EY “CONİHOM-AB”MİZ(!), SANMAYIN BİZİ “KERİZ!..”ALİ KAYIKÇI DEREBAHÇELİ (“Malûmlar”a “Taşlama”, mısra-mısra haşlama): * “Suriye’de Kürtler, PKK ile Çatışıyor! Terör örgütü, Deyrizor’da Kürt-Türkmen-Arap savaşı çıkarmak istiyor. PKK’ya isyan eden Arap aşiretlerine Türkmenler ve Suriyeli Kürtler de destek verdi. PKK elebaşı Şahin Cilo’nun başına 50 bin dolar ödül konuldu…” (Türkiye Gzt; 06.09.2023, sy. 1, 12)* “Aşiretlerin İşgal Direnişi Sürüyor! Suriye’de terör örgütü PKK/YPG’nin işgali altındaki doğu ve kuzey bölgelerindeki Arap aşiretler, yıllardır kendilerini baskı altında tutan ve sistemetik zulüm uygulayan terör örgütüne karşı başlattığı direnişi ABD’ye rağmen sürdürüyor…” (Y. Akit Gzt; 06.09.2023, sy. 1, 13)* “…Suriye Demokratik Güçleri (SDG), gerçekte PKK’nın bölgedeki bir maskesidir. ABD de şimdiye kadar bölgede doğrudan PKK’ya destek veriyormuş görünmemek için YPG ve SDG’yı bir tür kara para aklama aracı olarak kullandı. Aynı zamanda bu örgütleri, IŞİD’e karşı savaş bahanesiyle PKK’nın bileğini güçlendirmenin ve ona silâh aktarmanın aracı olarak da değerlendirdi. (…)Bölgedeki aşiretlerin sopayı ellerine almaları üzerine SDG militanlarının kaçmak zorunda kalmaları, bölgedeki etnik ve dîni unsurların ortak bir gücü oldukları iddiasının ne kadar yalan olduğunu açığa çıkardı. Aşiretlerin söz konusu örgütün militanlarının üzerine gitmesi ve onların kontrol altında tuttukları bölgeleri ellerinden almaları, bu örgüte önemli miktarda yatırım yapan ve onu PKK’ya para, silâh ve teçhizat aktarmak için kanal olarak kullanan ABD’yi rahatsız etti…” (Ahmet Varol-Y. Akit Gzt; 07.09.2023, sy. 13) aygıdeğer Okuyucularımız!..“
Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Sn. Fuat Bol”, 6 Eylül 2023 günlü köşe yazısında “
ABD ile ‘Böyle dost düşman başına!’ diyebileceğimiz bir süreç yaşadık” diyerek hep “
kaybeden taraf”ta olduğumuzu hâtırlatarak aynen şunları söylemektedir:
“1946 seçimlerinden beri, demokrasi ile idare ediliyoruz diye boşuna avunmuşuz. 1940’lı yılların özellikle ikinci yarısında, İsmet İnönü’nün ABD ile yapmış olduğu ikili anlaşmalarla ve bilâhare NATO’ya girdişimizle birlikte âdeta ABD’nin uydusu olduk. Özellikle savunma ve güvenlik konularında, bizim hiçbir şey yapmamıza gerek yoktu. Zira lâzım olan ve olacak her şeyi ABD bize verecekti!ABD’ye öylesine körü körüne güvendik ve bel bağladık ki, geleceğimizi ipotek altına aldıracak Millî Eğitim’imizin müfredatını bile ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve ABD’li uzmanlara havale etmiştik. Kazın ayağının öyle olmadığını çok kısa sürede gördük ve hâlen daha da görmeye devam etmekteyiz. Bize her şeyi vereceğini vadeden ABD, bir şey vermediği gibi, bunları elde etmek için, yapmamızı da engelledi. Böyle yapmakla, açıkça şunu söyledi ve hatta ihtar etti: ‘Sen, bağımsız ve bağlantısız bir ülke değilsin, benim uydum olan bir ülkesin. Kendin silâh üretemezsin; benim veya NATO’nun verdiği silâhları da kullanamazsın!’Nitekim en lâzım olduğu yerde (Kıbrıs Barış Harekâtı’nda) kullandırtmadı. O gün bugündür terörle yaptığımız mücadelede de gerekli silâh ve mühimmatı vermedi, kendimiz yapmaya kalktığımızda ise, hem kendisi ambargo uyguladı ve hem de başkalarına ambargo koydurdu. Özetle; ABD ile ‘Böyle dost düşman başına!’ diyebileceğimiz bir süreç yaşadık ve yaşamaya devam etmekteyiz. Vesayet sargısından çıkmak isteyen başbakanların başlarına olmadık belâlar açıldı; kimi darağacında sallandırıldı (Menderes), kimi makamından alaşağı edildi (Demirel), kimisine de siyaset ve dünya dar edildi (Erbakan).Türkiye’nin kalkınması ve kalkınmış ülkeler arasında yerini alması için, ayağındaki bu prangalardan kurtulması şarttı. İşte Sayın Erdoğan, yirmi yılı aşkın iktidarında gözünü kararttı ve için için çalışarak sabırla koruğu helva yaptı. Aşılmaz denilen vesayet duvarından her gün bir taş alarak; Berlin Duvarı’ndan daha çetin olan seddi yıkıp geçti.Artık Türkiye kendi kararlarını ABD’ye sormadan alabiliyor. Artık Türkiye, ABD’ye danışmadan ve ondan müsaade almadan sınır ötesine gidip teröristleri inlerinde vurabiliyor. Artık Türkiye, ABD’ye ve hempalarına rağmen kendi silâh ve mühimmatını üretebiliyor. Artık Türkiye, ABD’nin desteğiyle sınırında kurulmak istenen terör devletçiğine hayır diyor ve ABD’ye rağmen kurulmasına müsaade etmiyor. Artık Türkiye, hakkını ve hukukunu kimseye çiğnetmiyor. Türkiye artık gerçek bağımsızlığına kavuşuyor.” aygıdeğer Okuyucularımız!..Bu “
yerinde ve güzel tespitler”e “
taze bir haber” ile birlikte “
güzel bir gelişme”yi de ilâve ettikten sonra “
Dışişleri Bakanımız Sn. H. Fidan’dan Batı’ya Suriye Mejası’na yer vermemek olmazdı”. Diyoruz ve de bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile
Sizleri başbaşa bırakalım istiyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…= = = (***) = = =
“Terör Örgütü, Sivilleri Hedef Alıyor: PKK/YPG, Deyr ez-Zor’da Arapları Göçe Zorluyor! Suriye’nin doğusundaki Deyrizor şehrinde terör örgütü PKK/YPG’nin baskısı altındaki Arap aşiretleri ile örgüt arasında 27 Ağustos’ta başlayan çatışmaların ardından PKK/YPG, Arap köylerindeki sivilleri hedef alarak bölge halkını göç ettiriyor…Arap aşiretlerin, terör örgütüne karşı başlattığı Deyr ez-Zor, Rakka ve Haseke şehirleri ile Halep’in Menbiç ilçesi kırsallarındaki operasyonlarda 27 Ağustos’tan bu yana toplam 33 köy, PKK/YPG işgalinden kurtarıldı.”***
“Dışişleri Bakanı Fidan’dan Batı’ya Suriye Mesajı: PKK’ya İsyan Daha Başlangıç. AB yetkilisi Varhelyi ile görüşen Bakan Fidan, terör örgütüne arka çıkan ülkeleri, ‘YPG terörünün meşru bir güçmüş gibi gösterilmesi son bulmalı. Olmazsa, (Deyrizor’da) gördüğümüz çatışmalar, sâdece bir başlangıç’ diye uyardı.Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun Komşuluk ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Oliver Varhelyi ile bakanlıktaki görüşmeninin ardından ortak basın toplantısında konuştu. Fidan, (…) Biz buradan tekrar sesleniyoruz, özellikle ABD’ye ve diğer ilgili devletlere: Bölgede özellikle Arapların YPG eliyle baskı altına alınması politikasına son verilmeli. YPG terörünün bölgede meşru bir güçmüş gibi gösterilmesi ve bunun bir baskı aracı hâline dönüştürülmesi artık bir son bulmalı. Yani bu son bulma eğer olmazsa (Deyrizor’da) bu gördüğümüz çatışmalar sadece bir başlangıç. Yani bölgemiz için daha tehlikeli senaryoların olmasını öngörmek kaçınılmaz. Biz hem sınır güvenliğimizle ilgili hem dost unsurlarımızın güvenliğiyle her türlü tedbiri alıyoruz. Orada bir sıkıntımız yok. Sadece oradaki çatışmaları şu anda yakından takip ediyoruz.” (Türkiye Gzt; 07.09.2023, sy. 1, 10)
= = = (***) = = =“PKK”yı “DEAŞ”ı, kurup-besleyenler Siz; “PYD”ymiş, “YPG”; “babası Siz ikiniz; “Para-silâh” verdiniz, “örgüt” oldu kininiz!..Ey “ConiHom-AB”miz(!), sanmayın bizi “keriz”;“Savaş”sa savaşırız, “barış” için “severiz!..” “Atom: Adamlık” değil, “nükleer”de “rakip” çok; “Uzakdoğu”dan kaçtın, “Ortadoğu”da var “kok”;“CHP”miz uyandı, değil eski “6 Ok!..”Ey “ConiHom-AB”miz(!), sanmayın bizi “keriz”;“Savaş”sa savaşırız, “barış” için “severiz!..” “$/Dolar”a da “rakip” var, gördük “1 $” kimde; “Kur’ân” yakan “piyonlar”, “Ateist”li bir “dinde”;“Eylül” de böyle geçer, “olan olur Ekim”de!..Ey “ConiHom-AB”miz(!), sanmayın bizi “keriz”;“Savaş”sa savaşırız, “barış” için “severiz!..” Şu “PKK/YPG”, “Deyr ez-Zor”da zorluyor; “Araplar göç etmeli”, yerli halkı horluyor; “Washington-Beyazsaray”, bölgeyi hep korluyor!..Ey “ConiHom-AB”miz(!), sanmayın bizi “keriz”;“Savaş”sa savaşırız, “barış” için “severiz!..” “Bakan Fidan” uyardı, “İsyan daha başlangıç……YPG meşru değil”, yerli olmadılar hiç……33 köy kurtuldu, teröristler hep mâfiş!..Ey “ConiHom-AB”miz(!), sanmayın bizi “keriz”;“Savaş”sa savaşırız, “barış” için “severiz!..” “Düşman başına dost” ol, bize “Şeytândan ırak”;“Fulbright” ile yapıştın, yakamızı bi bırak; “Suriye”miz olmasın, bir “Afganistan-Irak!..”Ey “ConiHom-AB”miz(!), sanmayın bizi “keriz”;“Savaş”sa savaşırız, “barış” için “severiz!..” KAYIKÇ’Ali diyor ki, “Menderes ve Demirel……Erbakan’ı kim itti, CIA güdümlü bir el……Vesayet duvarları, yıkılması ne güzel!..”Ey “ConiHom-AB”miz(!), sanmayın bizi “keriz”;“Savaş”sa savaşırız, “barış” için “severiz!..”