DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI
“BEKÂRLARA KORKU” SALDIN “HALİME!..” aygıdeğer Okuyucularımız!..“Türkiye Gazetesi”nin 6 Nisan 2021 günlü nüshası 1’inci sayfasından verilen bir haberde
; “Bir Gün Evli Kaldı 4 Yıldır Boşanamıyor” denilmekte, sonrasında ise aynen şöyle devam edilmektedir:
“Trajikomik olay Kastamano’da yaşandı. 2017 yılında kaçarak evlendiği ve sadece bir gün evli kalan eşinden dört yıldır boşanamayan Mustafa Duman, mahkemenin izini araştırdığı kadına 700 lira nafaka ödemesine karar vermesi sonucu bir şok daha yaşadı.”Bu haberin 3’üncü sayfadaki teferruatında ise “
Damat Mustafa”nın “
icralık olup hapis yattığı” vurgulanmakta idi.Bunu okuyan bekâr gençlerin gözünün daha bir korkması yetmiyormuş gibi “
üst üste iki yıl fıkra dalında ödül kazanmış Köşe Yazarı Halime Gürbüz” de 2’ci sayfadan “
Evlenmek” başlıklı yazısında âdeta konuya tuz-biber ekercesine, “
Melih Cevdet’in “
Eskiden, yeni çiftler için kurulacak yuva için beraberce yeni yuva kurulur, ev düzülürdü. Onun için buna ‘evlenmek’ denirdi. Şimdi ise yeni evliler apartman dairelerinde yani katlarda oturuyorlar, bu yüzden artık evlilik ‘katlanmaktır’…” sözü üzerine bakınız neler söylemekte idi:
“- Bir adam karısına arabasının kapısını tutuyorsa emin olabilirsiniz. Ya arabası yenidir ya da karısı!..- Bir genç babasına sorar: ‘Baba evlenmek kaça mal olur?’Baba cevap verir: ‘Bilmiyorum oğlum, ben hâlâ ödüyorum.’- Günümüzde evlilik döngüsü; açılış, saygı duruşu, cicim ayı, geçim ayı, trip ayı, didişme ayı, kavga ayı, ayı oğlu ayı ve kapanış. - Bir kavgadan sonra kadın kocasına bağırır: ‘Seninle evlendiğimde tam bir aptalmışım.’Adam cevap verir: ‘Evet âşıktım, fark edemedim.’- Evliliğin ilk yılında adam konuşur kadın dinler, ikinci yılında kadın konuşur, adam dinler, üçüncü yılında her ikisi de konuşur, komşular dinler.- Delikanlı sorar: ‘Evlilik güzel midir dede?’- ‘Güzeldir oğul, karın dert ortağın olur.’- ‘İyi de benim derdim yok ki dede.’- ‘Evlenince o da olur!..’- Erkek, karısının söylemediği her sözcüğü anladığı andan itibaren gerçekten evlidir…- Eğer haksızsanız ve susuyorsanız bilgesiniz. Eğer haklıysanız ve susuyorsanız evlisiniz!- Fadime Temel’e seslenir: ‘Temel şu kuzuyu kes de sana akşama nefis yemekler yapayum!’- ‘Niçun?’ diye soran Temel’e Fadime öfkelenir: - ‘Evliliğimizin onuncu yılı daaa…’Temel umursamaz tavırla reddeder:- ‘Benum hatami kuzi niye çeksun?!.’- Eğer bekârsan her yerde mutlu çiftler görürsün. Eğer evliysen her yerde mutlu bekârlar görürsün…- Evlenmeden önce gözünüzü dört açın, evlendikten sonra yarısını kapayın!..- Evlilik fırtınalı bir denizse, bekârlık da bulanık bir bataklıktır.- Mutlu evlilik kısa gibi gelen uzun bir konuşmaya benzer. Yaşlı çifte sorarlar: - Tam 65 yıl… Bunca sene, nasıl evli kaldınız?Yaşlı çift cevap verir: - Bizim zamanımızda kırılan şeyler tamir edilirdi, şimdiki gibi hemen çöpe atılmazdı…” = = = (***) = = = aygıdeğer Okuyucularımız!..Kastamonulu
“Çilekeş Damat”ın başına gelenleri okuduktan ve
Sn. Halime Gürbüz’ün yer yer gülümseten tespitlerini de şöylece bir gözönüne getirdikten sonra biz de kendi his ve düşüncelerimizi şöylece bir kâğıda dökelim dedik ve kaleme sarıldık. Ortaya aşağıda okuyacağınız “
Dedim-Dedi” tarzı şiir çıktı. Beğeneceğiniz ümidiyle… Diyor ve kalbi sevgi ve saygılarımızla… Diye de ilâve eyliyoruz:= = = ( 1 ) = = =
Aldı Âşık: “Klavye”yi aldın yine eline; “Bekârlara korku” saldın “Halime!..” “Evliliği” taşladıkça-taşladın; “Haberci”de şaştık “Yeni Gelin”e; “Bizim Temel”, oni da bi haşladın!.. - Dedi : Şu evlenmek: ‘Bitmeyen bir borç’ imiş;
‘Ödedikçe, sonu gelmez harç’ imiş; ‘Dede söyler: Bir ömürlük dert’ imiş; Fırtınalı bir denizdir, biline; ‘Kırıkları tamir’ için tuşladın!.. Aldı Âşık: “Haberci”de, “Sosyal Medya” çilesi; “Bir gün evli”, “dört yıl zindan” diyesi; “İcra” bitmez, bir “Evlilik Piyesi!..” “Haberci”de şaştık “Yeni Gelin”e; Saç-baş yolmak, tırnakların yiyesi!.. - Dedi : ‘Haklı isen, susuyorsan, evlisin’;
‘Eş konuşur, sen de dersen delisin’; ‘Söz zamanı, yutmuş isen velîsin!..’ Fırtınalı bir denizdir, biline; Şu kuzeyin, ‘Poyrazı’dır, yelisin!.. Aldı Âşık: “Bâde içmek, âşık olmak” nedir ne? “Aptallık”mış, sordum kendi kendime; Rastlamadın, belki kendi dengine!.. “Haberci”de şaştık “Yeni Gelin”e; “Sultanlık”tan, vazgeçiver Sen yine!.. - Dedi : ‘Ev’lilik yok, ‘kat’lanmak var, bu zaman;
‘Cicim ayı’, ‘geçim ayı’, pek yaman; ‘Didişmeler’, ‘kavga ayı’, elâman!.. Fırtınalı bir denizdir, biline; İçimde yok, yine de bir argümân!.. Aldı Âşık: “Klavye”yi aldın yine eline; Korku saldın, genç kızlara, geline; “Dedim-Dedi”, bir “varsayım”dır biline!.. KAYIKÇ’Ali, şaştı “Yeni Gelin”e; Bir “ibret” bu, “Kastamonu” iline!.. = = = ( 2 ) = = =
Dedim evlilikler, “katlanmak” oldu; “Evden dışa” artık, “hatlanmak” oldu; “HES”di, “şifre” idi; “kotlanmak” oldu!..“Eyüb(*) Sabrı” lâzım, “kolay iş” değil; “İnternet’ten görmek”, hiç de “hoş” değil!.. “Görücü banal”dı(!), öyle dediler; “Tanışmak/Sevişmek”, şöyle dediler; “Örf-âdet” kültürüm, bir bir yediler!.. “Eyüb(*) Sabrı” lâzım, “kolay iş” değil; “Bâtıl’ın Gâyesi”, hiç de “boş” değil!.. “Sözleşme! Mözleşme!”, “Saros Fitnesi”;“Boğaziçi”nde bak, çıkıyor sesi; “LGBT” derler, “Domuz Lâşesi!..”“Lût(**)’un Sabrı” lâzım, “kolay iş” değil; “CeHaPe-HaDePe”, az “Liboş” değil!.. “Aile Reisi”, kavramı bitti; “Sözleşme Kanunu”, hayli incitti; “Boşa!.. Boşan!..” dedi, dışarı itti!.. “Eyüb(*) Sabrı” lâzım, “kolay iş” değil; “Koca: Er/Erkek”tir, bir “Minnoş” değil!.. KAYIKÇ’Ali der ki, “50”yi aştım; Üç ilde yaşadım, ‘Haber’e şaştım; Hep ‘Hukuk-Adâlet’, dedim dolaştım!..Bir ‘Mecelle’ lâzım, ‘kolay iş’ değil;‘Millî Haslet’ onda, içi ‘boş’ değil!..”-------------------------------------------------------- (*): Eyüb aleyhisselâm (**): Lût aleyhisselâm