DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI     

                                   “BAKAN”A BAK “BAKAN”A!..

                          “Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk”a bir “Hicviye” ,

                            “Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil”e bir “Şâirnâme”:

 

“Türkiye Gazetesi Yazarı-Emekli Tarihçi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil” Hocamız, 14 Haziran 2019 günlü “Köşe Yazısı”nda; “Milli Eğitim Bakanı”nın bir “Tweet”inden bahisle,  aynen şöyle demektedir:Saygıdeğer Okuyucularımız!..

                “Sayın Bakan şöyle yazmıştı: ‘Mesele uzaysa, enerjiyse, tıpsa bilgi geleceğe yönelik ele alınıyor… Mesele dinse, bilgi hep geçmişe dönük konuşuluyor maalesef. Oysa bilgi can’lıdır. An’da yaşar. Can’ı olmayan sadece geçmişe dönük olan bilgi çürür, çürütür, atalar dini olur…’

                Tarihe ve değerlerimize karşı soğuk duruşunu belli eden Bakan’ın, bir taraftan liselerde tarih derslerini seçmeli hâle getirirken diğer taraftan ‘İslam Felsefesi’ gibi dersler koydurması bir bakıma bu Tweet’indeki fikri yapısı ile örtüşüyordu.

                Peki Sayın Bakan’ın, ‘Mesele dinse bilgi hep geçmişe dönük konuşuluyor maalesef’ diyerek üzüntüsünü dile getirmesi ne anlama geliyordu.”

                Diye soruyor ve cevabında ise Bakan Beyin “itikâden bozuk bir yolda” olduğunu;  meseleye, Ankara İlâhiyat Fakültesi’nin kuruluşunda İsmet İnönü’nün baktığı gibi baktığını da  bir güzel vurguluyordu.

                Bunun üzerine biz de bir “Hicviye/Taşlama” ile bir “Güzelleme/Şâirnâme”yi bir arada ele alarak Siz Saygıdeğer Okuyucularımıza sunalım dedik. Ortaya aşağıdaki mısralar çıktı.

                Beğeneceğiniz ümidi ile kalbî sevgi ve saygılarımızla… 

                                               * * *

“Bakan”a bak “Bakan”a, “geçmiş”i istemiyor;

“Geçmişi olmayanın, geleceği olamaz”;

“Târihi” kaldırıyor, “İslâm Felsefe…” diyor;

Böyle “Bozuk Pusula”, “Doğru Yol”u bulamaz;

“Bakan Bey” “ümit yedi”, şimdi “Tweet” çisiyor!..

 

“Din geçmiş konuşur”muş, “geçmiş… bilgi çürür”müş;

“Çürük… atalar dini”, bu “Bakan” bi “ömür”müş;

Dine böyle bakanlar, “Günü gelir görür”müş!..

“Bakan”a bak “Bakan”a, “geçmiş”i istemiyor;

“Târihi” kaldırıyor, “İslâm Felsefe…” diyor!..

 

“Hak Din İslâm” bilmeyen, O’ndan “nasip” almayan;

Salt “Cumâ-Bayram” değil, “5 Vakit”te kılmayan;

“Ehl-i Sünnet” ne imiş, adım-adım gelmeyen!..

“Bakan”a bak “Bakan”a, “geçmiş”i istemiyor;

“Târihi” kaldırıyor, “İslâm Felsefe…” diyor!..

 

“Ahmet Hoca”m bi yazdı, “Bakan Bağı”nı çözdü;

“Emile Durkheim” ağzında, “Din-Diyanet” bir kozdu;

Aynı kafa bu çağda, “Yozum-Yozumca-Yozdu!..”

“Bakan”a bak “Bakan”a, “geçmiş”i istemiyor;

“Târihi” kaldırıyor, “İslâm Felsefe…” diyor!..

 

“İmâm-ı Rabbânî”yi, açıp bi okumayan;

“Mektûbât”tan bir mektup, “imân”ına bin payan;

“Kalbine nakş etmeyen”, açıp da dokumayan!

“Bakan”a bak “Bakan”a, “geçmiş”i istemiyor;

“Târihi” kaldırıyor, “İslâm Felsefe…” diyor!..

 

KAYIKÇ’Ali yaz-söyle, ne “Selçuk” var ne “ziyâ”;

“İyi olacak” sandık, “boşa çıktı” bu “hülyâ”;

“Milli-çakıllı” tahsil, “millîleşecek güyâ!..”

“Geçmişi olmayanın, geleceği olamaz”;

Böyle “Bozuk Pusula”, “Doğru Yol”u bulamaz!..