“ATEŞ”LE BİRLİKTE, YANMAYASINIZ!.. « Samsun Haber | Samsun Son Dakika Haberler

             “ATEŞ”LE BİRLİKTE, YANMAYASINIZ!..

DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI                 

                                   “ATEŞ”LE BİRLİKTE, YANMAYASINIZ!..

            (“Diyanet Hasekî Eğitim Merkezleri”ni karıştıranları bir “Haşlama”, mısra-mısra “Taşlama”):                                     

S

aygıdeğer Okuyucularımız!..

“Türkiye Gazetesi”nin 29 Ağustos 2020 günlü nüshasının 8’inci sayfasında“Geniş Açı/Fikir ve Tartışma” başlıklı köşesinde yer alan ve “Diyanet Haseki Eğitim Merkezleri SOS Veriyor” başlığı altında neşredilen bir araştırma yazısında, oldukça dikkat çekici bilgiler verilmekte ve özetle aynen şöyle denilmektedir:

“Diyanet, kuruluşundan itibaren Selçuklu ve Osmanlığın sahip olduğu Ehl-i Sünnet’e karşı, başta Vehhâbîlik ve Selefîlik olmak üzere, FETÖ, Ehl-i Salîp, Misyoner Müsteşriklik gibi yabancı ideolojilerin istilâsına uğramıştır. Bunların en etkilisi 1970’li yıllarda başkanlığa kadro hâlinde gelen Mason tabanlı Türk ve Ehl-i Sünnet düşmanı Reşid Rıza zihniyetinin temsilcileri olmuştur. Başkanlığı âdeta arka bahçe gibi kullanmışlardır. Senelerce Diyanet’in bütün kurs ve dini faaliyetlerinde Afganî-Abdüh-Reşid Rıza üçlüsünün fasit ve sapkın görüşleri esas alınmıştır. Dört mezhep imamı ve bunlara bağlı bütün müctehid ve âlimler, İslâm’ın önünde en büyük engel olarak gösterilmiştir.

(…) DİB tarafından Dinî Yüksek İhtisas Eğitim Merkezleri’de kelâm dersi için ‘Yardımcı Ders Notu’ olarak programa konan ve 2015 yılı itibarıyla da programda yer alan, Prof. Dr. Mahmut Aydın’a ait ‘Dinsel Çoğulculuk Üzerine’ hazırlanan makale, geçmiş yıllarda yardımcı ders noto olarak öğrencilere dağıtılmıştır. Bu makâlede yazar, İslâm’a aykırı şu fâsid ve bâtıl fikirlere yer vermiştir:

  1. Yanlışİslâm, merkeze alınarak diğer dinler değerlendirilemez(s.92).

Doğru: İslam dini, son din ve son ilâhî hakikatler bütünüdür. İtikad, Amel/ibadet, iş ve Ahlâkla ilgili bütün doğrular, onda mevcuttur. İslam’a aykırılık; küfür, haram, zulüm, dalâlet ve bid’at kavramlarıyla hükme bağlanır. Semâvî/vahyî olan ve olmayan hiçbir din ve inanç sistemi, İslam’da olmayan bir hakikati ortaya koyamaz.

  1. YanlışKurumsal İslâm, tek ve mutlak doğru bir din değildir (s. 95).

Doğru: Tamamen yanlış bir ifadedir. İslam dininin, Kitap/Kur’an, Nübüvvet ve Vahiy gibi temel unsurları vardır. Hadis/Sünnet, İcma’ ve İctihatlarla İslâm, kurumsal hâle gelmiştir. Hiçbir din ve inanç sisteminde bu yapı bulunmaz. Ayet-i kerime’de buyrulmuştur: Kim, İslam’dan başka bir din ararsa, o asla kabul edilmez (Al-i İmran,85).

  1. YanlışKur’an’ın çoğulcu anlayışı ile fıkıhçıların dar kapsamlı din anlayışları arasında açık bir çatışma bulunmaktadır(s. 109).

Doğru: Bu ifadeler, Kur’an-ı Kerim’e ve Müctehidlere bir iftiradır. Batı, zaten İslam’a ve Müslümanların inandığı şekilde Allah’a inanmıyor. Kur’an’da tevhid inancı vardır. Hazret-i Âdem’den son Peygamber Muhammed aleyhisselâm’a kadar gelen bütün peygamberler, aynı iman esaslarını tebliğ etmişlerdir. Batı’nın inandığı dini çoğulculuk ile İslam’ın imanda tevhid birliği aynı değildir. Batı, Budizm, Konfüçyanizm ve Hinduizm’deki gerçeklerle İslam’daki hakikatleri bir tutmakta ve eşitlemektedir. Bu eşitleme, batıldır. Sonra Fukaha, diğer bir deyimle Müctehidler, nakle dayanarak, deliller çerçevesinde âyetleri açıklamışlardır. Dört Mezhep imamı ve onlara  bağlı Müctehidler, bazen farklı usûl ölçüleri kullandıklarından farklı hükümlere varmışlardır. Bu farklılık, hadislerde beyan edildiği şekliyle bir rahmettir, bir çatışma değildir. Batı, İslam Fukahasını İncil yazarları gibi düşünmektedir. İslam’ı algılamada yanlışlık, bundan kaynaklanmaktadır.

  1. Yanlışİslâm’ın sahip olduğu kutsal kitap Kur’an, kendisini “en doğruya ileten ilahi rehber” olarak tanımlamaktadır. Ancak bu iddia, “dinsel çoğulculuk” çerçevesinde yeniden mütalaaya sevk eden bir meydan okumadır(s. 95).

Doğru: Bu ifade çok doğrudur. Çünkü İslam, serâpa hakikattir. Bütün dinlere meydan okumakta ve “en doğruya ileten ilâhi bir rehberdir (İsra,9)”. Ancak yanlış olan ifade şudur: Bir Müslüman, Kur’an’dan bahsederken asla “iddia” kelimesini kullanamaz. Çünkü iddialı cümlelerde yanlış olma ihtimali bulunmaktadır. Kur’an-ı kerim için bu, söz konusu olamaz. Kur’an’ın iddiasına göre “durum şöyle şöyledir” denilmez.

  1. YanlışGeleneksel inancımızı yeniden mütalaa etmeliyiz(s. 101).

Doğru: İfade, tamamen yanlıştır. İnanç/iman, zaman ve mekâna bağlı değişmez ve farklılık göstermez. Meselâ, imanın altı esası, rukûn olarak her peygamber döneminde aynıdır.

  1. YanlışMüslümanlık inancımızı diğer dinlerden izole edilmiş bir şekilde değil, onların öngördüğü vizyonla yeniden gözden geçirmemiz gerekir(s. 102).

Doğru:  Çok yanlış bir ifadedir. Bu teklif, Yahûdiler, Hristiyanlar ve diğer din salikleri için doğrudur. Çünkü kitapları değişmiş ve değiştirilmiştir. Din adamları oturup kitap yazmışlar ve “bu Allah’ın kitabıdır” demişlerdir. Müslümanlar, inançlarını/imanlarını kendileri belirlemiyor. Hiç değişikliğe uğramayan İslam’ın kitabı Kur’an’a Peygamber’in açıklamalarına göre inanıyorlar.

  1. YanlışKur’an, hitabını tarihsel bir bağlam içinde yapmıştır.  Dolayısıyla Kur’an, öncelikle o devirdeki Arapların ahlaki ve dini durumlarını düzeltmek için indirilmiştir. Kur’an’ı anlamada bu tarihsel olgu göz ardı edilmemelidir(s. 98).

Doğru: Bu iddia, Batı’da Misyoner Oryantalistler’e aittir. Bir Müslüman, Kur’an’ın haram, helal, kasas gibi bütün küllî hüküm ve bilgilerine inanır. Bu hüviyetiyle Kur’an, Kıyamet’e kadar bâkidir. Kur’an’ın cihad, miras ve kadın şehâdetiyle ilgili hükümleri, o devir ve milletle sınırlı değildir. Sınırlı olduğuna inanan zaten Kur’an’a inanmamış olur. “Kur’an’da Tarihsellik” görüşü, daha çok Fazlurrahman ve İslam ülkelerindeki tâbiîleri tarafından savunulmaktadır. Yüce Allah’ın insanlara “dünya ve Ahiret saadetiniz için Müslüman olunuz” emri vardır, ihtiyacı yoktur.

  1. YanlışKur’an günümüzde sahip olduğumuz şer’i sistem olan İslâm’ı değil, kişinin benliği ile Allah’a teslim olmasını kastetmiştir(s. 116).

Doğru: İslam, değiştirilen Yahûdilik ve Hristiyanlık gibi değildir. Onun, beşer hayatının bütün boyutlarını kapsayan, odağında hak, adalet ve merhamet olan bir Şer’at-i İslamiyesi vardır.

  1. YanlışKur’an, Hazret-i Peygamber tarafından tebliğ edilen İslâm’ı, tek kabul edilebilir yol iddia etmek suretiyle, diğer yollarla niza eden ve onları lanetleyen bir din olarak nitelendirmemiştir(s. 121).

Doğru: Allah kelâmı Kur’an ile Peygamber aleyhisselâm’ı ayıran ve farklı gösteren bu iddia, âyetle reddedilmiştir (Nisa,150). Hazret-i Peygamber, vahiy ve ilhamla hareket eder, günah işlemez, onun tebliğ (Mâide,67) ve beyân (Nahl,44) görevleri vardır.

  1. YanlışGerek Hristiyanlar, gerek Müslümanlar, çoğulcu din anlayışının gereği olarak, ‘herkesin dinsel gelenekleri vasıtasıyla kurtuluşa ereceği’ fikrini benimsemeleri gerekir. Bu konuda her iki din mensuplarının da din anlayışlarını gözden geçirmeleri gerekir(s. 123).

Doğru: Her şeyden önce “çoğulcu din anlayışı”, Batı’nın tahrif edilen dinlerini temize çıkarma “tebrie etme” gayretinden doğmuştur. İslam gibi pür hakikat olan bir dinle eşitlenme çabası görülmektedir. Onun için çok mulâk ve temelsiz bir gerekçeyle “dinlerin ortaya koydukları “Nihâî Hakikat” hepsinde mevcuttur” diyerek, bir meşrûiyyet ve itibar arayışı içindedirler. Bu yaklaşım, tamamen batıldır. Son din İslam, bütün semâvî/vahyî dinleri yürürlükten kaldırmış ve geçersiz kılmıştır. Diğer beşerî dinler ise, zaten gerçek anlamda bir din değil, felsefî sistemlerdir. Ahirette kurtuluş, ancak Hazret-i Peygamber’in tebliğ ettiği İslam’ı -altı esas başta olmak üzere- tereddütsüz, şart koşmadan bütün esaslarını gönülden kabul eden, ona iman eden Müslümanlar için olacaktır.”

                                                           = = = * = = =

Sn. Dr. C. Ahmet Akışık’ın kaleme aldığı bu makâlenin devamında; “DİB (Haseki) Eğitim Merkezleri Programı çerçevesinde eğitim ve öğretimde: Son 15 yıldla Kur’ân-ı Kerim, Arapça, tefsir, hadis ve kelâm gibi ‘Temel İslâm İlimleri’ dersleri azaltılmış, mantık ve felsefe gibi derslerl, ağırlık kazanmıştır. Selefi, (Yeni) Mutezilî, Tarihselci, Diyaloügcu, Dini Çoğulcu, Hadis ve Sünni Tefsir Münkiri gibi dört mezhep düşmanı ve ‘Müsteşrik Sevdalısı Medternist İslâmcılara’ ait kitap ve makâleler, referansta öne çıkmıştır” diye söyleyince âdeta dilimiz tutuldu; elimiz kalem-kâğıda giderek aşağıda okuyacağınız mısraları kaleme aldı. Diyoruz ve de Sizleri bu mısralarımız ile başbaşa bırakıyoruz. Kalbî sevgi ve saygılarımızla…

 

“Akışık” “Reddiye”, yazdı uyardı;

“Meydanı boş kalmış”, sanmayasınız!..

“Dinsel Çoğulculuk”, “ince ayar”dı;

“Ateş”le birlikte, yanmayasınız!..

 

“İslâm Merkez”dedir, gayrısı bitmiş; 

“Tek ve mutlak doğru”, O’na aitmiş;

“Kitap-Sünnet-İcmâ”, sanma ki yitmiş;

“Ehl-i Bid’atçı”ya, kanmayasınız!..  

 

“Din İslâm/Âmentü”, temelde budur;

“Dinsel Çoğulculuk”, “serap”ta sudur;

“Yeniden mütala’…”, diyerek kudur;

“Budizm” vesaire, anmayasınız!..

 

“İnancımız gözden, geçirmek” nedir?

Neresi sakat ki, Seni sö yletir?

“Kur’an tarihsel”miş, “Fazlur…”dan yedir(!);

Bu “Bâtıl miras”a, konmayasınız!..

 

“Şer’i Sistem” değil, “Benlik” diyorsun;

“Verilen”i neden, beğenmiyorsun?

“Nizâcı-Lânetçi”, niteliyorsun;

“Af ve mağfireti”, onmayasınız!..

 

“Çoğulcu anlayış”, “kurtuluş” imiş;

“Nihâi Hakîkat”, ne “menend” şeymiş;

Bu “Yamuk Fikirler”, “Hasek’…”e değmiş;

“FETÖ”nün tahtına, konmayasınız!..

 

KAYIKÇ’Ali der ki, “Akışık” yazdı;

“Misyoner-Oryantal”, sızmayı sezdi;

“Tam İlmihâl” sırrı, tâ kökten çözdü;

Hak-Hakîkat budur, donmayasınız!..