DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI “ÇAY AL”MAM, “DERE AL”MAM; “KANAL İSTANBUL” İSTERİM!..(“Şiveye mugayeret”çileri haşlama, mısra-mısra “Taşlama”:)* “Taşlama/Mizah: Bir kimseyi yermek, kötülemek, ya da toplumun bozuk yönlerini iğneleyici bir dille tenkit için yazılan koşmalara verilen isim. Gerçeğin güldürücü yanlarını ortaya koyan sanat türü; kara mizah: Buruk bir dille, bâzen de umutsuzlukla dünyadaki saçmalıklarını belirten mizah. ” (
Sözlük)aygıdeğer Okuyucularımız!..Bilindiği üzere; dilimize âdeta çöreklenmiş birkaç büyük tehlike vardır. Bunlardan biri “
Sosyal Medya Dili/Bozuk Türkçe/Uçuk Türkçe” iken diğer ikisi de “
Galat-ı Meşhur” ile “
Şiveye Mugayeret”tir.Sn.
Cumhurbaşkanı’mız şu mahût “
Sosyal Medya Dili”ndeki bozuklukları çokça dillendirdiği için biz bu makâle/şiir çalışmamızda (daha önce defaatle de “
galat-ı meşhur”u inceleyip ret ettiğimiz için, sonuncu mevzu üzerinde duracak ve) “
Şiveye Mugayeret”i işleyeceğiz.Efendim; “
Tercüman Gazetesi Türk Edebiyatı Ansiklopedisi”nde (İstanbul, 1985, s. 374) belirtildiği ve özel bir madde hâlinde mevzubahis yapıldığı üzere, bu husus çok büyük bir önem arz etmektedir. Öyle ki bunlar; dili genel kuralları dışında kullanmaktan doğan veya dili iyi bilmemekten, çoğunlukla da yabancı dillerdeki bâzı kullanış şekillerinin Türkçemizin özelliklerini layıkıyla göz önüne almamaktan kaynaklanan, tercüme/çeviri/mütercim hatâlarının bir “matahmış” gibi benimsenmesinden meydana gelmiş bir acayip/ucûbe ifâde tarzlarıdır. Hatta yer yer kaba ve argo kelimelerdir: Telefona cevaben, “
Ben sizi sonra ararım/haberdar ederim/Ben size sonra arz ederim” gibi söylemek varken, ne demektir şu “Ben size dönerim” demek?..Geçiyoruz!.. Gelelim şu “
çay içmek, ilâç içmek, banyo yapmak…” yerine kullanılan “
Uzaylı Dili” gibi “yamuk ifâdelere…”:Hani “Çay alır mısın/mısınız?” diye soranlara bâzen insanın, “Olur. Kaç tır istersiniz? Rize çayı mı, Seylan çayı mı olsun?” diye soracağı, ardından da “
Söz Kantarcısı Eğitimci-Şâir ve Yazar M. Hâlistin Kukul”a varıp bir güzel “
şikâyet” edesi geliyor.Diyoruz ve de bu his ve düşüncelerle kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile
Sizleri başbaşa bırakıyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = (***) = = = “Çay al”mam, “dere” almam; “Kanal İstanbul” derim; “İlâç al” diyenlere, “Eczacı”yı söylerim; “Banyo almak” lâfına, ben “kredi” isterim!..“Şiveye mugayeret”, bir başka “meşhur galat”;Ne “gusül” var, ne “abdest”; nasıl kılına “salât?..” “Çay iç”meler var iken, bu neme bir “dil”miş;“Frenkçe”den tercüme, sanki yaban “el” imiş; “İlâç iç” desen n’olur, böylesi “güzel” imiş!..“Şiveye mugayeret”, bir başka “meşhur galat”;“Banyo” değil “ev al” de, çal-oyna bir de “balad!..” “Sosyal Medya” vurmakta, bir de “…mugayeret” var; “Türkçe öğrenem” diyen, “şaşkaloz”ca bocalar; “Eline… ve diline”, sahip çıksın “Hocalar!..”“Şiveye mugayeret”, bir başka “meşhur galat”;“İstanbul Ağzı” varken, bu sanki “Fener-Balat!..” KAYIKÇ’Ali yaz-söyle, “galat-ı meşhur”u yık; “Şiveye mugayeret”, bunda da var yüze çık; Kayıkçısın bilirsin, siye-siye çek açık!..“Kukul Hoca”ya duyur, yapsın dilde imalât; Madrabazlar çıkmakta, “kondu” üstüne de kat!..