“BAKAN”A BAK “BAKAN”A!../2 « Samsun Haber | Samsun Son Dakika Haberler

  “BAKAN”A BAK “BAKAN”A!../2

DEREBAHÇELİ/ALİ KAYIKÇI     

                                   “BAKAN”A BAK “BAKAN”A!../2

                         “Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk”a bir “Hicviye” daha:

 

*  “Mal ve evlât, dünyâ hayâtının ziynetidir.” (Kur’ân-ı Kerîm; Kehf Sûresi, âyet 46)

*  “Herhâlde mallarınız ve evlâtlarınız, sizin için bir imtihândır.” (Kur’ân-ı Kerîm; Teğabün Sûresi, âyet 15

*  “Kendinizi ve evlerinizde ve emirlerinizde olanları ateşten koruyunuz!” (Kur’ân-ı Kerîm; Tahrîm Sûresi, âyet 6)

*   “Ey Rabbimiz!.. Eşlerimizden, gözümüzün nûru olacak kimseleri  (genç nesli) bizlere ihsân eyle!..”                                        (Kur’ân-ı Kerîm; Furkân Sûresi, âyet 74)

* “Oku o yaratan Rabbinin adıyla!.. Oku, o keremine nihayet olmayan Rabbindir, kalem ile yazmayı öğreten O’dur. O, insana bilmediği şeyleri öğretti. Sakın okumamazlık etme!..  Çünkü insan,  muhakkak azgınlık eder.” (Kur’ân-ı Kerîm; Alak Sûresi, âyet 1, 3-7)

*  “De ki, ‘Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?’ Ancak akıl sahipleri ibret alırlar.” (Kur’ân-ı Kerîm; Zümer Sûresi, âyet 9)

* “Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah için) gizli ve açık sarfedenler, asla zarara uğramayacak bir kazanç umabilirler. Çünkü Allah, onların mükâfatlarını tam öder ve lütfûndan onlara fazlasını da verir. Şüphesiz O, çok bağışlayan, şükrün karşılığını bol bol verendir.” (Kur’ân-ı Kerîm; Fatır Sûresi, âyet 29-30)

* “Şânım hakkı için, size öyle bir kitap indirdik ki, bütün şân ve şerefiniz ondadır. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?..” (Kur’ân-ı Kerîm; Enbiyâ Sûresi, âyet 10)

* “Sizin en hayırlılarınız, Kur’ân’ı öğrenen ve öğretenlerinizdir.”, “İlim öğrenmek, her Müslüman üzerine farzdır”, “İlim tâlibi iken bir kimseye ölüm gelse, o kimse ile Peygamberler arasında yalnız peygamberlik derecesi bulunur.”, “Bilmek istediğiniz her şeyi öğreniniz. İlim ile amel etmedikçe, Allahü teâlâ sizi menfaatlendirmeyecektir.”, “Bir saat ilim öğrenmek veya öğretmek, sabaha kadar (nafile) ibâdet etmekten daha sevâbdır.”, “Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz ve çalışınız.”,  “Nerede ilim varsa, orada Müslümanlık vardır. Nerede ilim yoksa orada kâfirlik vardır.”, “İlmi, Çin’de de olsa alınız!”,  “Bazı şiirler, elbette apaçık bir hikmettir…”, “Hikmetli söz müminin yitiğidir. Onu nerede bulursa, hemen alır.”,  “Büyüleyici sözler gibi, hikmetli şiirler de vardır…”,  “Şâir Hassan’ın sözleri, düşmana ok yarasından daha tesirlidir…”,  “Şiir, bir söz ki, güzeli daha güzel, çirkini daha çirkindir…” (Hz. Muhammed “sallallahü aleyhi vesellem”)  

* “Öldükten sonra yaşamak isterseniz, ölmez bir eser bırakınız!..”, “Bana bir harf öğretenin kölesi olurum.” (Hz. Ali “r. anh”)

“Kitap, istikbâle yollanan bir mektuptur.”  (Mevlânâ Celâleddîn Rûmî “r. aleyh”)  

 *“Bir şehir için olmazsa olmaz üç şey vardır: Kanalizasyon,  hamam, kütüphâne.   Kanalizasyonla şehrin kirlerini yıkarız, hamamda bedenlerimizi, kütüphânelerde ise rûhlarımızı…”   (Fâtih S. Mehmet)                        

*   “Bilgilerin doğru olması kâfi değil. Esas olan yazarıdır. Yazarının rûhâniyyeti satırların arasında dolaşır. Yazan ihlâslı birisi ise, okuyan istifâde eder. İhlâslı değilse, fâsıksa, habîs rûhu kitâba aks eder. Okuyan zarar görür de haberi bile olmaz. İşte,  Müslümanlar böyle kitâpları okuyunca kalblerinde bir kararma meydana gelir. Kitâbı yazan, yazdığından daha mühimdir. Temiz su, temiz borudan geçerse temiz olur. Temiz su, pis borudan geçerse temiz olur mu?.. Pis borudan akan sudan şifâ olmaz.” ( Hüseyin Hilmi Işık “r. aleyh” Efendi; Eyüp/İstanbul, 1911- Eyüp/İstanbul, 2001) 

* “Artık 1935’teyiz. On iki senelik bir müddet zarfında, yeni Türk, kendine yeni bir ruh, yeni bir ahlâk, yeni bir tarih, hattâ, Allah’ı artık Tanrı diye andığı için, diyebilirim ki yeni bir Allah yaratmıştır.”  (Kemalizm-Tekin Alp; Cumhuriyet Gazete ve Matbaası-İstanbul 1936, s. 171)  

 *  “İsrail, 1948’de kurulurken 5 bin yıl evvel kullanılan İbraniceyi resmi alfabe olarak kabul etti. Kaybolup giden bir dil, yeniden hayat buldu. (…) Tek parti zihniyetinin Osmanlı muhalefeti, İslâm düşmanlığından ileri gelmektedir. İslâm’a düşman olanlar; imâna da, ezâna da, namâza da, camiye de, elifbaya da düşmandır.” (Rahim Er-Türkiye Gazetesi; 11.12.2014, s. 3)       

* “Bir milleti yok etmek için tarihte Romalıların uyguladıkları, onlardan İngilizlerin aldığı en önemli metod, milletin dilini unutturmak var. Bir milleti tarih sahnesinden silmek için en önemli metod, Batıda da herkesin                bildiği, o milletin dilini yok etmektir.” (Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu ve Türkçe)

* “Azerbaycan İlimler Akademisi Edebiyat Enstitüsü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Meherrem Kasımlı, Türkiye’de yabancı dille eğitim yapan liselerin, hatta üniversitelerin olduğunu duyduğunda, bana -şaşkınlıkla- şöyle sordu: ‘Türkiye Amerika’nın veya İngiltere’nin sömürgesi olmadı, değil mi?” (Doç. Dr. Bayram Durbilmez-Erciyes Üniversitesi Edebiyat Fakültesi TDE Öğretim Üyesi)              

*  “Uydurma kelimeler, Türkçeye zorla sokulmuştur. Böylece insanımız kendi kültüründen uzaklaştırılmaktadır. Artık devrim ‘psikozu’ndan kurtulmalıyız.  Zira hiçbir millet kültür devrimi yapmamıştır” (Prof. Dr. Ercüment Kuran)

* “Almanya’da ‘İngilizce Tıp’ duydunuz mu? Ya Fransa’da? Yok. Böyle bir gariplik olabilir mi? Olmaz. Böyle şeyler ancak sömürge ülkelerinde var.  Değiştirmemiz lâzım.” (Prof. Dr. Murat Tuncer-Hacettepe Üniversitesi Rektörü)

* “Ruhsal, parasal, soyut, boyut, yaşam, eğilim/Ya bunlar Türkçe değil, yahut ben Türk değilim/Oysa halis Türk benim, bunlar işgalcilerim…” (N. Fâzıl Kısakürek-Çile)

* “Kitap insanı, insan dünyâyı değiştirir.”   (Hekimoğlu İsmail/Ömer Okçuoğlu)

*   “Dünyâyı nasıl insansız düşünemezsek, insanı da kitapsız düşünemeyiz.”   (Suut Kemâl Yetkin)

*  “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?”/Olmaz ya… tabi… biri insan, biri hayvan!/Öyleyse cehâlet denilen yüz karasından/Kurtulmaya azmetmeli baştanbaşa millet/Kâfi mi değil yoksa, bu son ders-i felâket!” (M. Âkif Ersoy)

“Bir ülkenin en büyük gücü; tankı, topu, tüfeği değil, îmânlı evlâtlarıdır.”   (Prof. Dr. Necmettin Erbakan-54. Hükûmet Başbakanı)

“Milli, manevi ve evrensel değerleri tanıyan, benimseyen ve bunları içselleştirerek davranışa dönüştüren bireyler yetiştirmede Türkçe Dersi Öğretim Programı’nın katkısı son derece büyüktür.” (Türkçe Dersi Öğretim Programı, 2017)

“Eğitimde, kültür ve sanatta arzu ettiğimiz seviyeye gelemedik.”, “Dindar nesiller yetiştireceğiz!..” (Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan)  

)                      

* “Eski Van Milletvekili merhum İbrahim Arvas Bey (“Tarihi Hakikatler” adlı eserinde) anlatmıştı. Lozan’ın gizli protokollerinde şu maddeler varmış: :  1- Hilâfet kaldırılacak; 2- Şeriat yasaklanacak; 3-Türkiye İslâm’dan ve İslâm dünyâsından uzaklaştırılacak.”   (Mehmed Şevket Eygi-Millî Gazete; 26.02.2017, s. 3)

 

                       

S

aygıdeğer Okuyucularımız!..

Bilindiği üzere; 01 Temmuz 2019 günü bu köşeden sizlere “Bakan’a Bak Bakan’a!” başlığı altında seslenmiş ve ““Türkiye Gazetesi Yazarı-Emekli Tarihçi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil” Hocamızın, 14 Haziran 2019 günlü yazısında; “Milli Eğitim Bakanı”nın bir “Tweet”inden bahisle,  dile getirdiği tenkidlerine yer vermiştik.

Bu defa da bir başka “Eğitimci Yazar” olan Sn. “Ali Erkan Kavaklı”nın “Yeni Akit Gazetesi”nin 4 Temmuz günlü nüshasında neşredilen “Ortaöğretim Eğitim Taslağı Neden Seküler?” başlıklı bir makâlesinden bâzı iktibaslar yapalım istiyoruz:

“Milli Eğitim Bakanı; tatilde öğrenci ve velilere birlikte yapmak üzere etkinlik konuları sundu. Yaz aylarında birçok veli, çocuğunu camiye gönderir, Kur’ân okumayı öğretir, cami ziyaretlerinde bulunur. Bakan Selçuk, müze ziyaretini tavsiye ediyor, camiden söz etmiyor, bitki yetiştirmeyi tavsiye ediyor, Kur’ân ve dini bilgileri öğrenmekten bahsetmiyor. Son derece seküler.

Ortaöğretim Eğitim Taslağında sınıflara göre ders dağıtım çizelge örnekleri sunuluyor. Seçmeli dersler arasında Kur’ân, Siyer ve Temel Dini Bilgeler dersleri bulunmuyor. Acaba neden?

Kanunen öğrencinin Kur’ân, Siyer ve Temel Dini Bilgiler derslerini seçme hakkı var ama programda sadece iki seçmeli derse yer veriliyor, öğrenci bu üç dersi seçemiyor.

Ayrıca Kur’ân, Siyer ve Temel Dini Bilgiler seçmeli dersler arasında yer almıyor, okul ders programındaki seçmeli dersler listesinde de bulunmuyor.

(…) İmam hatip liseleri; hem ilahiyata öğrenci hazırlar, meslek eğitimi verir hem de üniversitelere öğrenci gönderir. Yeni programa göre imam hatip lisesi öğrencisi üniversiteye hazırlanmak isterse Kur’ân, Arapça, Fıkıh, Siyer, Akaid gibi üniversitede soru çıkmayan dersleri seçmemeyi tercih edecek. Seçerse Anadolu Lisesi öğrencilerine göre akademik dersleri daha az göreceği için dezavantajlı duruma düşecek.

(…)Üniversite sınavlarına başvuran öğrencinin yüzde 34’ü bir yükseköğrenim kurumuna girebiliyor. Geriye kalan yüzde 66 ne olacak?

(…) Sosyal bilimler liselerinde okutulan ve Anadolu liselerinde seçilebilen Osmanlıca dersi,  Sosyal ve Beşeri Bilimler” bölümünde yer almıyor.”

                                                           = = = * = = =

S

aygıdeğer Okuyucularımız!..

 “Seküler” kelimesinin sözlükte “Laik hayâta ait, dinden bağımsız olan” mânâsına geldiğini, “Fulbright Eğitimi”  hakkında ise bir şiirimizde dediğimiz gibi;  “6 Ok”un “Çorbacısı” el-ele/“ABD”yle bir “Fabrika” kurdular/“Fulbright” marka, üretici “Hergele!..”/“70 yıldır”, “Eğitimi” vurdular;

“4+4…”, sanırsın sen düzele!..”den başka bir şey olmadığını belirtikten sonra  “Sn. A. Erkan Kavaklı”nın verdiği bilgiler ışığında aşağıdaki “Hicviye/Taşlama”mıza geçelim diyoruz:

“Bakan”a bak “Bakan”a, bakıp da görmeyene;

“Yaz” geldi, “Kurs” dönemi, “Kur’ân’a vermeyene;

“Müze” ve “bahçe” diyor, “Siyer” seçmek neden yok?

“Temel Dini Bilgi”ye, evlât göndermeyene!..

 

“Bakan”a bak “Bakan”a, “İmam-Hatip” “üvey”dir;

“Fulbright”  başımıza tac(!), eğitimde “güvey”dir;

“YÖK’e kadro 34”, gayrisi “boş birey”dir!..

“Müze” ve “bahçe” diyor, “Siyer” seçmek neden yok?

“Bakan”a “Hayır!” demek, sanmak ki o “bir rey”dir!..

 

“Osmanlıca” “var da yok”, şu bölüme neden çok?

“ÖSYM” mâlum da, “Demokles”miş neden “YÖK?”;

“Timav”, “Ensar” vesair; neden millî, neden kök?..

 “Müze” ve “bahçe” diyor, “Siyer” seçmek neden yok?

“CeHaPe” kaç “diş kırdı”, kalanı da gel sen sök!..

 

“İHL”nin dersleri, “Adademik” değilmiş;

“Kur’ân-Fıkıh-Akaid”, “Siyer” neden değilmiş?

“Mânevî Değerler”i, kimler hayattan silmiş?

“Müze” ve “bahçe” diyor, “Siyer” seçmek neden yok?

“Dünde kalan o nesil”, meğerse ne nesilmiş!..

 

KAYIKÇ’Ali yaz-söyle, “Taslak neden seküler);

Atalarım bi kalksa, inan buna çok güler;

Her taraf “diken” dolu, boynu bükük şu güller!..

“Müze” ve “bahçe” diyor, “Siyer” seçmek neden yok?

“Osmanlıca” var da yok, şu bölüme neden çok?..