DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇIHAYRET, HAYRET BİN HAYRET!.. (“Agop-Ataç ve Nâzım’cı Kafa”lara bir Hicviye/Taşlama”) aygıdeğer Okuyucularımız!..Gere
k “Rahmetli Erbakan Hoca”nın 11’nci ölüm yıldönümü vesilesi ile “
Millî Gazete”nin ilâve olarak verdiği ve gerekse
“Saadet Partisi” tarafından hazırlanan ve teşkilâtlarınca dağıtılmakta olan bir broşürde ve de parti salon fonları olarak kullanılan kürsü arkası görüntülerde “
hayat” kelimesi yerine tercih edilen, oldukça arsız ve hayâsız bir
“sözcük” bulunmakta ve “
millî ve mânevî değerlere sahip kişileri” bu hitap ve tanıtım ifadesi, ziyadesiyle yaralamaktadır…Yıllar önce aramızdan ayrılmış bulunan “
Prof. Dr. Necmettin Hacıeminoğlu”, henüz bir Doçent iken “
Agop ve Ataç Zehirlemeleri”ne karşı âdeta bir “
panzehir” olmak üzere büyük bir emek vererek hazırladığı “
Türkçenin Karanlık Günleri” adını verdiği eserinde, “
Uydurmacılar” diye nitelediği kişiler hakkında aynen şunları söylemektedir:
“Bunlar iki büyük gruba ayrılırlar: Hainler grubu, gâfiller grubu.Hainler grubunun mensupları, uydurmacılık akımını neden ve hangi maksatla desteklediklerini gayet iyi bilmektedirler. Bunlar, yaptıklarının şuuruna varmışlardır. Bunların maksatları; Türkiye Türkleri ile Dünya Türklüğü arasındaki yegâne bağ olan ortak ana dilimizi yıkıp, yerine sadece Türkiye’dekilerin anlayabileceği yeni bir dil koymaktır. Bu tam mânâsıyla bir Moskof plânıdır. Uydurmacılığın öncülüğünü yapan hainlerin hüviyetleri şöyle: Komünistler, Türklükle alâkası olmayan kozmopolitler, beynelmilel teşkilât ve güçlerin emrinde çalışanlar, mazimize ve kültürümüze düşman aşırı inkılâpçılar.Gâfiller ise sayıca hainlerden daha çok ve daha zararlıdırlar. Çünkü robot gibi güdülür, kukla gibi oynatılabilirler. Hepsinde ortak olan vasıf, cehalettir. Bunları şöyle sıralayabiliriz:- Uydurmacılığın, Türkçeyi özleştirip daha kolay anlaşılır bir dil hâline getireceğini sanan saf ve bön insanlar.- Ortaya atılan her yeni fikrin ve akımın arkasından şuursuzca koşan, moda meraklısı şahsiyetsizler. - Kendilerine ‘geri kafalı’, ‘tutucu’, ‘gerici’ denmesinden korkan ödlekler. - Uydurmacılığı, Atatürkçülüğün icabı sanan inkılâp yobazları.- Dikkat çekmek için yeni bir dil oluşturmaya kalkışan Donkişotlar. - İlimde-fikirde,-sanatta hiçbir varlık gösteremeyen zavallılar. - Okullarda, uydurmacı öğretmenler tarafından beyinleri yıkandığı için buna samimiyetle inanmış suçsuz gençler. - TRT’nin, gazete ve dergilerin telkinine kapılmış masum vatandaşlar. - Akıl ve ruh hastaları. - Hiçbir değer taşımayan makâle ve kitaplarını kolayca neşretmek imkânını bulmak isteyen şöhret ve para düşkünleri.İşte kimine kızdığımız, kimine de acıdığımız bütün bu insanlar, uydurmacılık hastalığına tutulmuş olup, mikrop saçmaktadırlar…” = = = (***) = = =Öte yandan; bir kısım siyasilerimizin âdeta paylaşılamıyan bir “matah”mış gibi, çeşitli vesilelerle “
Nâzım Hikmet” denilen “
Kızıl Komünist/Rezil”in şiirlerine miting ve konuşmalarında yer vermesi… Milletimizin büyük bir kesimi tarafından, bir başka üzüntü kaynağı olmakta ve bu gibi kimseleri “
dâvâya ihanet” gafletine düşmüş kişiler olarak nitelemektedirler.
“OMÜ Eğitim Fakültesi Emekli Öğretim Üyesi, Şâir ve Yazar M. Hâlistin Kukul” bir makâlesinde (Bkz:
“Siyâset ve Edebiyat”-www.kapsamhaber.com/24.03.2022) belirttiği gibi; bu “
aşağılık kişi”nin örnek şâir ve fikir adamı olarak tanıtılması, hatta adının anılması; kültür-sanata hizmet değil, “bâtıl”a araç olmaktan başka bir şey değildir…Diyoruz ve başta dünün Başbakanı
Binali Yıldırım Beyden, dünün Meclis Başkanı
Meral Akşener’e, MHP Genel Başkanı
Bahçeli’ye kadar her bir siyasi şahsiyeti; akıl, izân ve millî-mânevî değerler çizgisi hassasiyetine dâvet eyliyor,
SP Lideri Mollaoğlu’nu da “
Kılıçdaroğlu/CHP güdümüne paralel gitmek”ten vazgeçmeye çağırıyor; bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile de
Sizleri başbaşa bırakalım istiyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…= = = (***) = = =
Hayret, hayret bin hayret; demek ki Sen biliyordun; Bu “arsız ve soysuz” lâfı, “Onlar”dan alıyordun; Alıyor, paylaşıyor; sonra savunuyordun!..“Hayât”a bu düşmanlık, “Agop”a hizmet midir: ?“Ataç” yolundan gitmen, “mânen hezimet” midir?.. Afişlerde bu “sözcük”, broşürde bu “dil” var; “Devlet”te “Paylaşım”da, sonra da bir “adil” var; “CHP”nin yolunda, serilmiş ak “mendil” var!..“Hayât”a bu düşmanlık, “Agop”a hizmet midir: ?“Ataç” yolundan gitmen, “mânen hezimet” midir?.. “Erbakan”ın dilinde, dîninde-îmânında; Bu nasıl yer almaktır, yıllar yılı yanında?Kendine gel/düne dön, hitap ve yayınında!..“Hayât”a bu düşmanlık, “Agop”a hizmet midir: ?“Ataç” yolundan gitmen, “mânen hezimet” midir?.. 1/Bir “broşür”, 10/on “yaşam”, (+)/artı 2/iki fazlası; Okudum hayret ettim, attı kafamın tası; Bu “dil” îmânî değil ve “Osmanlı atlası!..”“Hayât”a bu düşmanlık, “Agop”a hizmet midir: ?“Ataç” yolundan gitmen, “mânen hezimet” midir?.. Haykır “DEREBAHÇELİ”, dilin “Altay Lehçeli”;“Nâzım” diyene sitem; şunlar, bunlar “Bahçeli”;“Saadet”ten sepetle, gitsin “eli bohçalı!..”“Hayât”a bu düşmanlık, “Agop”a hizmet elbet;“Komün” yolundan gitmen, “mânen hezimet” elbet!..