DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI BU “HAŞARAT”, BU “VELED”; “KES” DİYOR “BANA BİLET!..” (“İsrail” adlı “Terör Devleti” Haşarat”a bir“Taşlama”, mısra-mısra haşlama): * “Ey îmân edenler!.. Sizden olmayanları dost edinmeyin!.. Sizi şaşırtmakta kusur etmezler, işlerinizin sarpa sarmasını arzu ederler. Görmüyor musunuz buğzları ağızlarından taşmakta… Sînelerinde gizledikleri ise daha büyüktür.”(Kur’ân-ı Kerîm; Âl-i İmrân Sûresi, âyet 118’den)
* “Ey “imân edenler!.. Yahudiler ile Hıristiyanları dost edinmeyin!.. Onlar ancak birbirlerinin dostlarıdırlar…” (Kur’ân-ı Kerîm; Mâide Sûresi, âyet 51’den)
* ”Biz Mûsâ’ya kitâb verdik” (Kur’ân-ı Kerîm; İsrâ Sûresi, âyet 2)
* ”Biz, Mûsâ için Tevrât’ın levhalarında, mev’izaya (nasîhatlere
) ve din hükümlerinin açıklamasına ait her şeyi yazdık.”(Kur’ân-ı Kerîm; A’raf Sûresi, âyet 145)
* “Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahûdîler ve ne de Hıristiyanlar, asla senden râzı olmazlar...” (Kur’ân-ı Kerîm; Bakara Sûresi, âyet 120’den)
* “İsrâiloğulları kendi yazdıkları din kitabına uydular. Mûsa aleyhisselâmın Tevrât’ını terk ettiler.” (Hz. Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem”)*”
Allahü teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm’de, Mâide Sûresinin seksenikinci âyetinde
, (İslâmiyet’in en büyük düşmanı, Yahûdîler ve müşriklerdir) buyurdu. İslâmiyet’i içerden yıkmak için, ilk fitneyi çıkaran
Yahûdî, Yemenli Abdullah bin Sebe’dir. Hakîkî Müslüman olan
“Ehl-i Sünnet”e karşı,
“Şiî” fırkasını kurdu
. Her asırda, Şiî âlimi olarak ortaya çıkan “
Yahûdîler”, bu fırkayı kuvvetlendirdiler.
“Îsâ aleyhisselâm” semâya çıkarıldıktan sonra, “
bozuk İncîller” yazılınca, Hıristiyanların çoğu
“Müşrik” oldu. Müşrik olmayanlar da,
“Muhammed aleyhisselâma” inanmadıkları için
“Kâfir” oldular.”
(İngiliz Câsûsunun İtirâfları ve İngilizlerin İslâm Düşmanlığı-M. Sıddîk Gümüş-Hakîkat Ltd Şti Yy. İst. 1995, s. 3’den)*
“Bize muhalefet eden devletlere komşuları tarafından harp açtırabilecek durumda olmalıyız. Eğer bu komşu devletler de bize karşı birleşirlerse, bir dünya savaşı çıkarmalıyız.”, “Yahûdî olmayanlarla düşünce ve mantık bakımından aramızda büyük fark görülür. Bunun sırrı onlara nispetle daha üstün ve seçilmiş bir ırk olarak vasıflandırılmamızda yatar. Yahûdî olmayanlar hayvanlar gibi, sâdece sevki tabi ile hareket ederler. Tetkik ederler, fakat ileriyi göremezler. Maddi şeylerden başka hiçbir şey icât edemezler. İşte bundan da çok açık olarak görülüyor ki, dünyaya yol gösterme ve idare işini, tabiat bize nasip etmiştir.” (Yahûdî Protokolleri, 7 ve 14. Protokol)* “Yahûdilerin ‘üstün ırk’ öğretileri, Allah’ı dahî kendileri karşısında boyun eğebilecek bir varlık olarak düşünmelerine sebep olmuştur. Tekvin bölümündeki ‘Ve dedi; artık sana Yakûb değil, İsrail denilecek; çünkü Allah ile uğraşıp yendin’ ifâdesi, bunun delilidir. İnsanlara yenilen bir varlık, tabii ki Allah olamaz. Bu hahamların kendi ateizmlerini Tevrat’a sokmak için uydurdukları bir kıssadır. (Muharref) Tevrât’ta görünen bu gerçek, Yahûdilerin kendilerini, hem diğer kavimlerden, hem de Allah’tan bile üstün gördükleridir.” (Prof. Dr. Necmettin Erbakan “r. aleyh
”-Davam; Millî Gazete Yy. Ankara-2013, s. 89’dan)* “Hz. Yakûb’un üçüncü hanımından doğan dördüncü oğlunun lâkabı Yahûda’dır. Bu lâkap ona, Hz. Yûsuf’un kuyuya atılması fikrini ortaya atmış olması sebebi ile verilmiştir. Onun soyundan gelen Yahûda boyu, 12 İsrail boyu içerisinde en çok irtidâd eden (
dînden dönen), en çok ihânet eden, en çok sapan ve saptıran ve en çok Peygamber öldüren boydur. Hz. Süleyman’ın ölümünden sonra kurduğu adalet devletini parçalayan yine ‘Yahûda Boyu’dur.” (
Nuri Başar-Küresel Musibet Siyonizm; MGV Yy. Ankara 2013, s. 15’den)
*Tevrât: Mûsâ aleyhisselâma Allahü teâlâ tarafından gönderilen semâvî, ilâhî kitap
. *Talmûd: Yahûdîlerin Tevrât’tan sonra mukaddes kabul ettikleri, sözlü emirlerin toplandığı Mişnâ ve Gamâra olmak üzere iki kısımdan ibâret olan kitap
. * “Dünyâmızı sorma; hem yeter, hem yetmez/Alçakları var, tartmaya dirhem yetmez!..” (
Â. Nihat Asya “r. aleyh
”-Rubâiyyât/2)
aygıdeğer Okuyucularımız!..Bilindiği üzere; Ramazân-ı Şerîf’in 25’ine tesadüf eden 7 Mayıs Cuma günü,
“Terör Devleti İsrail” tarafından, 1967 yılından beri işgal altında tuttuğu “
Filistin”in “
Doğu Kudüs’ün Eski Şehir Bölgesinde Mescid-i Aksâdaki Kıble Mescidi”nde namâz kılan cemaâte ve “
Şeyh el-Cerrah Mahallesinde bulunan Müslümanlara” karşı plânlı bir saldırıda bulunulmuş ve 200’den fazla kişiyi yaralamış, 100’den fazlasını da tutuklanmıştır.
Peygamberimiz Efendimizin yukarıya aldığımız hadîs-i şerîfleri ile haber verdikleri gibi, tamamı “
kırk cüz” olan ve “
Her cüzde bin sûre, her sûrede bin âyeti” bulunan (B
kz: Türkiye Gzt. Dînî Terimler Sözlüğü, C. 2, s. 265)
Tevrât’ı tahrîf edip (değiştiren)
İsrailliler, Hz. Mûsâ aleyhisselâmdan sonra kendilerine nasîhat için gönderilen peygamberlerin çoğunu da şehîd etmişler,
Tevrât’ın içine de birçok yabancı yazılar ilâvesinde bulunmuşlardır. Bunların
Mûsâ aleyhisselâma nâzil olan, inen hakîkî
Tevrât ile bir alâkası yoktur.Bugünkü “
Tevrât” (Ahd-i/Eski Atik), Mûsâ aleyhisselâmdan birkaç asır sonra yaşayan beş haham tarafından kaleme alınmış ve
Azrâ adındaki haham bunları tek tek toplamak suretiyle tek nüsha hâline getirmiştir. Günümüzde de bunun
Yahûdî ve
Protestanlarca kabul edilen
İbranice, Katolik ve
Ortodokslarca benimsenen Yunanca ve Sâmirî dilinde yazılan olmak üzere üç farklı metni vardır ve aralarında da birçok tezatlar mevcuttur. (
Fazla bilgi için bkz: Harputlu İshak Efendi-Diyâ-ül-kulûb “Cevâb Veremedi”); Hakikat Ltd Şti Yy. İst. 1995, s. 327-333)Bu
Muharref (bozulmuş, tahrip edilmiş)
Tevrâtlar’da yazılanları da yeterli bulmayan
Yahûdîler; Mûsâ aleyhisselâmın
Tûr-i Sinâ’da (Tur Dağı’nda)
Allahü teâlâdan işittiklerini
Hârûn’a, Yûşa ve
El-Ye’âzâr’a (aleyhisselâm) bildirmiş, bunlar da sonra gelen peygamberlere ve nihayet mukaddes
Yehûda’ya bildirmişler, bu da M.S. 2. asırda bunları 40 senede bir kitap hâline getirmiş imiş, bu kitâba da
“Mişnâ” denilmiş. M.S. 3. asırda
Kudüs’te ve 6. asırda da
Bâbil’de
Mişnâ’ya birer şerh yazılmış, bu şerhlere de “
Gamâra” denilmiştir. İki
Gamâra’dan birini
Mişnâ ile bir kitap hâline getirip bu kitâba da
“Talmûd” demişler
. Kudüs Gamâra’sından gelene
Kudüs Talmûdu, Bâbil Gamâra’sından gelene de
Bâbil Talmûdu adını vermişler imiş. Şimdiki
Mûsevî/İsrailliler de bunlara inanmakta imiş…Bütün bu bilgileri, şunun için yazmak lüzumunu hissettik:
Yahûdîler, Talmûd’a inanmayan, onu kabul etmeyeni
Yahûdî saymazlar da onun için. (
Fazla bilgi için bkz: A.g.e.: “Cevâb Veremedi” ve “Dînî Terimler Sözlüğü”)Bölmeyi-parçalamayı, kendilerinden olmayanın malını-mülkünü almayı, ırzına geçmeyi, canlarına kast etmeyi… âdeta prensip edinmiş
İsrailliler için sözümona kutsal olan bu kitaplarında bakınız neler buyruluyor(!):
- “ Yahûdî olmayan kimselerin kanını akıtmak, Allah’a kurban takdim etmektir. - Yahûdîlik maksat ve gâyesi için işlenen bütün günâhlar, gizli olmak şartı ile mubâhtır. - Yalnız Yahûdî olanlara insan gözü ile bakılır. Yahûdî olmayanlar birer hayvandır. - Allah dünyânın bütün servetini sâdece Yahûdîlere tahsis etmiştir. - ‘Hırsızlık etmeyiniz’ emri, sâdece Yahûdîler içindir. Diğer milletlerin canları ve malları helâldir. - Yahûdî olmayanların ırzı, nâmûsu helâldir. ‘Zinâ etmeyeceksin’ emri, Yahûdîler içindir. - Yahûdî olmayanın malını çalan ve işini elinden alan bir Yahûdî, iyi bir iş yapmıştır. - Mesîh, Yahûdî olmayanları, harp arabalarının tekerlekleri altında ezecektir. Büyük harp olacak ve insanların üçte ikisi ölecektir. Yahûdîler galip olacak, mağlup olanların silâhlarını 7 sene yakacak olarak kullanacaklardır. Bütün milletlerin hazîneleri Yahûdîlerin eline geçecek, Yahûdîler çok zenginleşecekler. Hıristiyanlar yok edilince, diğer milletlerin gözleri açılacak, onlar da Yahûdî olacaklar. Böylece Yahûdîler, dünyâya hâkim olacak, dünyânın hiçbir yerinde Yahûdî olmayan kimse kalmayacaktır.” Bütün bu saçma-sapan îtikâd ve düşüncelerinin bir tezahürü olarak namâz kılan Müslümanlara saldırmaktan ve direnenleri gözaltına aldırmaktan zerre kadar hicâb duymayan ve “
BM Güvenlik Konseyi”nin kararlarına uymamayı âdeta bir alışkanlık hâline getiren bu “
Haşarat Terör Devleti/İsrail” için kaleme aldığımız aşağıdaki mısralarımız ile
Siz Saygıdeğer Okuyucularımızı başbaşa bırakalım istiyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = (***) = = = =“2 Dayı”ya birden, “sırtını dayadı” ya; “Ferman” okuyor “ferman”, dünyâya bu “Şer Veled”;“Aksa”da “kan” döküyor, “Batı” kör bu “Ayı”ya!..Bu “Haşarat”, bu “Veled: “Kes” diyor “bana bilet”;“‘5 bin-10 bin’ az gelir, takılma sen sayıya!.. “Kanım terör kaynıyor, canım terör oynuyor”;Böyle diyor bu “Veled”, “BM” sağır duymuyor; “Washington” ve “Londra”mız(!), O’nu yere koymuyor!..“Ferman” okuyor “ferman”, dünyâya bu “Şer Veled”;“RTE: One minute” dedi, “Saat” buna uymuyor!.. “‘Ramazân’mış ‘teravih’; ‘kutsal-mutsal’ tanımam”;“‘Müslüman’a düşmanım, olsa bile o ‘imâm’”;“‘İnanç’ varsa ‘Siyonizm’, sökmez gayrı bir ‘imân’!..”“Ferman” okuyor “ferman”, dünyâya bu “Şer Veled”;“70 küsür yıl” oldu, akıp-geçiyor zaman!.. “Filistin” küçülürken, yıldan-yıla büyüdü; “Büyüdükçe” bi azdı, “Komşular”a yürüdü;“2 Dayı” peşinde, onları da sürüdü!..“Ferman” okuyor “ferman”, dünyâya bu “Şer Veled”;“Arz-ı Mev’ud” tutturmuş, “gözünü kan” bürüdü!.. “Suriye”den “Irak”tan, “kanlı eli” hiç çıkmaz; “Mısır” bi “şamar” yemiş, “ince işler”den çakmaz; “NATO: Bostan Korkuluk”; “ne kokar, ne de akmaz!..”“Ferman” okuyor “ferman”, dünyâya bu “Şer Veled”;“İTT”yi sorarsan, O “yara”ya pek bakmaz!.. Bu “Haşarat”, bu “Veled”; “Kes” diyor “bana bilet”;“Korona” gitti-gider, bu “Siyon” daim illet; “Dünyâ” huzur bulamaz, “Kudüs” mazlum bir beled!..“Ferman” okuyor “ferman”, dünyâya bu “Şer Veled”;KAYIKÇ’Ali “Kahhar”a, “Arz-ı hâl” yaz ve ilet!..