“BEN KILIÇLA ALDIM, SEN KALEMLE TUT!..” « Samsun Haber | Samsun Son Dakika Haberler

Atakum’da zafer coşkusu

EĞİTİM, GÜNDEM, KÜLTÜR SANAT, MAGAZİN, SİYASET

Samsun’da “Gastronomi” Etkinliği

FOTO GALERİ, GÜNDEM, KÜLTÜR SANAT, MAGAZİN, SİYASET

     “BEN KILIÇLA ALDIM, SEN KALEMLE TUT!..”

DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI                 

                                                                                     İlköğretim Haftası” Başlarken Bir “Ata Nasîhatı”:

                                                     “BEN KILIÇLA ALDIM, SEN KALEMLE TUT!..”

 

* “Oku!  Seni yaratan Rabbinin adıyla.  O keremine nihayet olmayan Rab’bindir, kalem ile yazmayı öğreten de O’dur. O, insana bilmediği şeyleri öğretti. Sakın okumamazlık etme!..  Çünkü insan, kendini nasîhate ihtiyacı yokmuş görmekle muhakkak azgınlık eder.”  (Kur’ân-ı Kerîm; Alak Sûresi, âyet 1, 3-6)

*  “De ki: ‘Hiç, bilenler ile bilmeyenler bir olur mu?..’ Doğrusu, ancak akıl sahipleri bunları hakkı ile düşünür.” (K. Kerîm; Zümer Sûresi, âyet 9’dan)

*   “Bazı şiirler, elbette apaçık bir hikmettir…”, Hikmetli söz müminin yitiğidir. Onu nerede bulursa, hemen alır.”,  “Büyüleyici sözler gibi, hikmetli şiirler de vardır…”,  “Şâir Hassan’ın sözleri, düşmana ok yarasından daha tesirlidir…”,  “Şiir, bir söz ki, güzeli daha güzel, çirkini daha çirkindir…” (Hz. Muhammed “sallallahü aleyhi vesellem”) 

*   “Öldükten sonra yaşamak isterseniz, ölmez bir eser bırakınız!..”  (Hz. Ali “r. anh”)

*    “Kitap, altın bir kafes, ilim içinde kuştur/Kafesi satın alan, kuşa sahip olmuştur.” (İmâm-ı Rabbânî “k. sirrûh”)

 *   “Kitap, istikbâle yollanan bir mektuptur.” (Mevlânâ Celâleddîn Rûmî “r. aleyh”)  

 “Bir şehir için olmazsa olmaz üç şey vardır: Kanalizasyon,  hamam, kütüphâne.   Kanalizasyonla şehrin kirlerini yıkarız, hamamda bedenlerimizi, kütüphânelerde ise rûhlarımızı…”   (Fâtih S. Mehmet Hân  “r. aleyh”)                               

  *  “Türkiye’ye gideceğim. Yeryüzünde iki Türk var ise, biri mutlaka benim. Ben Türk’üm, ama Jön Türk değilim.”,  “Arabî nübüvvet lisanı, Osmanlıca devlet lisanı, Uydurukça ise cehennem lisanıdır.”  (Seyyid Abdülhakîm Arvâsî “r. aleyh” Efendi; Van/Başkale, 1865-Ankara/Bağlum, 1943)

*    “Bilgilerin doğru olması kâfi değil. Esas olan yazarıdır. Yazarının rûhâniyyeti satırların arasında dolaşır. Yazan ihlâslı birisi ise, okuyan istifâde eder. İhlâslı değilse, fâsıksa, habîs rûhu kitâba aks eder. Okuyan zarar görür de haberi bile olmaz. İşte,  Müslümanlar böyle kitâpları okuyunca kalblerinde bir kararma meydana gelir.  Kitâbı yazan, yazdığından daha mühimdir. Temiz su, temiz borudan geçerse temiz olur. Temiz su, pis borudan geçerse temiz olur mu?  Pis borudan akan sudan şifâ olmaz”   (H. Hilmi Işık “r. aleyh”Eyüp/İstanbul, 1911- Eyüp/İstanbul, 26.10.2001)

*  “Hz. Âişe vâlidemiz, bütün İslâm ilimlerine vâkıf, müctehide, edîbe, zühd ve verâ sahibiydi. Her bir hâdise üzerine hemen bir şiir söylerdi.” (Prof. Dr. Ramazan Ayvallı-Türkiye Gazetesi; 21.01.2020, s. 15) 

*  “Ruhsal, parasal, soyut, boyut, yaşam, eğilim/Ya bunlar Türkçe değil, yahut ben Türk değilim!    Oysa halis Türk benim, bunlar işgâlcilerim/Allah Türk’e acısın, yalnız bunu dilerim…” ,  “Bizce şiir, mutlak hakikati arama işidir… Mutlak hakikat Allah’tır…” , Şiir, Allah’ı sır ve güzellik yolundan arama işidir… Şiir, türlü tecelli yoluyla Allah’tan gelir; ve bütün bu perdeleri devirerek Allah’a yol açmaya doğru gider…” , “Şâir odur ki; renk, çizgi, ses, ahenk, hacim, pırıltı, ışık, buud, hareket, eda, mânâ, her tecelliyi şiir, şiiri de Allah için bilir…” (Necip Fâzıl Kısakürek “r. aleyh”; Çile)     

“Kitap insanı, insan dünyâyı değiştirir.”  (Hekimoğlu İsmail/Ömer Okçuoğlu)

*   “Dünyâyı nasıl insansız düşünemezsek, insanı da kitapsız düşünemeyiz.”  (Suut Kemâl Yetkin)

*    “Türk eriyiz, silsilemiz kahraman/Müslüman’ız, Hakk’a tapan Müslüman…”  (M. Âkif Ersoy; Safahât)

*   “Türklüğün vicdanı bir/Dini bir, vatanı bir/Fakat hepsi ayrılır/Olmazsa lisanı bir!..” (Ziya Gökalp)

*   “Türk; şiirle düşünür, şiirle konuşur. Biz Târihimizi şiirle yazmışızdır. Meselâ, yemek anlatmışlar şiirle. Ahmed Yesevî bize, dînimizi şiirle anlattı. O’nun öğrencileri Anadolu’ya geldiler. Yûnus Emre’ler, Hâcı Bektaşî Velî’ler, Hâcı Bayram’lar… şiirle anlattılar. Türkler; tekkeden, tasavvuftan, gönülden ve şiirden Müslüman olmuşlardır. Daha sonra ilmî kimliğini ön plâna çıkaran büyük insanlarımız, bilim insanlarımız da şiir yazmışlardır.”  (Prof. Dr. Dursun Ali Tökel-Yeni Akit Gazetesi; 09.12.2019, s. 6)

* “Şiir; gönlün, aşk denilen muazzam, muazzez, müzeyyen, mükemmel, mümtaz, feyizli, faziletli ve edebli vasıflarıyla göz kamaştıran ve akl-ı selîmle müşterek, esrarlı albeniliğinin şahlanışıdır.”,   “Türkçemiz, iki büyük menfî harekete muhatap olmuştur. Bunlardan biri, İngilizcedir ki, Millî Eğitim Bakanlığı’nın resmî uygulamasıyla âdeta ikinci ana lisan olarak ilkokul ikinci sınıftan itibâren mecbûrî ders olmuştur; afişlere, reklamlara ve resmî dairelerdeki tanıtım yazılarına kadar ulaşmıştır. Diğeri ise; âdeta bir hastalık hâlini alan ve yine Millî Eğitim Bakanlığı’nın yanlış uygulamalarıyla okul kitaplarına sokulup çocuklara zorla kullandırılan, Türkçe’de karşılıkları bulunduğu hâlde ‘uydurulan kelimeler’dir.” (M. Hâlistin Kukul)

“Allah, şiiri hak yolunda kullananlardan râzı olsun!..” (Prof. Dr. Cevat Akşit-Millî Gazete; 27.04.2017, sy. 9)

 

S

aygıdeğer Okuyucularımız!..

“Korona Salgını” sebebiyle bu yıl oldukça geç açılan okullarımızın yaşayacağı “eğitim-öğretim dönemi”nin bu ilk haftasında biz de yavrularımıza, torunlarımıza ve onları yetiştirecek öğretmenlerimize sonsuz başarılar dilerken “Kutadgu Bilig” yazarı rahmetli “Yusuf Has Hâcib”in “Yurdu olan onu kılıçla almıştır. Tutan onu kalemle tutmuştur” sözü üzerine kaleme aldığımız bir şiirimiz ile biz de bir “Selâmlama” yapmak istiyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…

                  = = = * = = =

“Atadan Toruna” bir “çağrı”dır bu:

“Ben kılıçla aldım, sen kalemle tut!..”

“Vatanın ülküsü”, ilk “Ağrı”dır bu:

“Ben kılıçla aldım, sen kalemle tut!..”

 

Sonra “Büyük Ağrı”, “çok çalışmak” var;

“Uykusuz kalmalar”, “hep alışmak” var;

“AB”yle, “Batı”yla; “bir yarışmak” var:

“Ben kılıçla aldım, sen kalemle tut!..”

 

“Ay-Yıldız Sevgisi”, “Millet Vurgusu”;

“Dil-Din-Târih” var ya, “Hakk’ın Vergisi”;

“Baba Nasîhatı”, “Ata Kurgusu”:

“Ben kılıçla aldım, sen kalemle tut!..”

 

Çok “bilgiler” vardır; “tablet”te,  “cep”te;

İlk “terbiye evde”, sonra “mektep”te;

“Vatanı sevmeler”, zirvedir “kep”te:

“Ben kılıçla aldım, sen kalemle tut!..”

 

“Kınalı Kuzular”, koşarak gider;

“Ahmet’ler… Mehmet’ler…”, coşarak gider;

“Uçaklar… Füzeler…”, aşarak gider:

“Ben kılıçla aldım, sen kalemle tut!..”

 

“İHA”da “SİHA”da, bu “mühür” vardır;

“Mavi Vatan”da bu, “tezâhür” vardır;

“Ordu-Millet” ile “taassür” vardır:

 “Ben kılıçla aldım, sen kalemle tut!..”

 

KAYIKÇ’Ali der ki, “Yusuf Has Hâcib”;

Bu sözü söyledi, bizlere “vâcib”;

“Türk Torunu Türk’sün”, bu Sana “vücub”:

“Ben kılıçla aldım, sen kalemle tut!..”