“ENVER ABİ” NE DEDİ, SEN NELER GEVELERSİN?../3 « Samsun Haber | Samsun Son Dakika Haberler

SAMGİAD Matematik Okulu’nda 23 Nisan Etkinliği

EĞİTİM, GÜNDEM, SİYASET, Yerel haber

İLKADIMLI ÖĞRENCİLERDEN ATIK PİL TOPLAMA PROJESİNE DESTEK

EĞİTİM, EKONOMİ, GÜNDEM, SİYASET, TEKNOLOJİ, Yerel haber

“Yeni Çağın Odak Noktası Akıllı Ulaşım Sistemleri”

EKONOMİ, GÜNDEM, OTOMOBİL, SİYASET, TEKNOLOJİ, YEREL HABERLER

1991 MEZUNLARI SINIFLARINDA BULUŞTU

EĞİTİM, GÜNDEM, SİYASET

“ENVER ABİ” NE DEDİ, SEN NELER GEVELERSİN?../3

“ENVER ABİ” NE DEDİ, SEN NELER GEVELERSİN?../3

                                                                                                                      (“Agop-Ataç’çı” bâzılarına “taşlama”, dil üzerinden “haşlama”)

DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI

S

aygıdeğer Okuyucularımız!..

Bilindiği üzere; iki gün önce başladığımız bu seri yazımıza, 2017 yılı Aralık ayı içerisinde, bir haftalık bir süre zarfında yaşadığımız ve bizi oldukça üzen birkaç hadiseyi Sizlerle paylaşmak isteği ile başlamış ve yaklaşık “40 yıllık bir süre” zarfında; kâh bizzat “içinde” olduğumuz, kâh “abonesi/okuyucusu” olarak destek verdiğimiz, ülkemizin çok önemli “yazılı basın-yayın” kuruluşlarından biri olan “Türkiye Gazetesi”nin 13 Aralık günlü nüshası 5’inci sayfasında, bu gazetenin bağlı bulunduğu “Holding”in bir başka kuruluşu olan “İhlas Pazarlama”nın “PREMİER” başlığı altında tanıttığı 12 çeşit ürünü için kullandığı bir ifade var ki; âdeta rahmetli “Hüseyin Hilmi Işık Efendi” ile rahmetli “Enver Abileri”ne de, “Necip Fâzıl Üstâdları”na da, dünün bu gazetenin başyazarı ve yazarı olmuş fikir sâhibi onlarca şahsiyetine de, (say sayabildiğin kadar önder kimselerin din-dil ve millî kültür anlayışlarına da) âdeta karşı çıkarcasına (onları bir kalemde inkâr edercesine) bir tavır ve hitabet ile kaleme alınmış bir tanıtım/pazarlama ifadesi üzerinde durmuştuk. Malûmları olduğu gibi bu ibarede aynen şöyle denilmekte idi: “Yaşamınıza Değer Katan PREMIER Ürünleri İhlas Pazarlama Güvencesiyle Türkiye’nin Her Yerinde!”

Buna, bu gazetenin geçmiş yıllarda yazar kadrosuna katılmış bâzı kişilerden de alıntılar yaparak tenkîdlerimizi yöneltmiş, ardından da bir başka yayın organını(Millî Gazete)yi de mevzuumuza dâhil etmiş idik. Ardından da sözü, bu meseleler hakkındaki hislerimizi dillendirmek için kaleme aldığımız yeni destan-şiirlerimizle Sizleri başbaşa bırakacağımızı vurgulamıştık ki, şimdi bu noktaya gelmiş bulunuyoruz… Kalbî sevgi ve saygılarımızla…

= = =  ( 1 )  = = =

“Düşmanı bilmeden”, yazıp-konuşma;

Önce “bunu öğren”, sonra da konuş;

“Desinlerle olmaz”, öyle okumuş!..

“Üstâd” huzurunda, başlar “duruşma”;

“Arı Dilciler” kim, ince dokunuş!.

 

“Neye hizmet” için, ortaya çıkmış?

“Kimin emri” ile, neleri yıkmış?

“Kimlerin ağzının, içine bakmış?!..”

Önce “bunu öğren”, sonra da konuş;

Ve “kim-kimden zelil”, daha salakmış?!..

 

“Makam-mevki” için, “takla atanlar”;

“Göze girmek” için, “adam satanlar”;

“Taştan katı kalbli”, “taş çatlatanlar!..”

Önce “bunu öğren”, sonra da konuş;

“Vakıf Malı” ile, “keyif çatanlar!..”

 

“Gizli ve aşikâr”, “Din Düşmanı” kim?

“Hilâfetsiz” nasıl, başladı yıkım?

“29” derler, “O Şanlı Ekim!..”

Önce “bunu öğren”, sonra da konuş;

“Ankara” nerede, ne yana çekim?!..

 

“Arabî-Farisî”, “düşmanlığı” ne?

“Saldırılar niçin, olmuş dînine?

“Neden “idâm oldu, o Şalcı Nine?!..”

Önce “bunu öğren”, sonra da konuş;

“Zulümler-sürgünler”, “Menemen”ine!..

 

“Düşmanı bilmeden”, yazıp-konuşma;

Önce “bunu öğren”, sonra da konuş;

“Desinlerle olmaz”, öyle okumuş!..

“Üstâd” huzurunda, başlar “duruşma”;

“Büyük Doğu” hâkim, önce dokunuş!..

                = = =  ( 2 )  = = =

“Sen Öğretmensin” ammâ, “Agop kâfir” bilmezsin;

“Ataç” bir “Dilci” imiş, “Ateist” diyemezsin;

“Türk Çocuğu düşmanın”, şudur “söyleyemezsin!..”

“Fulbrigh”(*) bağlamış seni, “karartır hep enseni”;

Adı “Milli Eğitim”, “Millî eyleyemezsin!..”

 

“Lozan’ın Gizlisi”nde, bir “Protokol” vardır;

“Haim Naum” güdümlü, “atılmış imzalardır”;

“Şeriat Yasağı” ne, bu “İslâm’a zarardır!..”

“Fulbrigh”(*) bağlamış seni, “karartır hep enseni”;

“Laik Din Düşmanları”, “Satılmış bir zağardır!..”

 

“Dinde Reformcular”, “içte-dışta” sürüyle;

“FETÖ” ile kandırır, “Light İslâm” der biriyle;

“Vehhâbî”si, “Şiâ”sı, alnındaki kiriyle!..

“Fulbrigh”(*) bağlamış seni, “karartır hep enseni”;

“Sınav-sınav” üstüne, “deneyin her türüyle!..”

 

Şu “Uyduruk Sözcükler”, “Uydu Adamlar” lâfı;

Bu “hainlerin” hepsi, “Ladini”nin tarafı;

Sözde “Arı Dilciler”, cümlesi “Bâtıl safı!..”

“Fulbrigh”(*) bağlamış seni, “karartır hep enseni”;

“Gâye”, “hayât” sevmezler; “sözcük” sanki “Sin-Kaf’ı!..”

 

“Sen Öğretmensin” ammâ, “Agop-Ataç” bilmezsen;

“Türk Çocuğu/Evlâdım”, “şunlar düşman” demezsen;

“Milli/Kumlu Eğitim”, “Millî ol!” söylemezsen!..

“Fulbrigh”(*) bağlamış seni, “karartır hep enseni”;

“PİSA”de hep döküldük, bunu “dert” eylemezsen!..

 

KAYIKÇ’Ali “dokundur”, “kalem-kâğıt ok’undur”;

“Washington” sallar bizi, “Brüksel” de “yok’undur”;

“İstikbal” çalışmada, “söz ve zekât tok’undur!..”

“Bâtıla bağlanmak” yok, “karartma” hiç enseni;

“Aziz” olmak var iken, “zelil etme sen seni!..”

                = = =  ( 3 )  = = =

“Necip Fâzıl”a sen, “düşman” değilsen;

“Agop”a bu sevgin, hayranlık nedir?!..

“Bâkiler” yolunda, kalmak istersen;

“Ataç’ın diline”, kimler teşnedir?

Bir “araştır”, bir “bak”; “dînî seversen!..”

 

“Dînin Temeli”nde, önce “söz” vardır;

“Îmân-inanç” işi, kalbî bir “köz” vardır;

“Kelime’-şehâdet”, özden “öz” vardır!..

 Bir “araştır”, bir “bak”; “dînî seversen;

Kimler aynı safta, sanki zağardır!..

 

Neden “kelime”ye, düşmanlar toptan?

Nedendir “sözcük”ler, “uydurur” yoktan?

“Kubur Böcekleri”, “eseri” b…ktan!..

Bir “araştır”, bir “bak”; “dînî seversen;

Doğru-yanlış belli, yıllar var çoktan!..

 

“Para” kazan elbet, ticaret haktır;

Kulvarda rekabet, hep olacaktır;

Müslüman dilde de, öz kalacaktır!..

Bir “araştır”, bir “bak”; “dînî seversen;

“Doğru”yu “mazi”de, hep bulacaktır!..

 

“Ati”nin temeli, “mazi” olmazsa;

“Ati-mazi” bağı, sağlam kalmazsa;

“Torun-Dede”sini, orda bulmazsa!..

Bir “araştır”, bir “bak”; “dînî seversen;

“Kâfir”le “ateist”, yere çalmazsa!..

 

O’nun şapkasını, giyerse başa;

O’nun dili ile, yalvarsa hâşâ;

“Agop-Ataç” sanki, bir kızıl maşa!..

Bir “araştır”, bir “bak”; “dînî seversen;

“Lozan”da başladı, malûm kargaşa!..

 

“Gizli Protokol”, gözünü açsın;

“Üstâd’ı seversen”, başlara taçsın;

“Şefaat-himmet”e,  elbet muhtaçsın!..

Bir “araştır”, bir “bak”; “dînî seversen;

Sen “kararlı dur ki”, “şeytânlar” kaçsın!..

 

“Örnek” arıyorsan, “sağ’a gel sağa”;

“Necip Fâzıl” işte, “benziyor dağa”;

“Nâzım… Nâzım..” diyen, düşer batağa!..

Bir “araştır”, bir “bak”; “dînî seversen;

Onca “solak” var ki, “düşmüşler ağa!..”

 

“Çağdaş-İlerici”, “Aydınlar” sözde;

“Akademik unvan”, sorarsan gözde;

Yarını karanlık, korkarız közde!..

Bir “araştır”, bir “bak”; “dînî seversen;

Kim “fezayı aşmış, kimler güvezde?!..

 

KAYIKÇ’Ali der ki, “Gözün aç gözün…”

“Yarın Hak Divan’da, ak olsun yüzün”;

“Baharda ekmişsen, hasat var güzün!..”

Bir “araştır”, bir “bak”; “dînî seversen;

“Bilirim doğrudur, muhakkak öz’ün!..”                         (Devam edecek)