DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI DİB Prof. Dr. Sn. ALİ ERBAŞ HOCAMIZA BİR SUÂLİMİZ VAR: BİR TANE “NFK”NIZ, NEDEN-NİÇİN YOK ACEP?.. aygıdeğer Okuyucularımız!..15 Mart 2019 tarihinde,
“Diyanet İşleri Başkanımız Muhterem Ali Erbaş Hocamıza” bir mektup göndererek “
Hutbe ve vaazlardaki anlatım lisanı” hakkındaki tespit ve düşüncelerimizi yazmış ve mevzu hakkında müspet icraatlarını talep eylemiş idik.Buna bir cevap alamadığımız gibi, aradan geçen bunca zamana rağmen, icraatta da sevindirici gelişmelere maalesef şâhid olamadık.Söz konusu mektup ile birlikte bu hususta kaleme alınmış iki ayrı yazımızı da kamuoyu huzurunda bilgilerine bir kere daha sunalım ve haklı tenkîdlerimizi bu defa (yukarıdaki başlık altında kaleme aldığımız) bir hiciv şiirimiz ile tekrarlayalım istiyoruz…Kalbî sevgi ve saygılarımızla…= = = * = = =
Konu: Hutbe ve vaazlardaki anlatım lisanı hkk. Samsun, 15.03.2019 Sn. Prof. Dr. ALİ ERBAŞ DİYANET İŞLERİ BAŞKANI/ANKARA Bismuhû sübhânehû, esselâmü aleyküm rahmetullahî ve berekatüh, ebeden ve daimen!Pek Muhterem Hocamız, Kıymetli Başkanımız!.. Efendim; Zaman zaman “… Haftası” vesilesiyle “Hutbe Hazırlama Heyeti”nce hazırlanıp İl/İlçe Müftülüklerine de gönderildiği ve buradan da Câmi İmamlarına ulaştırıldığı anlaşılan bâzı hutbe metinlerinde ve vazifeli hoca efendilerin “vaaz” kürsülerinde, “Diyanet Radyo”nun sohbetlerinde; “Yaşayan Türkçe” yerine, bir kısım edebiyatçı ve fikir adamlarımızın “Agop’ça/Uydurukça” dediği, bir kısım Dil Kurumcusu’nun ise “Arı Dil” diye nitelediği “sözcükleri”ne yer verildiği görülmekte ve bu durum halk arasında haklı olarak “Diyanet yoluyla dil tahripçiliği yapıldığı/ar-hayâ hislerinin zedeletildiği ” tezini kuvvetlendirmektedir… Özellikle de “hayât” kelimesi karşılığı kullanılan arsız ve hayâsız malûm o “sözcük” ile “gâye” kelimesi karşılığı kullanılan, aynı tiksindirici ve kaba ifadenin minberlerden cemaatin üzerine boşaltılması; o kürsülerin nezâketi ve letâfeti ile bağdaşmamakta ve nezîh dinleyicileri oldukça üzmekte, üzmektedir…Bu “Uydurukça/Arı dil sözcüklerini” ortaya atıp cihanşümul Türkçemize darbe vuranlar kimlerdir? diye sorulacak olursa, geriye dönüp şöylece bir baktığımızda, karşımıza iki isim çıkmaktadır:Biri (A. Dilaçar) diye yazılarına imza atan “Agop Martayan”, diğeri de sohbet, makâle ve dil denemelerini (N. Ataç) diye imzalayan, ancak babasının koyduğu “Nurullah” ismini “İslâmi” olduğu için ret eden, dahası Ulus Gazetesi’nin muhabirine bir röportajı sırasında iftiharla “Ben ateistim” diyen bir “mürted”dir. Bakınız; bu kalemşorlar, “hayât” kelimesini öylesine aşağılıyorlar ve kendi uydurukçalarının kullanılmasını dolaylı olarak teşvik için, o pespâye kimseler için sıfat olan “Hayat Kadınları” ifâdesini özellikle tercih eyliyorlar… Peki; bu “hayât” kelimesini dilimizden çıkarıp attığımızda “Hayati” ismini nasıl söyleyeceğiz? “Hayat-ı Suffa” isimli eserin adını ne koyacağız?.. Cadde, sokak veya kalabalık bir mecliste karşılaştığımız ve candan çok sevdiğimiz bir arkadaşımıza “Hayatım!..” yerine bu uydurukça “sözcüğü” yüzümüz kızarmadan nasıl telâffuz eyleyebileceğiz?... Kız-erkek karışık eğitim verilen bir sınıfta; bir öğretmen kız öğrencisini tahtaya kaldırıp, “Kızım hayâtını anlat!” yerine bu “uyrukça sözcük” ile nasıl soru sorabilecek?..Diyoruz ve bundan sonra hazırlanacak “Hutbe metinleri” için 3.400 kelimelik “Arı Dil Sözlüğü” yerine 120 bin kelimelik zengin “Büyük Türkçe Sözlük”teki kelimelerin seçilerek kullanılmasını, “Aralık 2000” tarihinde “M. Eğitim Bakanı Bostancıoğlu”nun yasak genelgesine değil, millî-mânevi değerlerle mücehhez milletimizin aslî diliyle olan konuşmasına riayet edilmesini, yüce dînimizin güzellikleri ve necip milletimizin dil asaleti adına arz ve talep eyliyor, bu hususta defaatle yazdığımız bâzı bilgiler ile şiirlerimizden bir demeti de bu vesile ile aşağıda sunuyoruz efendim.Kalbî sevgi, başarı dilekleri ve saygılarımızla!.. ALİ KAYIKÇI (Âşık Derebahçeli)- Posta: [email protected] Tel: 0535 218 84 41
Hançerli Mah. Atatürk Bulvarı No. 102İlkadım/SAMSUN - * - * - * - * - *“HAYÂT” SİZE NE YAPTI, “GÂYE”YE BU DÜŞMANLIK?.. * “Eski Van Milletvekili merhum İbrahim Arvas Bey (Tarihi Hakikatler; İstanbul 2010) anlatmıştı. Lozan’ın gizli protokollerinde şu maddeler varmış: 1- Hilâfet kaldırılacak; 2- Şeriat yasaklanacak; 3-Türkiye İslâm’dan ve İslâm dünyâsından uzaklaştırılacak.” (Mehmed Şevket Eygi-Millî Gazete; 26.02.2017, s. 3) |
* “(Her şeyi) yaratan Rabbinin adıyla oku!.. O keremine nihayet olmayan Rabbindir. Ki, kalemle yazı yazmayı öğreten O’dur… İnsana bilmediği şeyleri O öğretti.” (Kur’ân-ı Kerîm; Alâk Sûresi, âyet 1, 3, 4-5)
* “De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akıl sâhipleri ibret alırlar.” (Kur’ân-ı Kerîm-“Tibyân Tefsiri”; Zümer Sûresi, âyet 9)
* “Asra yemin olsun ki, insan hiç şüphesiz hüsran içindedir.” (Kur’ân-ı Kerîm; Asr Sûresi, âyet 1-2)
* “Onlar, Allah’ın nûrunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Allah ise nûrunu tamamlayacaktır, isterse kâfirler hoşlanmasınlar.” (Kur’ân-ı Kerîm; Saff Sûresi, âyet 8)
* “Allah’ın lâneti, zâlimler üstüne olsun!.” (Kur’ân-ı Kerîm; A’râf Sûresi, âyet 44’den)
* “Muhakkak Allah, (…) zulmedenleri ne bağışlar, ne de doğru bir yola eriştirir.” (Kur’ân-ı Kerîm; Nisâ Sûresi, âyet 168)
* “Ey îmân edenler; Yahûdî ve Hıristiyanları dost edinmeyin! Onlar, birbirlerinin dostlarıdırlar. Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zâlimler topluluğunu doğruya iletmez.” (Kur’ân-ı Kerîm; Mâide Sûresi, âyet 51)
* “Ey îmân edenler! Eğer kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, sizi îmânınızdan çevirirler, kâfir ederler!.” (Kur’ân-ı Kerîm; Âl-i İmrân Sûresi, âyet 100)
* “Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahûdîler ve ne de Hıristiyanlar, asla senden râzı olmazlar.” (Kur’ân-ı Kerîm; Bakara Sûresi, âyet 120’den)
* “Allah’a ve Resûlüne inanmayan o kâfirler için, çılgın bir ateş hazırladık.” (Kur’ân-ı Kerîm; Fetih Sûresi, âyet 13)
* “Doğrusu Allah indinde (katında) makbûl olan din, İslâm’dır. Kendilerine kitâb verilenler (Yahûdîler ve Hıristiyanlar) kendilerine ilim geldikten (hakikati bildikten) sonra aralarındaki ihtirâstan dolayı (İslâm dîni hakkında) ihtilâfa düştüler. Kim Allah’ın âyetlerini inkâr ederse, şüphesiz ki Allah hesabı pek çabuk görendir.” (Kur’ân-ı Kerîm; Âl-i İmrân Sûresi, âyet 19)
* “Zulmedenlere meyletmeyin (yakınlık göstermeyin) ki, size ateş dokunur ve Allah’tan başka dostlarınız da yoktur, sonra kurtulamazsınız” (Kur’ân-ı Kerîm; Hûd Sûresi, âyet 113)
* “İçinizden iyi ve yararlı olana dâvet eden, doğru olanı emreden bir topluluk çıksın. İşte gerçek kurtuluşa kavuşanlar onlardır.”, “Siz Müslümanlar; insanlığın iyiliği için çıkarılmış bir topluluksunuz, doğru olanı emreder, eğri olandan insanları sakındırırsınız.”, “Ey îmân edenler! Sizden olmayanları dost edinmeyin! Sizi şaşırtmakta kusur etmezler, işlerinizin sarpa sarmasını arzu ederler. Görmüyor musunuz buğzları ağızlarlından taşmakta…” (Kur’ân-ı Kerîm; Al-i İmrân Sûresi, âyet 104, 110, 118)
* “Güzel bir söz; kökü yerde sabit, dalları semâda olan güzel bir ağaç gibidir. Yemişlerini Rabbinin izniyle her zaman verir. Habîs (kötü) bir söz de yerinden sökülmüş, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer.” (Kur’ân-ı Kerîm-Tibyân Tefsîri; İbrahim Sûresi, âyet 24-26)*
“Habîs söz söylemek, habîs adamlara lâyıktır. Habîs adamlara, habîs kelâm yakışır.” (Kur’ân-ı Kerîm-Mevâkib Tefsîri; Nûr Sûresi, âyet 26)* “Dîn, nasîhattır.”, “
Dînin temeli nasîhattır.”, “Benim ümmetim, bâtılda ittifak etmez.”,
“İyi bir iş yapmaya niyet edip de yapamayana, tam bir iyilik yapmış gibi sevâb verilir. Niyet edip yaparsa, on mislinden 700 misline, hatta daha fazla sevâba kavuşur. Kötü bir işe niyet edip de yapmayana, yapılmış tam bir iyilik sevâbı verilir, niyet edip de yapana ise sâdece bir günâh yazılır.”, “Îmân etmedikçe Cennet’e giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de gerçek mânâda îmân etmiş olamazsınız!”,
“Îmânın temeli ve en kuvvetli alâmeti, Müslümanları sevmek ve Müslümanlara düşmanlık edenleri sevmemektir.” , “İnsan, dünyâda kimi seviyorsa, âhirette onun yanında olacaktır.”,
“Allahü teâlâya Cebrâil aleyhisselâm gibi ibâdet etseniz, mü’minleri, Allah için sevmedikçe ve kâfirlere ve mürtetlere, Allah için düşmanlık etmedikçe, hiç birisi kabul olmaz.” , “Kim kendini bir kavme benzetirse, onlardandır.”,
“Hayâ îmândandır. Îmânı olan cennettedir.”, “Hayâ ile îmân, beraberdirler. Biri gidince, diğeri onu tâkib eder.”,
“Günâhından tevbe eden kimse, hiç günâh işlememiş gibidir.”, Allahü teâlâ; hayâ, hilm ve iffet sahiplerini sever. Fuhuş söyleyenleri… sevmez” ,
“Bazı şiirler, elbette apaçık bir hikmettir…”, “Hikmetli söz müminin yitiğidir. Onu nerede bulursa, hemen alır.”, “Büyüleyici sözler gibi, hikmetli şiirler de vardır...”, “Şâir
Hassan’ın sözleri, düşmana ok yarasından daha tesirlidir…”, “Şiir, bir söz ki, güzeli daha güzel, çirkini daha çirkindir...” (Hz. Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem
”)* “Hayâsız insan, halk içinde çıplak oturan kimse gibidir.” (Hz. Ebû Bekir “r. anh”)* “Dilini korumayan bir kimse, dînini hakkıyla bilmiş değildir.”
(Hasan-ı Basrî Hazretleri “r. aleyh”)
* “Kim; fısktan, günâhtan râzı olur beğenirse, onu yapanlardan olur. Kim de Allah’a isyân edenleri beğenirse, râzı olursa, Allahü teâlâ onun ibâdetlerini kabul etmez.” (İbrahim Halvetî Hazretleri “r. aleyh”)
* “Hiçbir kimse yoktur ki, dostu ve düşmanı olmasın. Mademki böyledir, o hâlde Allahü teâlâya ibâdet edenlerle beraber bulun, onları sev!..” (İmâm-ı Şâfiî “r. aleyh”: Gazze-H. 150/M.767, Mısır-204/820)
* “Söz ola kese savaşı,söz ola kestüre başı/Söz ola ağulu aşı, bal ile yağ ide bir söz. Kişi bile söz demini, dimeye sözün kemini/Bu cihân cehennemini, sekiz uçmağ ide bir söz.” (Yûnus Emre)* Cüneyd-i Bağdâdî: “Tasavvuf ehli olduğunu söyleyenler çoktur. Bunlar içerisinde, yalnız Resûlullaha tâbi olanlar doğrudur.”,
“Kur’ân-ı Kerim’e ve hadis-i şeriflere tâbi olmayan kimseyi, Allah adamı sanmayınız!” (
Türkiye Gazetesi-26.09.2018, s. 17))* “İslâmlık terakkiye mânidir. Bu dinle yürünemez, mahvoluruz.”
(Mahmut Esad Bey-İktisat Vekili; Ankara, 18.07.1923)*
“Muhammed’in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kuran denir.”, “Muhammed birdenbire Allah’ın Resulümüm diyerek ortaya çıkmamıştır. O Arapların ahlâk ve âdetlerinin pek fena ve pek iptidaî ve ıslaha muhtaç olduğunu anlamış, bunları ıslah için, tenha yerlere çekilerek senelerce düşünmüş ve yıllarca tefekkürden sonra kendisinde vahiy ve ilham fikri doğmuştur.”,
“Hakikatte Peygamberin ilk söylediği Kuran ayetlerinin ne olduğu kat’i surette malûm değildir. Muhammed uzun bir devirdeki tefekkürlerin mahsulü olan ayetleri lüzum ve ihtiyaçlara göre takrir ediyordu.”, “Muhammed cinlerin vücuduna samimi olarak inanmıştı.”
(“Tarih II-Ortazamanlar”; MEV İstanbul 1931, s
. 89, 90 ve 91)
* “Mevcut dinlerin telkin ettiği itikada göre Allah birdir, kâinatı o yaratmıştır. Fakat fenni terakkiler günden güne bu itikadın boş olduğunu ve Allah denilen varlığın mevcut olmadığını göstermektedir.” (Hayat Ansiklopedisi; İstanbul 1932)
* “Kahrolsun Şeriat Hükûmeti”,“Artık 1935’teyiz. On iki senelik bir müddet zarfında, yeni Türk, kendine yeni bir ruh, yeni bir ahlâk, yeni bir tarih, hattâ, Allah’ı artık Tanrı diye andığı için, diyebilirim ki yeni bir Allah yaratmıştır.” (Moiz Kohen/Tekin Alp-Kemalizm; İstanbul 1936, s. 94, 171)
* “Kamalizm, bütün dinlerin üstünde bir yaşamak dinidir. Şimdi yaşamak dini, yarın ahrette nimet bulmak hurâfesini yıkmıştır. Tapılan görünmeyen değil, görünen hakikattir.”, “Kamalizm dininin hiç şaşmayan disiplini altında gençlik böyle olacaktır.”, “İslâm dini, tam Araba yakışan bir dindir.” (
CHP’nin Edirne Milletvekili Şeref Aykut :1874-1939)
* “Ne câmi, ne medrese, ne başka bir gençlik kurumu. Bizce: Halkevleri bugünkü neslin gireceği biricik evler, biricik tapınış yerleridir. Gençlik bu evlerde ne bir puta, ne de mevhum bir varlığa tapınmıyor. Gençliğin bu evlerde bir tanrı olarak bulduğu yine kendisidir.” (
Ülkü Halkevleri Dergisi; Yıl: 1936, S. 36, s. 459)* “Gazetelerimizin son günlerdeki neşriyatı arasında dinden bâhis bazı yazı, mütâlâa, ima ve temsillere rastlanmaktadır. Bundan sonra din mevzuu üzerinde gerek tarihî, gerek temsilî ve gerek mütalâa kabilinden olan her türlü makale, bend, fıkra ve tefrikaların neşrinden tevakki edilmesi ve başlamış bu gibi tefrikaların en son 10 gün zarfında nihayetlendirilmesi…”
(Ankara 1945; Başvekâlet Matbuat Umum Müdürlüğü İç Matbuat Dairesi- İzzettin Nişbay)
* “Bugünün ihtiyaçlarını 1000-1500 sene önce gelmiş insanların kafalarına göre nizamlandırmayı düşünmek, ancak hamakat (ahmaklık) olur.” (Başvekil Şemsettin Günaltay: Ankara, Basın Toplantısı; 21.04.1949)
*“Harf devriminin tek amacı ve hatta en önemli amacı, okuma-yazmanın yaygınlaşmasını sağlama değildir. Devrimin temel gayelerinden biri, yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, Arap-İslam dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı. Yeni nesiller, eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik. Din eserleri eski yazıyla yazılmış olduğundan okunmayacak, dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı.” (İsmet İnönü-Hâtıralarım; C. 2, s. 223) (*)* “
CHP iktidarının şairleri, Peygamber diye, bazen Allah diye bahseden şiirler yazdılar. Edip Ayel diye biri, aynı şiir içinde Atatürk’e hem peygamber, hem de Allah diye yaltaklanıyordu. Kemâlettin Kamu’ya göre, ‘Kâbe Arabın olsun/Çankaya bize yeter’di. Behçet Kemal Çağlar, Peygamberimiz için yazılan Mevlîd’i, baştan sona kadar Atatürk’e çevirmişti: ‘Kim dilersiz bulasız oddan necat/Atatürk’e, Atatürk’e esselat’” (Yavuz Bülent Bâkiler-Türkiye Gazetesi; 10.06.2011, s. 17)
* “Biz Yahûdiler, 20. Yüzyılda, Orta-Doğu’da yıkılmaz denen Osmanlı İmparatorluğu’nu yıkıp iki devlet kurduk! Onlara, öyle güzel bir sistem inşa ettik ki, Türkler, bize Filistin’i vermeyen Abdülhamid’e 200 sene daha söverler!..” (C. Weizman: İsrail Cumhurbaşkanı-Türkiye Gzt; 03.11.2014, s. 9)
* “İsrail, 1948’de kurulurken 5 bin yıl evvel kullanılan İbraniceyi resmi alfabe olarak kabul etti. Kaybolup giden bir dil, yeniden hayat buldu. (…) Tek parti zihniyetinin Osmanlı muhalefeti, İslâm düşmanlığından ileri gelmektedir. İslâm’a düşman olanlar; imâna da, ezâna da, namâza da, camiye de, elifbaya da düşmandır.” (Rahim Er-Türkiye Gazetesi; 11.12.2014, s. 3)
* “1930’lar milliyetçiliğinin ırkçılığa yaklaştığı, ilmî temellerden uzaklaştığı iddia edilebilir. Ancak daha ağır hata, din unsurunu bertaraf eden bir milliyetçilik anlayışıdır ki, bu Türk milliyetçiliğinde mümkün değildir. Zira İslâm olmaksızın Türk milliyeti düşünülemez.” (
Yılmaz Öztuna-Türkiye Gazetesi; 23.10.1994)* “
Osmanlı Devleti, Sünni esaslar üzerine kurulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti ise Alevi esaslar üzerine kurulmuştur.” (
İdare Hukuku Ordinaryüs Profesörü Sıddık Sami Onar)* “Şükrü Saraçoğlu, İnönü’nün ilk başbakanıdır ve ‘Bu devletin A’dan Z’ye kadar her şeyi değişmelidir’ demiştir.”, “CHP döneminde dinsizler yönetime hâkimdi.” (Reşat Nuri Erol-Millî Gazete; 16.10.2016, s. 4)
* “Türkçeye mâlolmuş, milletimiz tarafından anlaşılan ve kullanılan Arapça ve Farsça asıllı kelimeleri atarken, asıl hedefleri, Türk insanının dinî inancı ile olan bağlarını koparmaktı.” (Prof. Dr. İsmet Miroğlu-Türkiye Gazetesi; 27.11.1995)* “
Bir milleti yok etmek isterseniz askerî istilâya lüzum yoktur; târihini unutturmak, dilini bozmak, dîninden soğutmak ve dolayısıyla mânevi değerlerini, ahlâkını yozlaştırmak kâfidir.” (Peyami Safa)* “Bir toplumu bozmak mı istiyorsunuz, önce dilini bozunuz.” (Lenin)*
“Bir milleti yok etmek için tarihte Romalıların uyguladıkları, onlardan İngilizlerin aldığı en önemli metod, milletin dilini unutturmak var. Bir milleti tarih sahnesinden silmek için en önemli metod, Batıda da herkesin bildiği, o milletin dilini yok etmektir.” (Prof. Doktor Oktay Sinanoğlu)* “Millî dil, sâdece yaşayan nesillerin dili değildir. O, geçmiş ve geleceği ile bir milleti kucaklar. Onun için, milletler ve devletler, ‘millî dil politikalarını’ sâdece yaşayan nesillere göre değil, geçmiş ve geleceklerini de düşünerek plânlamak zorundadırlar. Halk, ‘yaşayan dille’ konuşur ve yazar, fakat aydınlar, hiç olmazsa kendi sahalarında ‘en geniş mânâsı ile millî dilini’ anlamak mecburiyetindedirler.” (Seyit Ahmet Arvâsî-Sizlere Sesleniyorum)* “Bir araştırmaya göre ülkemizde, Osmanlı cihan devletinin çeşitliliğinden kalma 78 etnik köken varmış. Saymakla bitmez… Bir milyondan fazla Kripto Yahudi, yine bir milyondan fazla Kripto Ermeni olduğu söyleniyor. Bazı çevreler; Kürtlerden, Arnavutlardan, Çerkezlerden, Gürcülerden, Boşnaklardan, Tatarlardan, Zazalardan, Nusayrilerden, Fellahlardan… serbestçe bahsediyor ama Kripto Yahudiler ve Kripto Ermeniler hakkında konuşan, yazan çok az. Bunlar tabu konular. Bunları bilmeden modern Türkiye’yi, Cumhuriyeti, Kemalizm’i, devrimleri, 20’li 30’lu yılların kanlı terörlerini, Ayasofya’yı, ezân yasağını, son bir asırlık tarihi anlamak çok zor, hattâ imkânsızdır.” (
M. Şevket Eygi-Millî Gazete; 12.12.2016, s. 3)
* “Biz; şehîdler, yiğitler, velîler yurdu Anadolu’yu garbın tırnakları kanlı istilâcı güçlerinden yalnız toprak ve yalnız coğrafya olarak kurtardık. Ankara’nın, Afyon’un kalelerine Türk Bayrağı çektik ama îmânın bütün burçlarını teker teker yıktık. Yunan’ı İzmir’de denize döktük ama İstanbul gümrüğünden bütün kozmopolit fikirler, garbın en pespâye felsefesi, elini kolunu sallayarak girdi. Garb bizi topuyla, tüfeğiyle değil; şapkasıyla, kitabıyla, müziğiyle tepeden tırnağa esir aldı. Devlet felsefemiz, garba kapılanmanın ve tapulanmanın yolunu araladı yarım asır…” (Rızâ Akdemir-Türk Gençliğine Mektuplar; s. 8’den)* “Şapkalarını aldık. Alfabelerini aldık. Saatlerini aldık. Rakamlarını aldık. Takvimlerini aldık. Tatillerini aldık. Tartılarını aldık. Kanunlarını aldık. Ölçülerini bile aldık… Bir dinleri kalmıştı, onu almadık.”
(Mustafa Koç-Türkiye Gazetesi; 20.03.2017, s. 16)
* “Geçmiş, geleceğin malzemesidir.” (Cemil Meriç)* “Ruhsal, parasal, soyut, boyut, yaşam, eğilim/Ya bunlar Türkçe değil yahut ben Türk değilim! Oysa halis Türk benim, bunlar işgâlcilerim/ Allah Türk’e acısın, yalnız bunu dilerim…” (Necip Fâzıl Kısakürek-Çile, s. 344),
“Edebiyatımızın münhal memuriyeti, benim nazarında şâirlikten önce münekkitliktir.” (Necip Fâzıl Kısakürek; Ergun Göze-İçimizden 30 Kişi, s. 172)* “
Bugün birkaç yüz kelimelik uyduruk, sade suya tirit, canına okunmuş Türkçe ile köy olmaz, kasaba olmaz, medeniyet olmaz. Agop Martayan’ın uydurduğu arı ve duru Türkçe ile İslâmi eğitim olmaz; İslâmî kültür olmaz; İslâmî ilerleme olmaz.”, “M. Kemal’in ölümünden sonra ‘Dönmeler’ tarafından uydurulmuş ‘Kemalizm’ ideolojisi ile ‘İslâm’ uyuşmaz ve bağdaşmaz. Hem ‘Müslüman’, hem ‘Kemalist’, böyle bir şey olmaz, iki zıt birleşmez.” (Mehmed Şevket Eygi-Millî Gazete; 02.01.2014, 14.08.2017, s. 3)
* “Askerî ve ekonomik güç, moral (ahlâkî) güçle desteklendikçe daha anlamlı hâle gelir.” (Prof. Dr. Çağrı Erhan-Türkiye Gazetesi; 19.06.2016, s. 16)* “Bugün İslâm devletleri, eski kudretlerini kaybetmişlerse, bunun sebebinin Müslümanların dinlerine icap eden riayeti göstermemeleri olduğunu anlattım.”
(Prof. Dr. Gyula/ Abdülkerim) Germanus; Macaristan, 1884-1980)
* “Ey koca Şark, ey ebedî meskenet/Sen de kımıldanmaya bir niyet et!.. Korkuyorum Garb’ın elinden yarın/Kalmayacak çekmediğin melânet!..” , “Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez/Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez.” (M. Âkif Ersoy-Safahat)*
“Hocamız (
H. Hilmi Işık)
yeni türedi kelimeleri hiç sevmezlerdi. Birisi onun yanında bu kelimeleri kullanırsa anlamazlıktan gelirlerdi. Meselâ birisi ‘özet’ kelimesini kullansa, ‘Anlayamadım efendim’ buyururlardı; bu kimse kendisi düzeltemezse kibarca, kalbini hiç kırmadan ‘hülâsa mı demek istediniz?’ buyururlardı.”, “Bir saat kitap okumak, yarım saat sohbet etmek gibidir.” (Enver Ören-Sohbetler; c. 1, s. 433, 461)* “Kesinlikle uydurukça kelimeler kullanılmayacak.” (Enver Baba İlkeleri-
Nuh Albayrak; Türkiye Gzt. 02.03.2013, s. 16)
* “Dil giderse, din de gider.” (Türkçe İstiklâlini Kaybetmekte-
Rahim Er; Türkiye Gzt. 06.08.2013)* “Vatan parçalanınca, yüzümüz gülmez elbet/Yüce İslâm âlemi, boyun eğmiş haçlıya; Vicdanı yosunluya, elleri kırbaçlıya. Zaman hasret duyuyor, başı hilâl taçlıya; Nerede kaldı tarih, nerde bizdeki heybet?..”
(S. Ahmet Arvâsî-Şiirlerim; s. 15)
* “Müslüman’a asla dost olmaz şu Batı/Unutmayın; Mayıs’ı, Eylül’ü Şubat’ı!..” (Ekrem Şama-Millî Gzt. 19.08.2013, s. 14
)* “Savaş dediğin söz değil/Bayrak dediğin bez değil/Vatan için bir kez değil/Bin ölmüşlüğümüz vardır.”
(Niyazi Y. Gençosmanoğlu) * “Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü/Kız kardeşimin gelinliği, şehîdimin son örtüsü.” (Ârif Nihat Asya) * “Kripto: Dîni inancını ve siyasî düşüncesini gizleyen, gizli ibâdet ve gizli faaliyette bulunan kimse.”
(Sözlük)* “Allah’ım; izzetine sahip çıkmak için tanklara meydan okuyan bu Millete zevâl verme!.. Asırlar boyunca mazlumların umudu olmuş, mağdurların yanında yer almış, muhacirlere kucak açmış bu Milletin üzerinden rahmet ve nusretini eksik etme!.. Ümidimizi ve huzurumuzu bozmak isteyenlere, topraklarımıza fesât tohumları ekmeye çalışanlara fırsat verme!.. Dînimizin, Devletimizin, Milletimizin bekasını sarsacak her türlü dâhili ve harici düşmanlardan bizleri halâs eyle!.. Biz sırtımızı Sana dayadık, Sana güvendik, gücümüzü Sana ettiğimiz îmândan aldık, yıkılmamıza ve dağılmamıza izin verme Allah’ım!..” (Diyanet İşleri Başkanı-Prof. Dr. Mehmet Görmez; Kocatepe Camii, Cuma namâzı-22.07.2016)* “
FETÖ’nün sebebi, Diyanet’tir; benim gibi hocalardır. Çünkü İslâm’a aykırı pek çok faaliyette bulunurken Diyanet onunla mücadele etmedi.” (
İslâm Tarihçisi, Siirt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma-Yeni Akit Gazetesi; 07.11.2016)
* “Diyanet uzun yıllar boyunca ‘Dinlerarası Diyaloğ, Üç İbrahimî Hak Din Vardır” gibi bozuk itikatlara ses çıkarmadı, onları red cerh ve inkâr etmedi, çürütmedi. Sonunda büyük bir patlama oldu. 15 Temmuz patlaması… Sarsıntısını hâlâ atlatamadık.” (Mehmed Şevket Eygi-Millî Gazete; 10.10.2018, s. 3)
)* “Soysuzlar taş atar mukaddesata/Karşı durmazsak, bizdedir hatâ!..”
(Abdurrahim Karakoç) (Edebice Dergisi-Mayıs-Haziran 2018, S. 13, s. 49)
* “Ehliyet ve liyakat sahibi din görevlilerimizin ön plâna çıkmadıklarında neler olduğunu görüp yaşadık. Bizim hocalarımız inisiyatif almadığı zaman meydan FETÖ elebaşısı gibi şarlatanlara, hurafeci cahillere kalıyor. Bir gencimizi terör örgütlerine, uyuşturucu tacirlerine kaptırıyorsak bunun vebali hepimizin üzerindedir.” (
CB Recep Tayyip Erdoğan-35. İl Müftüleri Toplantısı; Beştepe/Ankara, Basın: 16.10.2018), “Eğitimde, kültür ve sanatta arzu ettiğimiz seviyeye gelemedik.”,
“Dindar nesiller yetiştireceğiz!..” , “Dilimizin zenginliklerinin tamamını kucaklayan bir anlayışla Türkçemize sahip çıkacağız.”
(CB-R. Tayyip Erdoğan; Basın)
* “2019 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı”nda ‘Türkçenin doğru kullanımının yaygınlaştırılması’ da ele alındı.” (Basın-29.10.2018) Saygıdeğer Okuyucularımız!..Bilindiği üzere; şu malûm “Agop-Ataç’çılar” ortaya çıkıp da “Basın-Yayın ve Eğitim-Öğretim Lisanı”nın (çok affedersiniz) içine ettiği günden bu yana, onlarca şâir ve yazar ve fikir adamımız, binlerce makâle ve sohbetlerinde, düzinelerce sayıdaki kitap ve dergide, bunların gerçek niyetlerini açıklamalarına rağmen hâlâ daha bu iki ismin doğrultusunda yazıp-çizen, “
Bostancıoğlu Genelgesi” uyarınca bâzı kelimelerimize yasaklama getirip uydurukça “sözcüklerle” edebiyat(!) yapanları, sanat eseri(!) ortaya koymaya gayret edenleri gördükçe, vaaz u nasîhatta bulundukça… ister istemez sinirlerimiz ayağa kalkıyor ve tekrar tekrar yazmaktan bıkmadan kaleme kâğıda sarılıyor ve de bu his ve düşüncelerimizi mısralara dökmeye devam eyliyoruz…Diyoruz ve bu mevzuda yazdığımız bir şiirimizle de Siz Saygıdeğer Okuyucularımızı başbaşa bırakıyoruz.Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
= = = * = = = “Hayât” size ne yaptı, “gâye”ye bu düşmanlık; “…sel…sal”lı konuşmalar, “sorun” dertler üstüne?..Bir ân “Fâzıl”ca düşün; “tevbe” et, duy pişmanlık!..“Bonzai”ye düşmansan, bir “çizik at” tütüne; “Gayri millî unsurlar”, yapmış sende şişmanlık!.. “Safra” atarcasına, bunlardan “bir-bir” kurtul;“Tevbe-i Nasûh” eyle, “Ehl-i Sünnet”te tartıl;“Sûre-i Nûr”u oku, “tesettür” eyle örtül!.. Bir ân “Fâzıl”ca düşün; “tevbe” et, duy pişmanlık;“Millî Kültür” hasmını, sanma küçük bir tırtıl!.. Bir “ateş” bir ormanı, bir “orman” bir şehri;Nasıl ki yakar-yıkar, bir “sabun” onca kiri; Nasıl ki temizlerse, Sen de Millet’ten biri!..Bir ân “Fâzıl”ca düşün; “tevbe” et, duy pişmanlık;“Devlet-i Ebed” için, olalım hep dipdiri!.. “Dile-Dîne Saldırı”, “Gizli Plân” gerçeği; “Askerî Cephe” açmak, kaldıramaz yüreği; “Devlet-Millet Barışı”, “TC Ana Direği!..”Bir ân “Fâzıl”ca düşün; “tevbe” et, duy pişmanlık;“Yaşar Doğu” olmak var, bükülmemiş bileği!.. “Eğitim”den girdiler, çok “zararlar” verdiler;“Türk… Kürt” falan dediler, “Etnik köken” gerdiler;Kâh “Güney”de, “Gezi”de; “Kalın Duvar” ördüler!..Bir ân “Fâzıl”ca düşün; “tevbe” et, duy pişmanlık;40 yıllık “FETÖ” neymiş, dünyâ âlem gördüler!.. KAYIKÇ’Ali bu mevzu, çok “kelâmlar” götürür; “Agop-Ataç” misali, nice kelpler hep ürür;Bir “Yûnus Emre”miz var, “kervan” O’nunla yürür!..“Hayât” size ne yaptı, “gâye”ye bu düşmanlık;Bir ân “Fâzıl”ca düşün; “tevbe” et, duy pişmanlık!.. ---------------------------- (*): Bir vakıf tarafından bu ifadenin adı geçen eserin baskılarında olmadığı, bizim de aralarında bulunduğumuz 10 kadar gazeteci-yazarın bu hususta yanıldığı dile getirilmişse de, gerek İnönü’nün gerekse döneminin icraatlarının hep bu doğrultuda gerçekleştiği de bir vakıadır.
(A. Ka.) “Uydur-uydur” yaz-söyle, nerde kaldı “nezâket”?..“Kibâr-ı kelâm” nerde, nerde “ecdât” sevgisi?..“Arı dil”e bulaşmak, “Agop’ça” bir “felâket”!..“Dil-i Kur’ân” ne diyor, “millet” nasıl söylüyor?“Hak dîni-Kur’ân dili”, “iyilerin iyisi”… “Uydur-uydur” yaz-söyle,”kibarlık” hak getire; “Ar-hayâ”dan yoksunlar, hedef “ahlâk” bitire; “Üç-beş kelime n’eymiş?”, diyerek verme “fire”!..“Dil-i Kur’ân” ne diyor, “millet” nasıl söylüyor?“Hak dîni-Kur’ân dili”, “iyilerin iyisi”… “Uydur-uydur” yaz-söyle, hedef “millî bütünlük”;Millet “parça/bölünsün”, kalmasın hiç “üstünlük”;“Aşiretler” savaşsın, hep “düşmanlık-küskünlük”!..“Dil-i Kur’ân” ne diyor, “millet” nasıl söylüyor?“Hak dîni-Kur’ân dili”, “iyilerin iyisi”… “Uydur-uydur” yaz-söyle, “talimât” malûm yerden;“Dede-torun” ayrılsın, “birlik” yıkılsın ferden; “Madde-mânâ” sarsılsın, yoksun kalsın “zaferden”!..“Dil-i Kur’ân” ne diyor, “millet” nasıl söylüyor?“Hak dîni-Kur’ân dili”, “iyilerin iyisi”… “Uydur-uydur” yaz-söyle; “oyun” bu, “talimât” bu; “Okullarda-TV’de”, kurarlar onca pusu; KAYIKÇ’Ali uyandı, vardır “Allah korkusu”… “Dil-i Kur’ân” ne diyor, “millet” nasıl söylüyor?“Hak dîni-Kur’ân dili”, “iyilerin iyisi”…