DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI
“MAVİ GÖZLÜ, SARIŞIN”SA, “KUCAK AÇ!..” (“Malûmları” haşlama, mısra-mısra “Taşlama”): * “Ve men yağmel miskaâle zerretin şerren…” (Kim de zerre ağırlığında şer/kötülük işlemiş ise, onu görecek!) “Kur’ân-ı Kerîm; Zilzâl Sûresi, âyet 8) * “Allahü teâlâ Peygamberini hidâyet ve hak din İslâmiyet ile gönderdi. İslâm dînini diğer dinler üzerine üstün kıldı. (Muhammed aleyhisselâmın hak) peygamber olduğuna şâhid olarak Allah yeter.” (Kur’ân-ı Kerîm; Fetih Sûresi, âyet: 28)*
“El-Küfru milletun vâhide (Küfür tek millettir)” , “Bir zaman gelir ki, İslâmiyet’e yapışmak, elinde ateş tutmak gibi güç olur.”, “
Bazı şiirler, elbette apaçık bir hikmettir…”, “Hikmetli söz müminin yitiğidir. Onu nerede bulursa, hemen alır.”, “
Büyüleyici sözler gibi, hikmetli şiirler de vardır...”, “Şâir Hassan’ın sözleri, düşmana ok yarasından daha tesirlidir…”, “
Şiir, bir söz ki, güzeli daha güzel, çirkini daha çirkindir...” (Hz. Muhammed “sallallahü aleyhi vesellem
”) * “Yeryüzündeki 1,5 milyar Müslüman bir araya toplanmalı. Bakınız bu Siyonistler, kendi ülkelerini birleştiriyor, Avrupa Birliği’ni kuruyor. Bize gelince, Osmanlı’yı yıktığı yetmiyor, şimdi de Türkiye’yi parçalamak istiyorlar.” (Prof. Dr. Necmettin Erbakan-TBMM, 1991)* “İslâm; bütün insanlığı eşit haklara sahip görür, hakkı üstün tutar, sömürüyü reddeder, kimsenin kimseye kul ve köle olmasını kabul etmez. Bu yüzden Siyonizm tarihi boyunca, hep hakkı üstün tutan İslâm’ı hedef almıştır.” ,
“…küfür, tek bir merkezden idare edilir. Bu merkez dünya Siyonizm’idir. İsterseniz (muharref/tahrip edilmiş/değiştirilmiş) Tevrat’a, isterseniz (ruhban sınıfının geliştirdiği büyü ve gizli güçlerle ilgili bir öğreti kitabı olan) Kabbala’ya bakın. Siyonizmin âmentüsünün şunlar olduğunu görürsünüz: Bunların birincisi; Benî İsrail, üstün ırktır. İkincisi, Benî İsrail dünyanın efendisi, diğerleri kölesi olacaktır. Diğer ırklar maymun olarak yaratılmış, sonradan insana dönmüştür. Çünkü insanlar, Benî İsrail’e hizmetkâr olsun diye yaratılmıştır. Nihai hedef, Siyonizm’in dünya hâkimiyetini kurmaktır. Bunun için birinci adım olarak Sürgündeki Yahudiler Filistin’de toplanacaktır. İkinci adımda, Fırat’la Nil arasındaki vaat edilmiş topraklarda Büyük İsrail kurulacaktır. İsrail Devleti’nin emniyetini sağlamak için Fas’tan Endonezya’ya kadar 28 ülkenin yönetimi elde tutulacak, bölünüp parçalanacaktır. İsrail’in güvenliği için Anadolu’da on dokuz Haçlı Seferini püskürten Selçuklu ve Osmanlı’nın mirasçısı, bağımsız bir devlet olmayacaktır. Mescid-i Aksâ’nın yerine Süleyman Mabedi, yeniden inşa edilecek ve bütün bunlar gerçekleştiği zaman, Mesih yeryüzüne inecek, Davut aleyhisselâmın tahtına bir Yahudi Kralı olarak oturacak. Bu kral dünya hâkimiyetimizi tesis edecek ve İsrail oğullarının dünya hâkimiyetini ebediyen perçinleyecek. Siyonizm’in inancı bu. Bunlar, İsrail’in dînidir.” “Mescid-i Aksâ’nın yerine Süleyman Mabedi, yeniden inşa edilecek ve bütün bunlar gerçekleştiği zaman, Mesih yeryüzüne inecek, Davut aleyhisselâmın tahtına bir Yahudi Kralı olarak oturacak. Bu kral dünya hâkimiyetimizi tesis edecek ve İsrail oğullarının dünya hâkimiyetini ebediyen perçinleyecek. Siyonizm’in inancı bu. Bunlar, İsrail’in dînidir.” (Prof. Dr. Necmettin Erbakan-Davam) * “Mültecileri Ölüme Yollayan Atina UYRAYNALILARA KUCAK AÇTI!.. Mültecileri ölüme yollayan Yunanistan’dan ilginç bir çıkış geldi. Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Ukrayna’daki savaşın Yunanistan üzerindeki etkilerine ilişkin Parlementoda yaptığı konuşmada, olayların yüz binlerce kişiyi yurdundan ettiğini vurgulayarak
‘Bütün Avrupa gibi biz de savaştan kaçan mültecileri kabul etmeye hazırız’ dedi. Miçotakis, STK’lara Ukrayna’dan gelecek mültecilere de destek vermeleri için çağrıda bulundu.” (
Basın-02.03.2022)* “Avrupa Birliği Komisyonu, savaştan kaçarak AB ülkelirene giden Ukraynalılara geçici koruma statüsü verilmesi için teklif hazırladı. Bugün görüşülecek teklife göre, geçici koruma statüsü verilecek Ukraynalılar; AB ülkelerinde oturma izni alabilecek, eğitim ve sağlık hizmetleri ile iş bulup çalışabilecek ve geçim yardımlarından faydalanabilecek.”
(Türkiye Gzt: 03.03.2022, s. 8)* “BM İnsan Hakları Konseyi, Rusya’yı kınayan ve Ukrayna’daki tüm insan hakları ihlâllerini soruşturacak bağımsız soruşturma komisyonu kurulmasına ilişkin karar tasarısını kabul etti.”
(Basın-05.03.2022)* “Alma mazlûmun âhını, çıkar aheste aheste” (
Atasözü)
aygıdeğer Okuyucularımız!..Bilindiği üzere 24 Şubat 2022 günü, henüz “şafak sökmeden” Bay
Putin, “
Duma”dan aldığı yetkiyi kullanarak “
Ukrayna”nın “
askerî tesisleri”ne saldırma cüretinde bulunmuş ve “
Türkiye”nin bütün iyiniyet ve çabalarını boşa çıkaracak şekilde sivil katliâmlar”a girişmekten çekinmemiş, akabinde de başta
“AB”, “ABD” ve
“NATO”nun sert muhalefetiyle karşılaşmıştır.
“
Türkiye Gazetesi Yeni Rehber Ansiklopedisi “nde (Bkz: C. 18, s. 349) “
Târih, İnsanların zaman ve mekân içinde geçirdikleri gelişmeleri ve bu insanların psiko-fizik hareketlerini, bu hareketlerin sebep-netice münâsebetlerine dayanan ortak değerlerini araştırır ve tasvir eder” diye tanımlanmış. Kısaca bir ifadeyle târih, anılmaya değer hâdiselerin hikâyesi olarak nitelendirilmiştir. “
Emekli Târihçi Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil” ise târihi aynı zamanda “
Eğitimimizin sacayağı”nı teşkil eden unsurlardan biri olarak, “
din ve edebiyat”ın yanında saymakta ve özetle şöyle söylemektedir: “
Matematik, fizik, kimya gibi fen bilimleri gencimize şahsiyet katmıyor ve mevcut şahsiyetini geliştirmiyor. Belki sâdece kendisini iyi bir meslek sahibi kılıyor. Oysa târih, edebiyat ve din ilimleri; insana değer katan, şahsiyet kazandıran, kişilik veren ilimlerdendir.” (Türkiye Gazetesi; 08.04.2018, s. 9)
“Rahmetli S. Ahmet Arvâsî” ise bu görüşü daha da ileriye götürerek târihi, yeni nesillerin varlığını sürdürebilmesi için aynı zamanda bir vazgeçilmezi olarak değerlendirir ve aynen şunları der:
“Târihî gerçeklere bağlılık ve ondan gerektiği gibi faydalanmak, yeni nesillerin varlığını sürdürebilmesi için vazgeçilmez bir öneme sahiptir.” Verilen bu bilgilerin ışığında biz de diyoruz ki; kendimizi ve târihimizi, özellikle de “
yakın târihimizi” bilmek, buradan çevre ülkelerdeki gelişmelere ve dünyâdaki gidişata bakmak ve yorumlamak çok ama çok önemlidir. İşte bu “
çok ama çok önemli” olan ve de “
eğitimimizin sacayağını teşkil eden; din, tarih ve edebiyattan biri” olarak hayâtımızı şekillendiren “
doğru târihimizi”, hele hele de “
yakın târihin tarafsız bilgilerini” öğrenmek, çok büyük bir kıymet ifade etmektedir; diye de ilâve eyliyoruz. Bu hususta;
“Günümüz Tarihçilerinden Koray Şerbetçi”nin yaptığı, “BATI”yı tarif/tanıtımı’nı da burada şöylece bir hâtırlatmak istiyoruz: “
Moskof, Türklerin rakibidir. Düz bir rakiptir. Nerelerde çatışacağımız bellidir, uyanık durursunuz. Batı sinsidir. Kahve içtiğiniz dostunuz gibidir. En ufak dalgınlığınızda kahvenize siyanür kapsülünü atar. Sizi hastaneye o götürür, refakatçiniz olup oksijen hortumunuzu da keser. Bana; Türkiye’deki tüm darbelerde parmağı olan, PKK’yı alenen besleyen, her zor durumda bizi yalnız bırakan, Yunan palikaryasını bize kışkırtan, 15 Temmuz’un karanlık mimarı NATO-BATI’ya ve onun beslemelerine güzelleme yapmama konusunda zihin açıklığı veren Allah’a hamdolsun!” (Türkiye Gzt: 01.03.2022, s. 7)Sn. “
Şerbetçi”nin bu dediklerine “
Cem Küçük”ün (Bkz: Türkiye Gzt. 02.03.2022, s. 9) şu dediklerini de ilâve eyliyoruz: “
İşgal girişiminden önce Putin, gene gayrinizamî işler yapıyordu. Meselâ paraları başka ülkelere kaçıranları –Boris Berezovski gibi- infaz ettirdi. Bazı muhalifleri zehirledi, öldürttü. Öldürmeyi göze alamayıp baş edemediklerini içeri attırdı… Suriye’de masumları bombaladı… Çeçenistan’da yaptıkları, Gürcistan’daki aşırı güç kullanımı herkesin gözü önünde oldu…” Ve nihayet; bu bilgilerin ışığında biz de;
“Mavi gözlü-sarışın Ukraynalı Siviller”e “âh-vâh!..” ederken, dün Ege ve Akdeniz sularında hayata vedâ eyleyen “
Aylan Bebekleri” görmemek ve “
Putin”in “
Kiev yolu”nda öldürdükleri için sözümona “
hümanist gözyaşları” dökmek, asla insanî değildir diye vurguluyor ve dahi, bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile
Sizleri başbaşa bırakalım istiyoruz... Kalbî sevgi ve saygılarımızla… = = = (***) = = = İşte “
AB”,işte “
Batı Kafası”: “
Mavi gözlü, sarışın”sa
“kucak aç!..”“
Yahûdi”yse. “
haklı-haksız” bakmadan; “
Siyon” kanat, takıversin, ister “
haç”;
“Washington’a döviz mahkûm, borsa aç!..” İşte “
AB”,işte “
Batı Kafası”: “Mavi gözlü, sarışın”sa
“merhamet”;“Polonya”ya: “Bırak gelsin” diyorlar; Bize dönüp:
“Bi zahmet……Boğazlara ‘kelepçe’ vur, alâmet!..…Suriyeli mülteciyi salma ha; Kandil-mandil, Irak’lara dalma ha!..…Girdin neyse, oralarda kalma ha!..” Böyle diyor, neler-neler var daha; “5 Atlı”ya, kalmaz elbet bu saha!.. İşte “
AB”,işte “
Batı Kafası”: “Sinsiliğin vardır daim âlâsı; İşte “Coni” ve “NATO”nun cilâsı; son bir asrın gördük işte belâsı; “Korona”da, “Bu Yüzyılın” vebâsı!.. “Batı: Budur”, “Siyanür”le çalışır; “Darbe!.. Darbe!..”, darbelere hep taşır; “PKK”ya, “YPG”ye hep ışır; “Yonan” ile yaramızı hep kaşır; “FETÖ” besler, “Pensilva…”ya sırnaşır!.. “Ege” doldu, “Akdeniz”de boşluk çok; Kal orada, ister boğul, ister kok; “Müslüman”a, acıma yok, erzak yok; “Karabatak” olsa bari, yağlı fok!.. İşte “
AB”,işte “
Batı Kafası”: “Ayasofya”, ister gördük “Efes”i; Komşi Yonan”, “Grek” kokar nefesi; “Güney Kıbrıs”, neden çıkar bet sesi?“Türk: Gâzi”dir, “şehîdlik” de bestesi!.. KAYIKÇ’Ali, “Şerbetçi’nin tarifi”; hayran kıldı şaşkolozu, ârifi; “MEB” kuruldu, kimler yıktı “Ma’rif’i?.. “Ukran… Ukran..” kadın-kızı, herifi; “Mavi gözlü, sarışın”sa “kucak aç!..” “Batı Kafa”; yarı “Siyon”, yarı “Haç!..”