaşehir’de
Dere boylarında, birden nehirde
Bir köy korusunda, birden şehirde
Er vatanım, son vatanım, vatanım!..
Topladı sivili, marş verdi ere
Kimisi kalpaklı, kiminde bere
Kazmalar tırpanlar, çıktı sefere
Er vatanım, son vatanım, vatanım!..
Nineler panterdir, dedeler aslan
Kızlar ve gelinler, ümitle beslen
Gâziler ister ki, bayrakla süslen
Er vatanım, son vatanım, vatanım!..
Çocuklar ister ki, dev olsun gücüm
Can vermek diliyor, hemşire bacım
Hekimler der ki, sevgi ilâcım
Er vatanım, son vatanım, vatanım!..
Türk’ün Antep’i var, Şahin’i vardır
Siperi köprüsü, düşmana dardır
Kılıç Ali’m dur da, yaramı sardır
Er vatanım, son vatanım, vatanım!..
Fransız’da silâh, hem asker çoktur
Mahsur kaldık çâre, açlığa yoktur
Bir de susuzluk ki, sinede yüktür
Er vatanım, son vatanım, vatanım!..
Plevne’li Osman Paşa’lar gibi
Silistre’de Çavuş, şaşalar gibi
Bir tutmuş düşmanı, maşalar gibi
Er vatanım, son vatanım, vatanım!..
“Gâzi”lik unvanı, erlik beratı
Antep’te Fransız, seçti sıratı
Çarşafa dönüştü, şarap suratı
Er vatanım, son vatanım, vatanım!..
Yüzbaşı Ali’de, jandarma eri
Boraya dönüştü, Urfa seferi
Tarih 8 Nisan, Türk’ün zaferi
Er vatanım, son vatanım, vatanım!..
Maraş Kalesi’nden, atılan toplar
Ermeni-Fransız, sabrımız yoklar
Kükremiş aslanlar, düşmanı haklar
Er vatanım, son vatanım, vatanım!..
İnönü’den Kütahya’ya, yol gider
Sakarya’da kafa gider, kol gider
Hedef İzmir… Yani-Apostol gider
Er vatanım, son vatanım, vatanım!..
– – ( 2 ) —
Vurun dadaşlarım, vurun kardaşım
Kâfire vurmada, bugün zaman ha!..
Koman subayını, koman erini
Zulümde hepsi bir, hepsi yaman ha!..
Nâmusuma el atan, kitâbım yakan
Mescidimiz yıkan, toplara tutan
Ninemin lokmasın, çalıp da yutan
Yutan sapıklara, yoktur aman ha!..
“Senin olan her şey, yanmalı” diyen
“Türk ise dîninden, dönmeli” diyen
“Yanan ocaklar hep, sönmeli” diyen
Diyen kâfirlere, yuttur saman ha!..
Takviye gelse de, yılmasın gözün
Değil mi hak senin, şu vatan öz’ün
“İstiklâl-istiklâl”, yankıyan sözün
Namlu çatlasa da, vardır kaman ha!..
Anaya bacıya, kan kusturan bu
Doğmamış bebeyi, dün kestiren bu
Hilâlin yerine, haç astıran bu
“Aman!..” demeyenin, hâli duman ha!..
Fare deliğine, girse de bakma
“Teslim!..” dememişse, sakın bırakma
Kadının çocuğun, canını yakma
“Vire” söyleyene, vurun koman ha!..
Bakma silâhına, sarıl baltaya
O kamyona binsin, sen atla taya
Bir hafta dayanır, ya birkaç aya
Kuvvet bulur Rab’den, medet uman ha!..
Vurun dadaşlarım, vurun kardaşım
Kan ile pişiyor, gözyaşı aşım
Gönderler boş iken, eğiktir başım
Bugünden kükreyin, yarın demen ha!..
Vurun dadaşlarım, kardaşım vurun
Komayın ayakta, yere savurun
Yırtın bayrağını, zalim gâvurun
Bura Türkeli’dir, değil Yemen ha!..
Anadolu bizim, Trakya yârdır
Edirne, Tekirdağ: üç şehir vardır
Kaçan düşmanlara, vurması ârdır
Batıya yığılmış, tümen tümen ha!..
Vurun dadaşlarım, koçlarım vurun
Çarpılsın ağızlar, düzlensin burun
Merhamet dilerse, yarayı sarın
Büyük bilmiş seni, etmiş gümân ha!..
– – ( 3 ) —
Esaret zinciri, Türk’e yaraşmaz
Ya istiklâl gerek, yahut da ölüm
Şimşek bizimle, böyle yarışmaz
Ya istiklâl gerek, yahut da ölüm!..
Alagöz’de yaver, çayları demler
Sakarya’da boşta, kalıyor gemler
Afyon’da coşuyor, kor şarapneller
Ya istiklâl gerek, yahut da ölüm!..
ATA tarassutta, dürbünü elde
Hedef ilerisi, Akdeniz dilde
Soğuk iliklerde, kar çıkmış belde
Ya istiklâl gerek, yahut da ölüm!..
Her asker destandır, destandır hece
Yapanlar yapmış ki, binlerce gece
Nasıl bir zafer bu, sanki bilmece
Ya istiklâl gerek, yahut da ölüm!..
— (4 ) –
Zafer’in ardından, başladı imâr
Yıkılan beldeler, olundu tımar
Dirildi aynı rûh, asırlık çınar
“Çalış”tık “öğün”çle, milletçe “güven!”
Halkım kendisine, iktidar verdi
Seçti delegeyi, Kent’e gönderdi
“Makûs tâlihi”ni, lehe dönderdi
“Çalış”tık “öğün”çle, milletçe “güven!..”
Temeller atıldı, başladı dikim
Her sahada mahsul, her yerde ekim
Dokuz yüz yirmi üç, o şanlı Ekim
Çalış”tık “öğün”çle, milletçe “güven!..”
C u m h u r i y e t ile, döndü bahtımız
Dünyâyı çınlattı, payitahtımız
KAYIKÇ’Ali şudur, gâyri ahtımız
“Çalış”tık “öğün”çle, milletçe “güven!..”
==================================================================