• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • GÜNDEM
  • SİYASET
  • SPOR
  • DÜNYA
  • EĞİTİM
  • EKONOMİ
  • TEKNOLOJİ
  • MAGAZİN
  • 3. SAYFA BİYOGRAFİ FOTO GALERİ KÜLTÜR SANAT OTOMOBİL SAĞLIK SAMSUN HABERLERİ
  • Ara
SON DAKİKA:
16:20
KURNAZ’DAN ESNAF ODALARINA ZİYARET
16:11
Atakum Belediyesinden dolu dolu 19 Mayıs programı
14:18
Gözleri Kıstıran Hastalık
14:14
SAMAIR 11 AYDA 184 BİN 451 YOLCU TAŞIDI
14:11
2003'E GÖRE YÜZDE 221'LİK ARTIŞ GERÇEKLEŞTİ
14:08
Canik'te Özel Gereksinimli Çocuklar Sanatla Buluşacak
14:07
“Şehrine Fikrinle Yön Ver”
12:43
Madeni Sanatkârlar Odası’nda Mesleki Eğitim Öğrencileriyle Buluştuk
12:34
Hep birlikte Türkiye Yüzyılı’nı bilimin gücüyle inşa edeceğiz!
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
  1. Haberler
  2. GÜNDEM
  3.      GİTTİ  EN SONUNDA, "HALİME" GİTTİ!..
GÜNDEM
Yayınlanma: 28 Temmuz 2020 - 08:14

     GİTTİ  EN SONUNDA, "HALİME" GİTTİ!..

DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI                                                                        GİTTİ  EN SONUNDA, “HALİME” GİTTİ!

GÜNDEM
28 Temmuz 2020 - 08:14
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
     GİTTİ  EN SONUNDA, “HALİME” GİTTİ!..
DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI        

                                                               GİTTİ  EN SONUNDA, “HALİME” GİTTİ!..

 (“Düşmanın değirmenine su”, “Hasmın teknesine un” taşıyanlara bir Hicviye):

                                                              

* “Eski Van Milletvekili merhum İbrahim Arvas Bey (“Tarihi Hakikatler” adlı eserinde) anlatmıştı. Lozan’ın gizli protokollerinde şu maddeler varmış: …3-Türkiye İslâm’dan ve İslâm dünyâsından uzaklaştırılacak.”  (Mehmed Şevket Eygi-Millî Gazete; 26.02.2017, s. 3)
* “(Her şeyi) yaratan Rabbinin adıyla oku!.. O keremine nihayet olmayan Rabbindir. Ki, kalemle yazı yazmayı öğreten O’dur… İnsana bilmediği şeyleri O öğretti.”  (Kur’ân-ı Kerîm; Alâk Sûresi; âyet 1, 3, 4-5)

*   “Ey Rabbimiz!.. Eşlerimizden, gözümüzün nûru olacak kimseleri  (genç nesli) bizlere ihsân eyle!..”  (K. Kerîm; Furkân Sûresi, âyet 74)

* “De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akıl sâhipleri ibret alırlar.” ( K. Kerîm/Tibyân Tefsiri;  Zümer Sûresi; âyet 9)

*  “Onlar, Allah’ın nûrunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Allah ise nûrunu tamamlayacaktır, isterse kâfirler hoşlanmasınlar.” (K. Kerîm; Saff Sûresi, âyet 8)

*  “Allah’ın lâneti, zâlimler üstüne olsun!.” (K. Kerîm; A’râf Sûresi, âyet 44’den)

*  “Muhakkak Allah, (…) zulmedenleri ne bağışlar, ne de doğru bir yola eriştirir.”(K. Kerîm; Nisâ Sûresi,  âyet 168)

*   “Ey îmân edenler; Yahûdî ve Hıristiyanları dost edinmeyin! Onlar, birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zâlimler topluluğunu doğruya iletmez.”(K. Kerîm; Mâide Sûresi, âyet: 51)

*  “Ey îmân edenler! Eğer kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, sizi îmânınızdan çevirirler, kâfir ederler!.”  (K. Kerîm; Âl-i İmrân Sûresi, âyet 100)

*   “Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahûdîler ve ne de Hıristiyanlar, asla senden râzı olmazlar.”  (K. Kerîm-Bakara Sûresi, âyet: 120’den)

*   “Zulmedenlere meyletmeyin (yakınlık göstermeyin) ki, size ateş dokunur ve Allah’tan başka dostlarınız da yoktur, sonra kurtulamazsınız”  (K. Kerîm; Hûd Sûresi, âyet 113)

*  “İçinizden iyi ve yararlı olana dâvet eden,  doğru olanı emreden bir topluluk çıksın. İşte gerçek kurtuluşa kavuşanlar onlardır.”,  “Siz Müslümanlar; insanlığın iyiliği için çıkarılmış bir topluluksunuz, doğru olanı emreder, eğri olandan insanları sakındırırsınız.”, “Ey îmân edenler! Sizden olmayanları dost edinmeyin! Sizi şaşırtmakta kusur etmezler, işlerinizin sarpa sarmasını arzu ederler. Görmüyor musunuz buğzları ağızlarlından taşmakta…”  (K. Kerîm; Al-i İmrân Sûresi, âyet 104, 110,  118)

*  “Güzel bir söz; kökü yerde sabit, dalları semâda olan güzel bir ağaç gibidir. Yemişlerini Rabbinin izniyle her zaman verir. Habîs (kötü) bir söz de yerinden sökülmüş, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer.”  (K. Kerîm/Tibyân Tefsîri; İbrahim Sûresi, âyet: 24-26)

*  “Habîs söz söylemek, habîs adamlara lâyıktır. Habîs adamlara, habîs kelâm yakışır.”(K. Kerîm/Mevâkib Tefsîri; Nûr Sûresi, âyet: 26)

*  “Dîn, nasîhattır.”, “Benim ümmetim, bâtılda ittifak etmez.”, “İyi bir iş yapmaya niyet edip de yapamayana, tam bir iyilik yapmış gibi sevâb verilir. Niyet edip yaparsa, on mislinden 700 misline, hatta daha fazla sevâba kavuşur. Kötü bir işe niyet edip de yapmayana, yapılmış tam bir iyilik sevâbı verilir, niyet edip de yapana ise sâdece bir günâh yazılır.”,“Îmân etmedikçe Cennet’e giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de gerçek mânâda îmân etmiş olamazsınız!”, “Îmânın temeli ve en kuvvetli alâmeti, Müslümanları sevmek ve Müslümanlara düşmanlık edenleri sevmemektir.” ,“İnsan, dünyâda kimi seviyorsa, âhirette onun yanında olacaktır.”, “Kim kendini bir kavme benzetirse, onlardandır.”,  “Zâlime yardım eden, ondan zarar görür.”, “Bir zâlime yardım edene Allahü teâlâ o zâlimi musallat eder.” (Hz. Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem”)

* “Hiçbir kimse yoktur ki, dostu ve düşmanı olmasın. Mademki böyledir, o hâlde Allahü teâlâya ibâdet edenlerle beraber bulun, onları sev!..” (İmâm-ı Şâfiî “r. aleyh”: Gazze-H. 150/M.767, Mısır-204/820)

* “Söz ola kese savaşı,söz ola kestüre başı/Söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ide bir söz

Kişi bile söz demini, dimeye sözün kemini/Bu cihân cehennemini, sekiz uçmağ ide bir söz.” (Yûnus Emre “r. aleyh”)

*“Harf devriminin tek amacı ve hatta en önemli amacı, okuma-yazmanın yaygınlaşmasını sağlama değildir. Devrimin temel gayelerinden biri, yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arap-İslam dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı. Yeni nesiller, eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik. Din eserleri eski yazıyla yazılmış olduğundan okunmayacak, dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı.”  (İsmet İnönü-Hâtıralarım; C. 2, s. 223) (*)

* “Muhammed’in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kuran denir.”, “Muhammed birdenbire Allah’ın Resulümüm diyerek ortaya çıkmamıştır. O Arapların ahlâk ve âdetlerinin pek fena ve pek iptidaî ve ıslaha muhtaç olduğunu anlamış, bunları ıslah için, tenha yerlere çekilerek senelerce düşünmüş ve yıllarca tefekkürden sonra kendisinde vahiy ve ilham fikri doğmuştur.”, “Hakikatte Peygamberin ilk söylediği Kuran ayetlerinin ne olduğu kat’i surette malûm değildir.  Muhammed uzun bir devirdeki tefekkürlerin mahsulü olan ayetleri lüzum ve ihtiyaçlara göre takrir ediyordu.”,  “Muhammed cinlerin vücuduna samimi olarak inanmıştı.”  (“Tarih II-Ortazamanlar”; MEV İstanbul 1931, s. 89, 90 ve 91)

* “Kahrolsun Şeriat Hükûmeti”,“Artık 1935’teyiz. On iki senelik bir müddet zarfında, yeni Türk, kendine yeni bir ruh, yeni bir ahlâk, yeni bir tarih, hattâ, Allah’ı artık Tanrı diye andığı için, diyebilirim ki yeni bir Allah yaratmıştır.”(Moiz Kohen/Tekin Alp-Kemalizm; İstanbul 1936, s. 94, 171)

* “Kamalizm, bütün dinlerin üstünde bir yaşamak dinidir. Şimdi yaşamak dini, yarın ahrette nimet bulmak hurâfesini yıkmıştır. Tapılan görünmeyen değil, görünen hakikattir.”, “Kamalizm dininin hiç şaşmayan disiplini altında gençlik böyle olacaktır.”, “İslâm dini, tam Araba yakışan bir dindir.” (CHP’nin Edirne Milletvekili Şeref Aykut:1874-1939)

* “Ne câmi, ne medrese, ne başka bir gençlik kurumu. Bizce: Halkevleri bugünkü neslin gireceği biricik evler, biricik tapınış yerleridir. Gençlik bu evlerde ne bir puta, ne de mevhum bir varlığa tapınmıyor. Gençliğin bu evlerde bir tanrı olarak bulduğu yine kendisidir.”(Ülkü Halkevleri Dergisi; Yıl: 1936, S. 36, s. 459)

* “Gazetelerimizin son günlerdeki neşriyatı arasında dinden bâhis bazı yazı, mütâlâa, ima ve temsillere rastlanmaktadır. Bundan sonra din mevzuu üzerinde gerek tarihî, gerek temsilî ve gerek mütalâa kabilinden olan her türlü makale, bend, fıkra ve tefrikaların neşrinden tevakki edilmesi ve başlamış bu gibi tefrikaların en son 10 gün zarfında nihayetlendirilmesi…” (Ankara 1945; Başvekâlet Matbuat Umum Müdürlüğü İç Matbuat Dairesi- İzzettin Nişbay)

*“CHP iktidarının şairleri, Peygamber diye, bazen Allah diye bahseden şiirler yazdılar. Edip Ayel diye biri, aynı şiir içinde Atatürk’e hem peygamber, hem de Allah diye yaltaklanıyordu. Kemâlettin Kamu’ya göre, ‘Kâbe Arabın olsun/Çankaya bize yeter’di. Behçet Kemal Çağlar, Peygamberimiz için yazılan Mevlîd’i, baştan sona kadar Atatürk’e çevirmişti: ‘Kim dilersiz bulasız oddan necat/Atatürk’e, Atatürk’e esselat’”  (Yavuz Bülent Bâkiler-Türkiye Gazetesi-10.06.2011, s. 17)

*  “Biz Yahûdiler, 20. Yüzyılda, Orta-Doğu’da yıkılmaz denen Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkıp iki devlet kurduk! Onlara, öyle güzel bir sistem inşa ettik ki, Türkler, bize Filistin’i vermeyen Abdülhamid’e 200 sene daha söverler!..”  (C. Weizman: İsrail Cumhurbaşkanı-Türkiye Gzt; 03.11.2014, s. 9)

 *  “İsrail, 1948’de kurulurken 5 bin yıl evvel kullanılan İbraniceyi resmi alfabe olarak kabul etti. Kaybolup giden bir dil, yeniden hayat buldu. (…) Tek parti zihniyetinin Osmanlı muhalefeti, İslâm düşmanlığından ileri gelmektedir. İslâm’a düşman olanlar; imâna da, ezâna da, namâza da, camiye de, elifbaya da düşmandır.”   (Rahim Er-Türkiye Gazetesi; 11.12.2014, s. 3)

*   “1930’lar milliyetçiliğinin ırkçılığa yaklaştığı, ilmî temellerden uzaklaştığı iddia edilebilir. Ancak daha ağır hata, din unsurunu bertaraf eden bir milliyetçilik anlayışıdır ki, bu Türk milliyetçiliğinde mümkün değildir. Zira İslâm olmaksızın Türk milliyeti düşünülemez.”(Yılmaz Öztuna “r. aleyh”-TürkiyeGazetesi, 23.10.1994)

“Osmanlı Devleti, Sünni esaslar üzerine kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti ise Alevi esaslar üzerine kurulmuştur.” (İdare Hukuku Ordinaryüs Profesörü Sıddık Sami Onar)

* “Osmanlı’da din ve devlet birliği vardı. Devlet ile din kavgalı değildi. Devlet; dine hizmet etmekle, dini yüceltmekle yükümlü idi.” (M. Şevket Eygi “r. aleyh”-Millî Gazete)

*  “Şükrü Saraçoğlu, İnönü’nün ilk başbakanıdır ve ‘Bu devletin A’dan Z’ye kadar her şeyi değişmelidir’ demiştir.”, “CHP döneminde dinsizler yönetime hâkimdi.” (Reşat Nuri Erol-Millî Gazete; 16.10.2016, s. 4)

*  “İslâmlık terakkiye mânidir. Bu dinle yürünemez, mahvoluruz.” (Mahmut Esad Bey-İktisat Vekili; Ankara, 18.07.1923)

*  “Mevcut dinlerin telkin ettiği itikada göre Allah birdir, kâinatı o yaratmıştır. Fakat fenni terakkiler günden güne bu itikadın boş olduğunu ve Allah denilen varlığın mevcut olmadığını göstermektedir.” (Hayat Ansiklopedisi; İstanbul 1932)

*  “Biz her ne şekil ve surette olursa, memleket dâhilinde dinî neşriyat yapılarak, dinî bir atmosfer yaratılmasına ve gençlik için dinî bir zihniyet fideliği vücuda getirilmesine taraftar değiliz.” (Vedat Nedim Tör-TC Dâhiliye Vekâleti Matbuat Umum Müdürü; 17.05.1942)

* “Türkçeye mâlolmuş, milletimiz tarafından anlaşılan ve kullanılan Arapça ve Farsça asıllı kelimeleri atarken, asıl hedefleri, Türk insanının dinî inancı ile olan bağlarını koparmaktı.” (Prof. Dr. İsmet Miroğlu “r. aleyh”-Türkiye Gazetesi,

27.11.1995)

*  “Bir milleti yok etmek isterseniz askerî istilâya lüzum yoktur; târihini unutturmak, dilini bozmak, dîninden soğutmak ve dolayısıyla mânevi değerlerini, ahlâkını yozlaştırmak kâfidir.” (Peyami Safa “r. aleyh”)

*  “Bir toplumu bozmak mı istiyorsunuz, önce dilini bozunuz.” (Vladimir İ. Ulyanov Lenin: 1870-1924)

 *  “Bir milleti yok etmek için tarihte Romalıların uyguladıkları, onlardan İngilizlerin aldığı en önemli metod, milletin dilini unutturmak var. Bir milleti tarih sahnesinden silmek için en önemli metod, Batıda da herkesin bildiği, o milletin dilini yok etmektir.”  (Prof. Doktor Oktay Sinanoğlu “r. aleyh”)

*  “Millî dil, sâdece yaşayan nesillerin dili değildir. O, geçmiş ve geleceği ile bir milleti kucaklar. Onun için, milletler ve devletler, ‘millî dil politikalarını’ sâdece yaşayan nesillere göre değil, geçmiş ve geleceklerini de düşünerek plânlamak zorundadırlar. Halk, ‘yaşayan dille’ konuşur ve yazar, fakat aydınlar, hiç olmazsa kendi sahalarında ‘en geniş mânâsı ile millî dilini’ anlamak mecburiyetindedirler.” (Seyit Ahmet Arvâsî “r. aleyh”-Sizlere Sesleniyorum)

*    “Türkiye’nin en mühim dâvâsı, hiç şüphesiz, dil dâvâsıdır.”  (Prof. Dr. Mehmet Kaplan-Nesillerin Rûhu)

*   “Hocamız (H. Hilmi Işık) yeni türedi kelimeleri hiç sevmezlerdi. Birisi onun yanında               bu kelimeleri kullanırsa anlamazlıktan gelirlerdi. Meselâ birisi ‘özet’ kelimesini kullansa, ‘Anlayamadım efendim’ buyururlardı; bu kimse kendisi düzeltemezse kibarca, kalbini hiç kırmadan ‘hülâsa mı demek istediniz?’ buyururlardı.”, “Bir saat kitap okumak, yarım saat sohbet etmek gibidir.”(Dr. Enver Ören “r. aleyh”-Sohbetler; c. 1, s. 433, 461)                                                                                               

*   “Sevdiklerine hiç uymayan, onlara hiç benzemeyen kimse, onlardan hiç olamaz. Sevgisi; sözde kalır, kalbine girmez. Böyle sevgi, yalnız sözde kalmaktadır.” (Osman Ünlü-Türkiye Gzt. 15.12.2015, s. 17)

*    “Bir toplumu bozmak mı istiyorsunuz, önce dilini bozunuz.” (Vladimir İliç Ulyanov Lenin; 1870-1924)                       *     “Dil giderse, din de gider.”  (Türkçe İstiklâlini Kaybetmekte-Rahim Er; Türkiye Gzt. 06.08.2013)

*    “Türkçeye mâlolmuş, milletimiz tarafından anlaşılan ve kullanılan Arapça ve Farsça asıllı kelimeleri atarken, asıl hedefleri, Türk insanının dinî inancı ile olan bağlarını koparmaktı.”  (Prof. Dr. İsmet Miroğlu-Türkiye Gzt. 27.11.1995)

*  “Kesinlikle uydurukça kelimeler kullanılmayacak.”  (Enver Baba İlkeleri-Nuh Albayrak; Türkiye Gzt. 02.03.2013, s. 16)

* “Biz; şehîdler, yiğitler, velîler yurdu Anadolu’yu garbın tırnakları kanlı istilâcı güçlerinden yalnız toprak ve yalnız coğrafya olarak kurtardık. Ankara’nın, Afyon’un kalelerine Türk Bayrağı çektik ama îmânın bütün burçlarını teker teker yıktık. Yunan’ı İzmir’de denize döktük ama İstanbul gümrüğünden bütün kozmopolit fikirler, garbın en pespâye felsefesi, elini kolunu sallayarak girdi. Garb bizi topuyla, tüfeğiyle değil;  şapkasıyla, kitabıyla, müziğiyle tepeden tırnağa esir aldı. Devlet felsefemiz, garba kapılanmanın ve tapulanmanın yolunu araladı yarım asır…”  (Rızâ Akdemir “r. aleyh”-Türk Gençliğine Mektuplar)

* “Şapkalarını aldık. Alfabelerini aldık. Saatlerini aldık. Rakamlarını aldık. Takvimlerini aldık. Tatillerini aldık. Tartılarını aldık. Kanunlarını aldık. Ölçülerini bile aldık… Bir dinleri kalmıştı, onu almadık.” (Mustafa Koç-Türkiye Gazetesi; 20.03.2017, s. 16)

*   “Geçmiş, geleceğin malzemesidir.” (Cemil Meriç “r. aleyh”)

*  “Ruhsal, parasal, soyut, boyut, yaşam, eğilim/Ya bunlar Türkçe değil yahut ben Türk değilim! Oysa halis Türk benim, bunlar işgâlcilerim/ Allah Türk’e acısın, yalnız bunu dilerim…”, “Bu yurda her belâ içinden gelir/“Hep”leri, hep, hiçin hiçinden gelir.” (Necip Fâzıl Kısakürek “r. aleyh”-Çile)

* “Bugün birkaç yüz kelimelik uyduruk, sade suya tirit, canına okunmuş Türkçe ile köy olmaz, kasaba olmaz, medeniyet olmaz. Agop Martayan’ın uydurduğu arı ve duru Türkçe ile İslâmi eğitim olmaz; İslâmî kültür olmaz; İslâmî ilerleme olmaz.”  (Mehmed Şevket Eygi “r. aleyh”-Millî Gazete; 02.01.2014)

*    “Hiçbir Türk cumhuriyetinde: “Özgürlük, koşul, gereksinim, önlem, örneğin, gökçe yazın, yır, dize, doğa, okul, öğretmen, saptamak, neden… gibi kelimeler yoktur. Türk cumhuriyetlerinin Türkçelerinde sel-sal ekleri de kat’iyyen kullanılmamaktadır.”  (Yavuz Bülent Bâkiler-Türkiye Gazetesi)

*  “Lisan bir binâ ise, yapı taşı ‘kelime’/Herbir taş eksildikçe, dökülür lime lime!/Dîni, târihi seven, basiretli her kişi/Önem verir lisâna, hafife almaz işi/Asıl maksat dîne ve târihe saldırmaktır/Yazılmış eserleri, raflara kaldırmaktır.”,“Şiir; gönlün, aşk denilen muazzam, muazzez, müzeyyen, mükemmel, mümtaz, feyizli, faziletli ve edebli vasıflarıyla göz kamaştıran ve akl-ı selîmle müşterek, esrarlı albeniliğinin şahlanışıdır.” (M. Hâlistin Kukul-Uyanmak Zamanı)

*  “Allah, şiiri hak yolunda kullananlardan râzı olsun!” (Prof. Dr. Cevat Akşit-Millî Gazete; 27.04.2017, s. 9)              

*  “Dilimizin zenginliklerinin tamamını kucaklayan bir anlayışla Türkçemize sahip çıkacağız.”(CB-R. Tayyip Erdoğan)

 

S
aygıdeğer Okuyucularımız!..

“Türkiye Gazetesi”nin 19 Temmuz 2020 günlü nüshası 3’üncü sayfasında; “Sn. Halime Gürbüz”ün “Tüketim Çılgınlığı” başlıklı köşe yazısını okurken, birden bire (bâzı köşe yazısı ve haberleri okurken sarsıldığımız gibi) irkildik. Acaba yanlış mı okudum veya hatâlı bir dizgi mi var? Diye tekrar baştan aldık: “Huzura dayalı değil, hazza dayalı bir yaşam sürme anlayışı…”

“Allah!.. Allah!..” dedik içimizden. “Bunu;  şehîd bir babanın kızı, kimya tahsili yapmış, kelimeleri imbikten süzer gibi geç irmesi gereken, biri ‘Kod Adı Simli Pembe’, diğeri de ‘Görmedim Duymadım Gülüyorum’ olan iki kıymetli eseri millî kültürümüze kazandırmanın yanında, ‘Yılın Fıkra Yazarı’ olarak da seçilen ve ‘Gazetecilik Mesleği’nde ‘zirve’ yapan bir kimse, böyle bir ifadeyi nasıl kullanabilir?” diye kendi kendimize sorduk. Sonra da, biri geçen yıl diğeri de yıllar önce bu gazetemizde karşılaştığımız benzer iki hadise hâtırımıza geliverdi:

(M. Aybike S.” ve “F. T.”ye)

                “HAYÂT” DESEN NE OLUR? A “HEMŞEHRİM”, A “BACIM!..”

*“Ruhsal, parasal, sorun, amaç, yaşam, eğilim/Ya bunlar Türkçe değil, ya ben Türk değilim!..”

                                                                                                              N.F.Kısakürek

 

“Hayât” desen ne olur? A “Hemşehrim”, a “Bacım!..”;

“Agop Ağzı” hayâsız, “Ataç Ağzı” düşmandır;

“Öfkem” dağlardan “yuca”, nerde “Yûnus” kırbacım?..

“Düşman Atı”na binen, bin bir defa pişmandır;

Çıkıp gelsin “NFK”, “Bâkiler”e muhtacım!..

 

“Hayât” desen ne olur? “Ar-hayâ”nız nerdedir?

O “ar-hayâ” denen his, kaç “günâha” perdedir;

O “Ateist”, o “Kâfir”; şimdi malûm yerdedir!..

Çıkıp gelsin “NFK”, “Bâkiler”e muhtacım;

Şu “dil” var ya, şu “kalem”; “baştacı”dır, serdedir!..

 

“Hayât” desen ne olur? “Ar-hayâ” ebed kalsın;

“Müslümansın” öyle kal, “fitnebaz” hava alsın;

“Moiz” “Tekin Alp” olmuş, “Kemâl”-“Kamal”a dalsın!..

Çıkıp gelsin “NFK”, “Bâkiler”e muhtacım;

“Köprülü” “Önsöz” yazmış, “nâdân” nasibin alsın!..

 

“Hayât” desen ne olur? “Zerre” bir kaybın olmaz;

“Ar-hayân” sana kalır, “dilce” bir aybın olmaz;

“Ar-hayâ” gider ise, yeri “moda”yla dolmaz!..

Çıkıp gelsin “NFK”, “Bâkiler”e muhtacım;

“Söz Bayrağım” gönderde; “ebed”dir, asla solmaz!..

 

KAYIKÇ’Ali bu “bab”ta, çok “Kalemler” kırıldı;

“Ar-Hayâlı İnsanlar”, tâ “alnından” yarıldı;

“Agop-Ataç’çı Cephe”, “Ateizme” sarıldı!..

Çıkıp gelsin “Kadir Bey”, “Sebil”lere muhtacım;

“Hayât” desen ne olur? A “Hemşehrim”, a “Bacım!..”(*)

----------------------------------------------------

(*): www.bizimsamsun.net-09.05.2019

= = = * = = =

20.12.2015 tarihli “Denge Gazetesi”ndeki köşe yazımızda ise aynen şöyle demiştik:

“Türkiye Gazetesi”nin 5 Aralık 2015 Cumartesi günlü nüshası 1. sayfasından, “Dinamik Bir Yazar Daha” başlığı altında, gazetenin yayın kadrosuna dâhil edilen bir isimden, hele de pek çok şâir, yazar ve akademisyenin tanıtımından esirgenen bir ifade ile “Harika bir üslup… Estetik bir kalem… Olaylara ve insanlara kadın bakışı…” gibi cümlelerle de övülünce, baya meraklandık. Sayfayı çevirince de (M.N.)’un “Dik Duran Uzan Adam!..” başlıklı köşe yazısını dikkatle okuyama başladık.

Daha henüz üçüncü cümleye gelmiştik ki, bâzılarının “Arı Dil/Arı Türkçe” dediği; “Agop Martayan Dilaçar”ın, “N. Ataç”ın  “Uydurukça sözcükleri” ile karşılaşmaya, dahası “hanım bir yazar”ın, uydurukça olduğu kadar da “arsız ve hayâsız” olarak nitelenen “yaşam” ifadesi ile yazının,  dil kirliliğine uğratılmaya başlandığını görünce, canımız iyice sıkıldı.  Devamında, “Uydurukcacılar”ın “sözcük” dediği bu kelimenin sanki bir “matahmış gibi” defaatle tekrarlanması yanında “onur”, “devrim”, “kez”, “tüm”, “çelişki”, (sebep yerine:) “neden” gibi olanlarını da görünce, ardından da “hâl” yazılması icap etmesine rağmen (sebze-meyve pazarı demek olan “hal” kelimesinin iki yerde de yanlış yazıldığına şâhid olunca aklımıza, Üstâd Şâir ve Yazar rahmetli “N. Fâzıl” geldi. O’nun yukarıda, “serlevha” olarak aldığımız sözlerini hâtırlayıverdik. Hayret, bu Bayan Yazar da O’ndan bahsetmiyorlar mı? Şaşırmamak ne mümkün… Peki, adama demezler mi ki, “Peki, bu ne perhiz, bu ne lâhana turşusu?..” Geçelim… Sonra da gazetenin önceki “Genel Yayın Yönetmeni Nuh Albayrak”ın, rahmetli “Dr. Enver Ören”den bahsettiği yine yukarıda “serlevha” olarak sözünü yazdığımız makâlesi, ardından da Türkiye Gazetesi’nin yazı kadrosunu bâzı “Uydurukcacı Kalemler” ile doldurduğu hadisesi geliverdi.  Şimdiki “Genel Yayın Yönetmeni Sn Av. İsmail Kapan” Beyin de bu “Uydurukça Sözcükler” ile yazma işiyle aşinalığının yadırganmaması gerektiğini düşündük. O’nun da bir “Don Kişot Aydın(lar)…” başlıklı yazısı var ki (Bkz: 12.06.2012, s. 13), okuyunca hayretler içerisinde kalmıştık. Nasıl hayret etmeyelim ki?..  O da diğer bâzı yazarların zaman zaman düştüğü hatâya düşerek ve de aynı gazetede haftada iki gün (çoğu defa da, dil ve Türkçe üzerine) yazan, Üstâd Yavuz Bülent Bâkiler gibi bir şâhsiyeti sanki hiç mi hiç okumamışçasına; “siyasal”, “yaşam biçimleri”, “öngörmüş”, “sosyal”, “toplumsal”, “bilimsel” ve “kişisel” gibi “sel’li-sal’lı “Arı Dil/Uydurukça/Agop-Ataç’ça/Ecerufça” üretimi “sözcükleri” köşesine taşımış, diğer taraftan da “millî ve mânevî kültürümüze hasım” malûm isimlere (dolaylı da olsa) hizmet etmiş bulunmakta iken şimdi de bu Bayan Yazar (M. N.)ye, “Enver Baba İlkeleri”ni çiğnetmede bir beis görmemiştir…

Diyoruz ve önceki Yayın Yönetmenine haklı olarak yaptığımız sitemimizi,  bir kere daha tekrarlıyoruz…                                 Çünkü güzel Türkçemizin, milletimizin sözümona “Aydın Kesim”inin ağzında ve kaleminde “ayrılık tohumları” ekmesi, Agop Martayan Dilaçar (1895–1979) ile N. Ataç (1878–1957) isimli, biri; öğretmen-idareci ve Ankara Üniversitesi,  DTCF Öğretim Görevlisi “Gayrimüslim” bir vatandaşımız, diğeri ise, iftiharla “Ateist” olduğunu söyleyen Ulus Gazetesi yazarı, bu iki “Dil Devrimcisi”nin öncülük ve gayretli ile bugünkü noktaya gelmiş; başta TC kimlikli insanlarımız ile (Türkî değil) Türk Cumhuriyetlerindeki soydaşlarımız arasındaki gönül bağlarının ve kültür zincirlerinin kopmasına zemin hazırlamıştır…

 “Süleyman Nazif” merhûmun ifâdesiyle, “Türkçe,  milletimizin iskeleti” olmasına rağmen, bu akım sebebiyle vücut, âdeta kemik kanserine tutulmuş ve kaslarla sanki bağlarını koparmış bir durumuna düşmüş/düşürülmüştür…                                                                                                                                  Hadi diyelim “Yavuz Bülent Bâkiler” ile eski “İnsan ve Toplum” sayfasında,  şimdiki “Bizim Sayfa”da yer alan Türkçe ve millî kültür “Üstâdı Yazarlarımıza” bir derece “ayıp yapılıyor”sa da asıl utanılacak ve hâtıralarından hayâ edilecek kişiler; Türkiye Gazetemizin dünkü nüshalarına imzasını atmış “S. Ahmet Arvasî”, “Ahmet Kabaklı”, “Tarık Buğra”, “Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu”, “Prof. Dr. İsmet Miroğlu”, “Prof. Dr. Abdülkadir Karahan” ve “Ömer Öztürkmen” gibi rahmet-i Rahmân’a kavuşmuş kişiler değil midir?.. Ve, onların tercüman olduğu büyük Türk Milleti?..”

Diyoruz ve de bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile Siz Saygıdeğer Okuyucularımızı başbaşa bırakıyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…     * - * - * - * - * -

Eyvâh!.. Eyvâhlar olsun!.. İsmail Abi gitti; 

 Bir… İki… Üç’tü derken, koca Kapan da yitti;                                                                                       

 “Bâkiler Kalesi”ni, bugün O da terk etti;                                                                                             

 “Sosyal”, “siyasal” derken, “Yûnus Emre” sızladı;                                                                                      

 “Arı Dil” hastalığı, “Agop” geldi vızladı…

Eyvâh!.. Eyvâhlar olsun!.. “Türkiye” kara günde;                                                                                                                        “Agop-Ataç” zehiri, satır-satırda önde;                                                                                                                                                                                  “Yûnus Dili” sarmada, üstelik yemiş künde;                                                                                                                                                “Öngörü”, “toplumsal”la, “Necip Fâzıl” sızladı;                                                                                                                                          “Arı dil” hastalığı, “Ataç” geldi vızladı…

Eyvâh!.. Eyvâhlar olsun!.. “Köşe”ler zangırdıyor;                                                                                                                                  “Selçuk”, “Elibol” derken, “Kapan Abi” de diyor;                                                                                                                                                Şu “yaşam” kelimesi, ar-hayâ yok eyliyor;                                                                                                                                      “Bilimsel”, “kişisel”le, “Hacıemin” sızladı;                                                                                                                                                   “Karaoğlan Eceruf, Ulus”tan bak vızladı…

Eyvâh!.. Eyvâhlar olsun!.. “Fikirler” bulanıyor;                                                                                                                                                          “Kızılcık sol-ateizm”, etrafta dolanıyor;                                                                                                                                   “Uydurukça” yazanlar, kendin “aydın” sanıyor…                                                                                                                                           “Sel” ve “sal” takıları, “yağmur”laştı “sel” oldu;                                                                                                                                     “Kukul Hoca’m” bi üzgün, işte gözleri doldu;                                                                                                                                                                  Haklı elbet sormakta, “Sizlere de ne oldu?”;                                                                                                                                                                 KAYIKÇ’Ali söz değil, harf titredi-sızladı;                                                                                                                                                                                Sanma bal arısı bu, eşek cinsi vızladı…                                                                                                          = = = * = = =   Ve ardından da o“Eski Genel Yayın Yönetmeni”ne yazdığımız aşağıdaki mısralar ile kendilerine (Sn. İsmail Kapan Beye) de,  “Üstâdlar”dan aldığımız feyiz ve ilhâmla bir kere daha haykırıyor… ve ilâve eyliyoruz ki:

“43 yıl”da, “Bayrak” vardı, “İlke” var;

“Agop” gelip, kapısından dönerdi;

“43 yıl”da, söz dinlerdi kulaklar;

“Enver” gitti, “Baba”lık sona erdi;

“Uydurukça” zuhur etti, kim paklar?..

 

“43 yıl”da, “Bayrak” vardı, “İlke”li;

Yanı başı, Türk vatanı, ülkeli;

“Nuh” tufanı, esiverdi, besbelli;

 “Enver” gitti, “Baba”lık sona erdi;

“Deniz” geldi, Batıdan poyraz yeli…

 

“43 yıl”da, “bizi” yazdı, biz için;

Kıta gezdi, “huzur” verdi, bak niçin?

Yanlışım yok, dilersen, arşiv açın!..

“Enver” gitti, “Baba”lık sona erdi;

“Ecerufça” geliyor, durma-kaçın!..

 

“VİP Salonu”: Yeni çehre, simalar;

“Bu görüntü”, “43 yıl”ı tırmalar;

KAYIKÇ’Ali, avazın boş, kim tınlar?..

“Enver” gitti, “Baba”lık sona erdi;

“Bâkiler”in, gayri kulağı çınlar…

 

S
aygıdeğer Okuyucularımız!..

Şimdi, 5 yıl öncesinden bugünlere geliyor ve de “Kıymetli Hemşehri Bacımız M. Aybike Sinan”dan sonra “Halime Gürbüz Bacı”nın yukarıdaki cümlesi sebebiyle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile Siz Saygıdeğer Okuyucularımızı başbaşa bırakıyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…

= = = * = = =

Gitti en sonunda, “Halime” gitti;

Adına “Destanlar”, yazdığım “Kız”dı;

“Fıkra”da “Seçilmiş”, parlak “Yıldız”dı!..

“NFK’yı inkâr”, olacak iş mi?

Biz sandık”Agop’lar-Ataç’lar” bitti!..

 

“Üstâdlar” ne dedi, ya “Enver Abi”;

“Türkiye Gastesi” “Onlara” tâbi;

“M. Demirbaş” gitti, sallandı kapı!..

“NFK’yı inkâr”, olacak iş mi?

Kim verdi yutturdu, “Arı Dil” hapı?..

 

“Hacıeminoğlu-Yavuz Abi”ler;

“Seyit Ahmet” ile “Kabaklı” ne der?

“Satırlar” isyanda, bak “kelimeler!..”

“NFK’yı inkâr”, olacak iş mi?

“3. Sayfa”da, ayrılan bu yer!..

 

“Kadir Mısıroğlu: Bin Uydurma” var;

“Boykot” eyledi ki, yıllara uzar;

“Kukul Hoca’m” duysa, vallahi kızar!..

“NFK’yı inkâr”, olacak iş mi?

“Ar-hayâ” çatlatır, “edeb”e mezar!..

 

“HOH/3”te topladım, yıllarca yazdım;

“Dil ve Millî Kültür”, “düşmanı” sezdim;

“Üstâdlar” anlattı, ben “sırrı” çözdüm!..

“NFK’yı inkâr”, olacak iş mi?

“Şaşkınlara lâf”tan, inan ki bezdim!..

 

KAYIKÇ’Ali der ki, “Halime Bacı…

…’Tam İlmihâl’ var ya, bunun ilâcı…

…’Hüseyin Hilmi’dir, başların tacı!..”

“NFK’yı inkâr”, olacak iş mi?

“Uyduruk Seli”yle, “sol’a gidiş” mi?

---------------------------------------------------

İlginizi Çekebilir
Atakum Belediyesinden dolu dolu 19 Mayıs programı
Atakum Belediyesinden dolu dolu 19 Mayıs programı
Hep birlikte Türkiye Yüzyılı’nı bilimin gücüyle inşa edeceğiz!
Hep birlikte Türkiye Yüzyılı’nı bilimin gücüyle inşa edeceğiz!
MEB yaz tatiliyle ilgili iddialara son noktayı koydu
MEB yaz tatiliyle ilgili iddialara son noktayı koydu
75 dakika bile yeterli
75 dakika bile yeterli
Son Haberler
KURNAZ’DAN ESNAF ODALARINA ZİYARET
KURNAZ’DAN ESNAF ODALARINA ZİYARET
Atakum Belediyesinden dolu dolu 19 Mayıs programı
Atakum Belediyesinden dolu dolu 19 Mayıs programı
Gözleri Kıstıran Hastalık
Gözleri Kıstıran Hastalık
SAMAIR 11 AYDA 184 BİN 451 YOLCU TAŞIDI
SAMAIR 11 AYDA 184 BİN 451 YOLCU TAŞIDI
2003'E GÖRE YÜZDE 221'LİK ARTIŞ GERÇEKLEŞTİ
2003'E GÖRE YÜZDE 221'LİK ARTIŞ GERÇEKLEŞTİ
Çok Okunan Haberler
KADEF'te Şerif Korkmaz Dönemi Başladı
KADEF'te Şerif Korkmaz Dönemi Başladı
Kürek,
Kürek, "Millet iradesine sahip çıkıyor"
HAUNEDY YÖRESEL UĞRAK NOKTASI
HAUNEDY YÖRESEL UĞRAK NOKTASI
Yıldırım'dan Vali Zülkif Dağlı'ya Ziyaret
Yıldırım'dan Vali Zülkif Dağlı'ya Ziyaret

Ana Sayfa
GÜNDEM
SİYASET
SPOR
DÜNYA
EĞİTİM
EKONOMİ
TEKNOLOJİ
MAGAZİN
3. SAYFA
BİYOGRAFİ
FOTO GALERİ
KÜLTÜR SANAT
OTOMOBİL
SAĞLIK
SAMSUN HABERLERİ
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Video Galeri
Biyografiler
Yerel Haberler
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Karikatürler
Anketler
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
Namaz Vakitleri
  • DÜNYA
  • EĞİTİM
  • EKONOMİ
  • GÜNDEM
  • KÜLTÜR SANAT
  • MAGAZİN
  • SAĞLIK
  • SAMSUN HABERLERİ
  • SİYASET
  • SPOR
  • TEKNOLOJİ
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Üye Paneli
  • Yerel Haberler
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Karikatürler
  • Anketler
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler
  • Namaz Vakitleri

  • Rss
  • Sitene Ekle
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

Sitemizde bulunan yazı , video, fotoğraf ve haberlerin her hakkı saklıdır.
İzinsiz veya kaynak gösterilemeden kullanılamaz.