DERE BAHÇELİ ALİ KAYIKÇI
“BEDEN GIDÂSI: EKMEK, SU, SEBZE İLE MEYVE…” (“Evliyâ”dan bir “Nasîhat”, bir “Teşhis”/2): * “Oku! Seni yaratan Rabbinin adıyla. O keremine nihayet olmayan Rab’bindir, kalem ile yazmayı öğreten de O’dur. O, insana bilmediği şeyleri öğretti. Sakın okumamazlık etme!.. Çünkü insan, kendini nasîhate ihtiyacı yokmuş görmekle muhakkak azgınlık eder.” (Kur’ân-ı Kerîm; Alak Sûresi, âyet 1, 3-6)
* “Şânım hakkı için, size öyle bir kitap indirdik ki, bütün şân ve şerefiniz ondadır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?..” (Kur’ân-ı Kerîm; Enbiyâ Sûresi, âyet 10)
* “De ki: ‘Hiç, bilenler ile bilmeyenler bir olur mu?..’ Doğrusu, ancak akıl sahipleri bunları hakkı ile düşünür.” (Kur’ân-ı Kerîm; Zümer Sûresi, âyet 9’dan)
* “Bazı şiirler, elbette apaçık bir hikmettir…”, “Hikmetli söz müminin yitiğidir. Onu nerede bulursa, hemen alır.”, “Büyüleyici sözler gibi, hikmetli şiirler de vardır...”, “Şâir Hassan’ın sözleri, düşmana ok yarasından daha tesirlidir…”, “Şiir, bir söz ki, güzeli daha güzel, çirkini daha çirkindir...” (Hz. Muhammed “s. aleyhi vesellem”)
* “En çok sevdiğim kimse, bana ayıp ve kusurlarımı haber verendir.” (Hz. Ömer “r. anh”
) * “Kitap, altın bir kafes, ilim içinde kuştur/Kafesi satın alan, kuşa sahip olmuştur.”
(İmâm-ı Rabbânî “k. sirrûh
”) * “Kitap, istikbâle yollanan bir mektuptur.” (Mevlânâ Celâleddîn Rûmî “r. aleyh”)
*
“Bir şehir için olmazsa olmaz üç şey vardır: Kanalizasyon, hamam, kütüphâne. Kanalizasyonla şehrin kirlerini yıkarız, hamamda bedenlerimizi, kütüphânelerde ise rûhlarımızı…” (Fâtih S. Mehmet Hân “r. aleyh
”) * “Bilgilerin doğru olması kâfi değil. Esas olan yazarıdır. Yazarının rûhâniyyeti satırların arasında dolaşır. Yazan ihlâslı birisi ise, okuyan istifâde eder. İhlâslı değilse, fâsıksa, habîs rûhu kitâba aks eder. Okuyan zarar görür de haberi bile olmaz. İşte, Müslümanlar böyle kitâpları okuyunca kalblerinde bir kararma meydana gelir. Kitâbı yazan, yazdığından daha mühimdir. Temiz su, temiz borudan geçerse temiz olur. Temiz su, pis borudan geçerse temiz olur mu? Pis borudan akan sudan şifâ olmaz” (H. Hilmi Işık “r. aleyh”
Efendi)* “Hz. Âişe vâlidemiz, bütün İslâm ilimlerine vâkıf, müctehide, edîbe, zühd ve verâ sahibiydi.
Her bir hâdise üzerine hemen bir şiir söylerdi.” (Prof. Dr. Ramazan Ayvallı-Türkiye Gazetesi; 21.01.2020, s. 15) *
“Kitap insanı, insan dünyâyı değiştirir.” (Hekimoğlu İsmail/Ömer Okçuoğlu)* “Dünyâyı nasıl insansız düşünemezsek, insanı da kitapsız düşünemeyiz.” (Suut Kemâl Yetkin) * “Türk eriyiz, silsilemiz kahraman/Müslüman’ız, Hakk’a tapan Müslüman…” , “Emr-i bi’l mâruf imiş ehl-i İslâm’ın işi/Nehyedermiş bir kötülük görse kardeş kardeşi!” (
M. Âkif Ersoy; Safahât)
* “Türklüğün vicdanı bir/Dini bir, vatanı bir/Fakat hepsi ayrılır/Olmazsa lisanı bir!..” (Ziya Gökalp)* “Türk; şiirle düşünür, şiirle konuşur. Biz Târihimizi şiirle yazmışızdır. Meselâ, yemek anlatmışlar şiirle. Ahmed Yesevî bize, dînimizi şiirle anlattı. O’nun öğrencileri Anadolu’ya geldiler. Yûnus Emre’ler, Hâcı Bektaşî Velî’ler, Hâcı Bayram’lar… şiirle anlattılar. Ahmed Yesevî Hazretleri, bir tekke şeyhidir. Türkler; tekkeden, tasavvuftan, gönülden ve şiirden Müslüman olmuşlardır. Daha sonra ilmî kimliğini ön plâna çıkaran büyük insanlarımız, bilim insanlarımız da şiir yazmışlardır.” (Prof. Dr. Dursun Ali Tökel-Yeni Akit Gazetesi; 09.12.2019, s. 6) * “Şiir; gönlün, aşk denilen muazzam, muazzez, müzeyyen, mükemmel, mümtaz, feyizli, faziletli ve edebli vasıflarıyla göz kamaştıran ve akl-ı selîmle müşterek, esrarlı albeniliğinin şahlanışıdır.” (M. Hâlistin Kukul)* “Dost, kulağa hoş geleni söyleyen değil, doğruyu söyleyendir.” (Prof. Dr. Kurtman Ersanlı)* “Allah, şiiri hak yolunda kullananlardan râzı olsun!..” (Prof. Dr. Cevat Akşit-Millî Gazete; 27.04.2017, sy. 9
)aygıdeğer Okuyucularımız!..Bilindiği üzere;
“Türkiye Gazetesi”nin 2006 yılında okuyucularına hediye ettiği kitaplardan biri olan
“Türk Dünyası Evliyaları/1” adlı eserden bâzı alıntılar yapmakta ve oldukça dikkatimizi çeken nasîhatleri bu sohbet/köşe yazılarımıza taşımakta, bizde uyandırdığı hislerle/ilhâmla kaleme aldığımız mısraları da
Sizlerle paylaşmaktayız.Bu defa da adı geçen kitabın 319’uncu sayfasında
“Ubeydulla-ı Ahrâr” Hazretlerinin bir “
nasîhati” dikkatimizi çekti. O, bu nasîhatlerinde; “
Bedenimiz ‘toprak’tan yaratıldığı için ondan çıkan şeylerden gıdasını almaktadır: Ekmek, su, sebze ve meyve gibi. ‘Rûh’ ise ‘âlem-i emir’den yaratılmıştır ve bedenin gıdalarından değil de ‘ilim, ibâdet ve Kur’ân tilâveti’nden lezzet ve tad almakta ve asıl kuvveti bunlarda bulmaktadır…” demektedir.
= = = (***) = = = Bu defa da bu güzel sözleri buradan alıp “
mısra-mısra”lar hâline getirip
Okuyucularımızla paylaşalım deyince de, ortaya aşağıda okuyacağınız şiir çıktı, diyoruz ve dahi bu “
şiirli sohbet”imiz ile de
Sizleri başbaşa bırakıyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…
“Ubeydyullah-ı Ahrâr”, birgün şöyle buyurdu:“Beden gıdası: Ekmek; su, sebze ile meyve……Rûhun gıdası: İlim; ibâdet ve tilâvet!..”Yazdığı eserlerle, tüm cihâna duyurdu; Sohbetleri tatlıydı, hadîs vardı ve âyet!.. “Beden gıda almazsa, düşüp hastalanır” hep; “İster hep yemek-içmek”, taşısın dursun merkep;“Rûhun gıdası ilim”, “yalamak çok mürekkep!..”“Ömür boyu ibâdet ve Kur’ân-ı tilâvet”;“İhlâs”la kuvvet bulur, güçlenir elbet gayet!.. “Rûhun gıdası” için, bu binânın “gereği”;“İlim-ibâdet-ihlâs”, “gereğin de gereği”;Elbette ki hepsinin, “Kur’ân ana direği!..”“Ömür boyu ibâdet ve Kur’ân-ı tilâvet”;“İhlâs”la kuvvet bulur, güçlenir elbet gayet!.. “Müzik rûhun gıdası”, diyen “şaşkoloz” kafa; Doğrusu “Ahrâr” sözü, dikkat eyle bu lâfa;İcâbet et, dön de gel; katıl Sen de bu safa!..“Ömür boyu ibâdet ve Kur’ân-ı tilâvet”;“İhlâs”la kuvvet bulur, güçlenir elbet gayet!.. KAYIKÇ’Ali oku-yaz, Sen bu yolda devam et; “Akıl Sahipleri”nden, görürsün elbet rağbet; “Oku”mak bir “ibâdet”, “yazmak” da bir “ibâdet!..”“Ömür boyu ibâdet ve Kur’ân-ı tilâvet”;“İhlâs”la kuvvet bulur, güçlenir elbet gayet!..